Kuran 7 harf (lehçe)üzere indi.hz ömer ve Osman zamanında islam toprakları genişledi,farklı millet ırklardan akın akın müslüman oluyordu insanlar.herkes kendine yakın Lehçeyle okuyordu sonra ihtilaf nedeni oldu.benim okuduğum doğru diye.bu tartışmaları bitir mek için Kureyş Lehçesi dışındakiler iptal edildi.not bu farklı okuma şekli anlam farkı oluşturmuyordu.
Kureyş bölgesinde herhangi bir okuyuş problemi çıkarmayan harekesiz kuran gelecekte bir gün başka bir bölgeye gittiğinde arapça farkı yüzünden farklı telaffuzda okunacaktı. Mesela kendi döneminden 300 yıl sonra savaşlar yada başka bir şekilde yok edilmemiş klasik yazım şeklindeki arapça kuranlar bir şekilde elden çıkarak gene farklı bölgelere gitse gene aynı telaffuz farkı ortaya çıkacaktı.
O kuranların yok edilmesinin sebebi titizliktir ve kuranın bir harfinin bile değişmemesi için gösterilen çabadır. Bunu göremeyecek ne var. Adam gayet ileri görüşlü ve zeki imiş.
Ayrıca önce de söylediğim gibi, Arapça yazıldığı gibi okunmaz ezberden okunur tüm dünyada. Sadece sessiz harflerle yazılır, arada olması gereken sesli harfler ezbere okunur.
Mesela ktb harfleri cümlenin gidişatına göre katib kitab kütüb gibi okunur ve hepsinin farklı anlamı vardır. Sessiz harfler yazılmaz ve ezberden okunur. Okuyan kişi arap olduğu için nerede hangi sesli harfi okuyacağını ezberden bilir. Tüm arapların yazma şekli aynıdır. Sadece sessiz harflerle.
Fakat yazma şekilleri aynı olmasına rağmen lehçe farkından dolayı başka bölge araplarında küçük okuyuş farkları olduğu açığa çıktı. Anlamı değiştirmeyen ama telaffuzda küçük farklılıklar oluşturan okuyuş farkları. Mesela burayı sallıyorum: ktb'ye biri kaatib diye vurguyu ilk heceye verirken diğer arap katib diye sıfır vurgu ile okuyordu. Bu anlamı değiştirmese de bir farklılıktı ve bir farklılık kesinlikle olmamalıydı.
Bu sebeple de sadece kurana özgü olan, kim okursa okusun aynı telaffuzu veren, bugünkü kuranın yazım şekli yani sesli harfleride gösteren harekeli ve nerede hangi uzatma olacağı, nerede duraklanması gerektiğini tek tek işaretlerle belirtilen bir kuran yazım şekli geliştirilmiştir.
Normal arapça yazıldığı gibi okunmaz iken yazıldığı gibi okunan bir yazım şekli oluşturulmuştur. Bugün bir Arap bile kuran okumak için hareke eğitimi almalıdır çünkü normalde arapçada hareke yoktur.
Sadece kuran arapçasında hareke vardır, uzatma yerleri ve durak yerlerini gösteren işaretler vardır. Ve bu şekilde aynı tüm dünyada arapça'nın Kureyş lehçesi ile aynı şekilde okunması sağlanmıştır. Sağlanmıştır.
Bu sayede Kureyş lehçesi ile okumak için Kureyş'ten olmaya gerek yoktur.
Peygamberimiz yok falan demiş birileri. Zaten kuran binlerce kişinin ezberindeydi, işi sadece kuran olan din insanları vardı. Kur'anı yazıya dökme bir kişinin isteği ile olmuyordu. Hafızların kontrolü ve şahitliğiyle titizlikle yapılıyordu. Kurulan islam devletinin temel vazifesi kuran idi. Bu şekilde çoğaltılmaya ve dünyanın her yerine gönderilmeye devam edildi.
Bu titizliğin bir sebebi de şuydu. Allah kuranı koruyacağını bizzat kuranda bildiriyordu. işte bu yüzden insanlar kuranı aşkla harfi harfine korumaya kendilerini adadılar.
lakabı "kundakçı" olanların cevap vermeye çalıştığı sorudur. bozacının şahidi şıracı hesabı.
cahiller sanıyorlar ki tek mesele arapça kelimelerin sessiz harflerle yazılmasının, herkesin araya kendi lehçesine göre sesli harf katıştırıp okumasından mütevellit farklılıkları ortadan kaldırmaktır. kaldı ki herkesin kafasına göre eklediği sesler, sadece telaffuz farklılıklarına değil, kelimede anlam farklılıklarına da sebep olur.
ey cahiller, bilin ki arapça kelimelere sesli harf veren harekeler ve diğer işaretler, zulmüyle meşhur emevi valisi yusuf bin haccac zamanında icat edilmiş ve elimizdeki kuran böylece ortaya çıkmıştır.
halife osman döneminde bu işaretler yoktu. dolayısıyla onun döneminde toplanan kuran'da da yoktu. dolayısıyla söz konusu toplama işinin yapılmasının sebebi ikinci paragrafta anlattığım soruna çözüm bulmak değildi.
Kurana hareke konulması tam olarak hicri 65 yılında olmuştur sayın islam düşmanı herbi sk uzmanı karşim. Tarih içinde Noktalamalar falan daha da geliştirilmiştir ama okuyuş farkları o tarihte giderilmiştir.
mümin beyninin nasıl "çalıştığını" görmemize vesile olan yakma işidir.
ben diyorum ki kuran'a harekeleri konulmasını sağlayıp, sessiz harf öbeklerinden herkesin farklı okuyuş çıkarmasını, daha da önemlisi kelimelere "farklı" anlam verilmesini önleyen kişi zalim emevi valisi, sahabe katili yusuf bin haccac'tır.
yani zeyd bin sabit'in halife osman döneminde topladığı kuran'da ses işaretleri yoktu.
hazret diyor ki, "o iş hicri 65 yılında olmuştur"!
ne ki öyle deyince beni yalanlamış oldu olmayan aklınca!
yahu o yıl zaten haccac'ın valilik yaptığı yıllardandı. neyi yalanladın? kaldı ki bu işi haccac'ın organize ettiği taberi başta olmak üzere tüm tarihi kayıtlarda ifade edilmiştir.
son olarak, meselenin, bunların iddia ettiği gibi, sadece "okuyuş farkı" olmayıp, kelimelere anlam vermek de olduğunu bir kere daha ifade edeyim. latin alfabesiyle yazılan türkçemizden basit bir örnek: sesli harfler olmasa kpk harf öbeğine, kepek, kapak, köpek gibi birbirinden farklı bir çok anlam verebilirsiniz.
korkusundan kimseciklerin iki çift laf edemediği yusuf bin haccac bu işi nasıl kotarmıştır, orasını da siz düşünün...