hz muhammed in köleliği ve cariyeliği kaldırmaması

entry28 galeri0 video1
    27.
  1. köleci toplum..

    o dönem köleciliği kaldırsa ,ekonomi tepetaklak olurdu.
    hem üretim hem değiş tokuş ,hem de menkul değerdi köle...
    şu var o günkü düzeni toptan değiştirecek alternatif bir ekonomik sistem yoktu , bilimsel sosyalizm bildiğimiz üzere kapitalizmin gelişmesinden sonra siyasi-ekonomik ideoloji olarak kapitalizmin alternatifidir.
    o dönemde feodalizm tam olarak gelişmemiş yerleşmemişti, alternatif değildi ,ancak binli yıllarda siyasi-ekonomik olarak dünya düzenine entegre oldu.
    bugün kapitalist sistemde bank sistemini kaldırmak gibi bir şey...

    elçi muhammed siyasi ve ekonomik bir ideoloji değil din mesajcısı ve elçisi idi, düzeni değiştirmeye değil inançları değiştirmekle görevli idi.

    boş boş tartışmayın.
    0 ...
  2. 26.
  3. En azından kaldırılmasını teşvik etmiş bu da olumlu.
    1 ...
  4. 26.
  5. 17 tane cariye, 50'den fazla kölesi olan bir adamın köle ve cariyeliği kaldıracak hali yok.
    Eminim ki çoğu müslüman muhammedin kölesinin olduğunu bile bilmez.

    Dinden çıkmanız için sadece Muhammed'in hayatını okumanız yeterli. Öyle biri, sadece okuyun ve görün nasıl bir insan.
    3 ...
  6. 25.
  7. ya kaldırır mı hiç, saçmalamayın. akıllı adam...
    1 ...
  8. 24.
  9. kaldırmamıştır, hatta beni kurayza katliamında kocası ölmüş gencecik bir kadını kendine cariye olarak almıştır. evlatlığının karısıyla da evlendiği herkes biliyor. işte ortamlarda mükemmel insan der durursun. kim fark edecek allasen ya?
    2 ...
  10. 23.
  11. Kaldırmadı.

    Çünkü o zamanki toplumu yönetebilmesi gerekiyordu.gerçekten bir tanrı mesajı var olsaydı tanrı kaldır derdi, demiyorsa o tanrı değildir zaten.

    Yani bu alemlere inen bir din olamadığını, sadece o dönemin anayasası olduğunu gösteriyor.
    5 ...
  12. 22.
  13. ne kadar paran olursa olsun sermayenin kölesisindir.

    muhammed'in yerinde ben olsam ben de kaldırmazdım. ama kuran'a şu cümleyi eklerdim: "köle ve cariyeleri yalnız sana helal kıldık diğer müslümanlar için bunlar haramdır. biz kime neyi helal kıldığımızı biliriz." bu ayetle hem kendime cariye ve köle alabilir hem de bütün müslümanlara bunu yasaklayabilirdim. bu kadar basit.
    1 ...
  14. 21.
  15. Hiçbir peygamber ve kutsal kitap, köleliği kaldırmadı aksine teşvik etti. Kölelik, insan hakları evrensel beyannamesiyle kaldırıldı.
    islam ülkelerinde kölelik, batılıların zorlamasıyla 1960'larda kaldırıldı.
    Hadi bunu da açıklayın mümin ve mümineler...
    5 ...
  16. 20.
  17. islâmiyet, köleliği birden kaldıramaz mıydı?
    Soran : Anonim

    Tarih: 19.06.2020 - 11:58 | Güncelleme: 04.03.2021 - 16:35

    Cevap
    Değerli kardeşimiz,

    فَاِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَ

    “Kafirlerle (savaşta) karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara tam galip geldiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın).” (Muhammed, 47/4)

    Kur'an-ı Kerimde ve hadis-i şeriflerde kölelikle ilgili hükümlerin de bulunması bazılarının zihinlerini meşgul etmekte ve “Allah'ın dini, köleliği nasıl kabul eder?” şeklinde bazı sorular hatıra gelebilmektedir. Bu meselede şu noktalar iyi bilinirse, konu zihinlerde netleşecek ve açıklığa kavuşacaktır.

    - 14 asır evvelinde kölelik dünyanın hemen her yerinde vardı.

