elin gavuru supernatural, fringe, the walking dead gibi diziler yapar, bizse. neyse, acı acına izlesin işte sevgili fantastik hayallerle yaşayan insanlarımız.
Arap televizyon tarihinin en büyük ve pahalı prodüksiyonu olan ve Ortadoğu ve Arap ülkeleriyle birlikte aynı anda ülkemizde de yayına girecek olan merakla beklediğim dizidir.
Arap kanalı MBC'de yayınlanacak Dizinin efektlerini avatar,matrix,Spiderman gibi başarılı filmlerin de özel efektlerine imza atan "BUF" tarafından hazırlanmış. Bu büyük prodüksiyonun müzikleri ise tanıdık bir isme:fahir Atakoğlu'na ait.
otuz bir(31) bölüm sürecek dizi daha yayına girmeden islam dünyasında şu aralar sanal alemden kelli felli alimlere kadar ana gündem maddelerinden biri. hz ömer'in tasvir edilmesinden,onu oynayacak kişiye ve o yüce ikinci halifenin nasıl yansıtılacağına dair tartışmalar sürüyor. efektlerden ve müziklerden bir sorun çıkacağını sanmıyorum. bence tartışılması oyunculuğun ve tarihi gerçeklere uygun bir senaryonun hakkı verilerek yapılıp yapılmadığı meselesidir.
ramazanda böyle önem verilmiş bir diziyi izlememek olmaz ki zaten izlenir. önemli olan, islam devletinin* asıl kurucusu,adalete teveccüh etmek isteyen tüm devlet adamlarının* pusulası,dünya servetini ayaklarının altına alabilen ve bu insan mı dedirten bir derecede zühd sahibi olması gibi vasıfları saymakla bitmez böyle bir zatı ramazan dışında da izlemek isteyeceğimiz-çağrı ve hz yusuf misali- bir kalitede çekip çekemedikleridir. tüm bu sebeblerle merakla beklemekteyim.
dizinin yapımcısı değil sadece yayınlayıcısı olduğu için başlığın sadece hz.ömer dizisi olması gereken dizi.
mbc tarafından hazırlanan ve denildiğine göre islam aleminin en büyük bütçeli dizisiymiş. lakin önemli olan insana verdiği duygu ve epik. peki dizi bunu başarabiliyor mu? bittabi. 12 bölümdür olayları ele alışı ve vurgulamaları ile gayet güzel ilerliyor. hele ki 3 kuruş kısalım da şurayı kırpalım demedikleri için insan izlerken daha da seviniyor. o zamanı ve o insanların yaşadığı duyguları oyuncular hakkıyla yansıtabiliyor. inşallah sonraları bir aksilik, gariplik falan çıkmaz. bu arada dizi sadece hz. ömer ile ilgili değil. en baştan almışlar her şeyi bu da artı puan.
bu tür dizi ve filmlerin en büyük handikapı, peygamberin şekilleştirilememesi sebebiyle kişi olarak olaya dahil olmamasından kaynaklanan problemdir. bu sebeple peygamber çok pasif, adeta evinden ya da çadırından çıkmayan bir karakter olarak algılanmaktadır, özellikle bilmeyenler tarafından.
örneğin o savaşlarda çadırının içinde dua eden değil bizzat savaşı sevk ve kontrol eden kişiydi.
sabah gazetesinin haberine göre "bu diziyi izleyenlerin sayısı youtube'da 1.5 milyon kişiye ulaşmış. ayrıca haberde vurgulanan üç tesbitin doğruluğuna ve önemine bende katılmaktayım.
1)yazar Fehd ibrahim ed-Dağiser'in dizinin senaristi Velid Seyf'in Ürdün Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduğunu ve doktorasını ise Londra Üniversitesi'nde dilbilimi üzerine yaptığını hatırlatarak dizideki diyalogların muhteşemliğini ifade ettiği cümleyi onaylamamak,senaristi övmemek senaristin emeğine saygısızlık olurdu.
2)"Müslümanlar için önemli bir şahsiyetin hayatına ışık tutuyor ve gençleri diğer sahabelerin hayatlarını araştırmaya sevk ediyor" görüşü de benim görüşüme tercüman olmuş bir ifadedir.
3)mısırlı aktivist olan Enes Hasan'ın "Ömer dizisi,edebi cümlelerini ve hikmetli sözlerini not almak için kalem ve kâğıtla izlenmesi gereken bir dizidir" cümlesi,daha doğrusu yaptığı bu gözlemi aynen beni anlatmaktadır. aklımdan çıkaramadığım,beynime kazınan müthiş ifadelerle dolu bu dizi.
atv'de yayınlanan, Yönetmenliğini Suriyeli Hatim Ali'nin, senaryosunu Filistinli Velid Seyf'in, yapımını Suudlu ve Katarlıların üstlendiği "hz. Ömer," 4 büyük halifenin canlandırıldığı ilk dizi film olma özelliği taşıyor.
öncelikle bu yapıtı ortaya koyanları cidden kutlamak gerek. günümüze kadar takdire şayan bir peygamber ve halifelerinin anlatıldığı bir diziyi bırakın, film dahi gelmedi. çağrı'yı istisna tutuyorum.
dört halife, çağrı filminin ve diğer filmlerin aksine canlandırılmış ve karakterler cidden cuk oturmuş. canlandıran oyuncular göze batmıyor. yalnız hazret-i hamza'yı canlandıran karakterdeki seçim belki pek beğenilmemiştir, antony quinn'e alıştığımızdan olsa gerek. ashabın savaşlarda 'allah-u ekber' yerine 'ehad-ul ehad (birdir bir) nidalarıyla çarpışması dikkatimi çekti lakin anlam yönüyle pek bir fark yok zaten.
dizi herşeyiyle çok güzel. müzikler hoş. senaryo sağlam. hata yok. çağrı filmindeki bazı hatalar burda yapılmamış (bedir'deki mübareze gibi). fakat keşke savaşlar biraz uzun tutulsaydı. bedir, uhud biraz uzunca gösterimde olsaydı. uhud'da peygamberimizin yanına kadar yaklaşan kafirlerin gün aşırı çektirdikleri eza ve cefalar, ebu dücane'nin müşrik kadınların yanına kadar çarpışarak ilerlemesi, enes bin nadr hadisesi, hanzala bin ebu amir hadisesi... olsun yine de başarılı. emeği ve hakkı geçen herkesi kutluyoruz.
dizinin şimdiye kadar beğenmediğim -iki istisna hariç- kısmı olmadı. onlarda hz hamza'dan ziyade nasrettin hocaya benzeyen kişiyle, hareketleri her an rap yapabilir imajı veren necaşiydi. bize bu oyuncuların sırıtıyor görünmesi çağrı filminde bu rolleri oynayanların çok karizmatik olmasından da olabilir.
dizinin birkaç gündür en çok merak ettiğim ve beklediğim kısmı başladı. evet, hz ömer'in halifelik günleri. o kibir,küfür madeni yerlere yapılan büyük fetihler. hz ömer'in her mevzuda adil hükmetmek için yaptığı çırpınışlar. iki elbiseli ve karın tokluğuna çalışan *fakir bir liderin o fakirlikle yücelen heybeti, muzafferiyetleri. tevazusuyla,zühdüyle ona olan hayranlık ve sevginin ziyadeleşmesi. işte ben en çok bunları bekliyordum ve bunların hepsiyle süslenmiş, o her okuduğumda ağladığım, efsaneler gibi hatta örnek ve hedef enfüsi bir alemi anlatan destanlar gibi olan ve bana diğer menkıbelerini de hatırlatan o hayatından yapılmış meşhur kesitleri.