    - islâmiyet, esirleri köle yapmayı emretmez. Bu konuda, Kur'an'da ve hadiste bir emir asla söz konusu değildir. Asıl olan hürriyettir, kölelik ârizidir. (Vehbe Zuhayli, el-Alâkâtu'd-Düveliyye fi'l-islam, Müessesetü Risale, Beyrut, 1989, s., 81; Servet Armağan, islam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, Diyanet Yay. Ankara, 1987, s., 49-50)

    - Uygulamada, zaman zaman Müslümanların esirleri köleleştirmesi, günün savaş şartlarından kaynaklanan bir durumdur. (Kutub, Fi Zılali'l-Kur'an, VI, 3285; Ahmet Özel, “Esir” DiA, XI, 385; Abdülaziz Hatip, Gönüllerin Fethinde Cihad, Gençlik Yay. ist. 1994, s., 152-153) Karşı taraf Müslüman esirleri köleleştirirken, onlardan alınan esirleri serbest bırakmak, iyi bir siyaset olmasa gerektir.

    - islâmiyet, köleliği birden kaldırmak yerine, tedricen kaldırmayı esas almıştır. Zira insanlık âleminde yerleşmiş köklü bir âdeti birden kaldırmak mümkün değildir. Hata ile öldürme, zıhar, yemin kefaretleri gibi durumlarda köle azat edilmesi esası vardır. (bk. Nisa, 4/92; Maide, 5/89; Mücadele, 58/3) Köle azat etmek, Allah'a yaklaştırıcı bir ibadet olarak takdim edilmiştir. (Mesela, bk. Bakara, 2/177; Beled, 90/13) Zekâtın verilme yerlerinden biri de kölelerdir. (Tevbe, 9/60)

    Hz. Peygamber (asm), kölelerle ilgili şöyle der:

    "Onlara, ‘kölem, cariyem’ demeyin. ‘Oğlum, kızım’ deyin." (Buhârî, Itk, 50-51; Müslim, Elfaz, 13-15).

    "Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin..." (Buhârî, Itk, 15; Müslim, Eyman, 38)

    Görüldüğü gibi, islâmiyet kölelik sistemini kaldırırken tedrice riayet etmiş, mevcut uygulamayı da en insanî bir şekilde yapmıştır.

    Selam ve dua ile...
    Sorularla islamiyet
    1 ...
  18. 19.
  19. Emin olun o zamanın köleleri bugün özel sektörde çalışan birçok insandan daha onurlu ve meşakkatsiz bir hayat sürüyordur.
    1 ...
  20. 18.
  21. --spoiler--
    islamiyet'in köleliği kaldırmak için tedbirler aldığını söylediniz; bu tedbirler nelerdir? Kölelik insanlık suçu mudur?
    Kullanıcı: Sorularlaislamiyet.com | Tarih: Cum, 01/05/2009 - 00:00
    Değerli kardeşimiz;
    Cevap 1:

    Köle ve cariye hür bir insanın malı olan, kendilerine ait hakları yok denecek kadar kısıtlı bulunan kadın (cariye) ve erkek (abd) insanlardır.. Kölelik ve cariyelik islam'dan çok önceki devirlerden beri vardır. insanların köle ve cariyelere bakışı, onlara tanıdıkları haklar ve muamele biçimleri de değişik olmuştur. islam geldiğinde dünyada ve Arabistan'da kölelik çok yaygın bulunuyordu. Köleliğin birden kaldırılması sosyal ve ekonomik birçok probleme yol açacaktı; çünkü köle sahiplerinin ekonomik ve sosyal hayatları kölelerin varlığı üzerine kurulmuştu. Hayatlarında hürriyeti tanımamış ve tatmamış olan köleler de birden serbest bırakıldıklarında ne yapacaklarını şaşıracak, belki eski efendilerine başvurarak köle olmayı isteyeceklerdi. Bu yüzden islam, köleliği birden kaldırmak yerine önce kölelerin durumunu ıslah etmeyi, onlara -kendi iradeleriyle çalışıp bedellerini ödeyerek hür olmak dahil- bir takım haklar tanımayı tercih etti. Zaman içinde köleliğin tamamen ortadan kalkması için de tedbirler aldı, kurallar koydu.

    Kölelerin durumlarını ıslah için alınan tedbirlere bazı örnekler vermek gerekirse:

    Kölelere hakaret ve işkence etmek yasaklanmış, sahipleri ne yiyor ve giyiyorlarsa onlara da onların yedirilip giydirilmesi istenmiş, güçlerinin yetmediği veya zorlanacak işlere koşulmamaları, koşulurlarsa sahiplerinin onlara yardım etmeleri emredilmiştir. Bu haklar o kadar geniş tutulmuştur ki Cevdet Paşa bu yüzden şu vecize cümleyi ifade etmek durumunda kalmıştır: "islam'da köle almak, köle olmak demektir."

    Zaman içinde köleliğin tamamen ortadan kalkmasına yönelik tedbirler içinden şu kadarını hatırlatalım:

    a) Bir köle bedelini ödeyerek hür olmak isterse -kölenin durumu müsait olduğu takdirde- sahibi bu teklifi kabul edecek ve ona bazı günler bu maksatla çalışması için izin verecektir.

    b) Kölelerin bedelleri ödenerek azat edilmeleri için zekat bütçesine ödenek konmuştur.

    c) Sahibi, -şer'î akit gereği- kadın köle ile karı koca hayatı yaşar da cariye çocuk doğurursa bu çocuk hür olduğu gibi anasının da statüsü değişmekte, "ümmü'l-veled" adını alan cariye artık alınıp satılır olmaktan çıkmakta, kocası ölünce de tam manasıyla hür olmaktadır.

    d) Devamlı köleleştirmenin kaynakları ortadan kaldırılmış, geçici olarak ve daha ziyade misilleme zorunluluğu yüzünden savaş esirlerinin köle olarak gazilere dağıtılması uygun görülmüştür. Bunun dışında hür bir insanı köleleştirmek şiddetle yasaklanmış, Hz. Peygamber (s.a.) "Bunu yapanlar kıyamette karşılarında dâvacı olarak beni bulacaklar" buyurmuştur. Harp esirlerine yapılacak muamele hakkında karar vermek devletin yöneticilerine bırakıldığı için yöneticilerin "karşılıksız salma, bedel ile serbest bırakma, Müslüman esirler ile değişme" gibi bir karar vermeleri halinde köleliğin hiçbir meşru kaynağı kalmamış olacaktır.

    e) Yemin edip vazgeçme, Ramazan orucu tutarken cinsel temas yaparak oruç bozma, kaza yoluyla adam öldürme gibi birçok durumda kölesi olana köle azat etme mecburiyeti getirilmiştir. Böyle bir mecburiyet olmadığı halde köle azat edenlere büyük mükâfatlar vadedilmiştir....

    Bütün bunlara rağmen islam tarihinde köleliğin devam etmesi ve bu insanlık ayıbını başka milletlerin, oldukça geç de olsa Müslümanlardan önce kaldırmaya teşebbüs etmeleri bazı Müslümanların kendi kusurudur; dinlerini iyi anlamamaları, Allah ve Resulü'nün maksadını gerçekleştirme konusunda titiz davranmamaları, dünya menfaatini ahiretinkine tercih etmeleri yüzünden bu böyle olmuştur. (Hayrettin Karaman, Kölelik Meselesi)

    islâmiyet neden köleliği birden bire ortadan kaldırmadı?

    Neden islâm hukuku, bu tür müesseselerle köleliği tedricen kaldırmayı gaye edindiği halde, birden bire köleliği lağvetmedi? sorusuna Hz. Peygamber, sosyo-ekonomik açıdan çok önem arz eden bir cevap vermektedir: Bilindiği gibi âyette mükâtebe akdi "Eğer onlar hakkında hayırlı olduğunu biliyorsanız" şartına bağlanmıştır. Bu hayırlı olmayı, Hz. Peygamber şu ifadeleri ile açıklamaktadır:

    "Yani bir san'at sahibi olup da kendi geçimlerini temin edecek durumda iseler ve hayatı tek başına yürütebilecek güç kendilerinde var ise akid yapınız. Aksi takdirde onları insanların üzerine yırtıcı köpekler gibi salıvermeyiniz."

    Yani ister mükâtebe akdiyle veya isterse başka yollarla köleleri hürriyetlerine kavuşturarak âzâd etmek de her zaman hayırlı değildir. Düşünün ki, cemiyeti teşkil eden fertlerin yüzde ellisi köledir. Bir anda bunları hürriyetlerine kavuşturup sokaklara başıboş salıverdiğinizi tasavvur ediniz. Cemiyet hayatı felç olacaktır. Yıllarca belki asırlarca başkalarının yanında çalışmaya alışmış ve müstakil hayatı hiç denememiş insanları birden sokağa salıverirseniz, hem sosyal açıdan ve hem de ekonomik açıdan bu insanları felâkete sürüklemek manası taşıyacaktır. Köleliğin tedricî olarak kaldırılmasının en önemli hikmetlerinden birisi de budur. (1)

    islâmiyet kölelikle ilgili yeni olarak ne getirmiştir? Diğer sistemlerden farklı olan yönleri nelerdir?

    islâmiyet, daha önceki hukuk sistemlerinde bulunan kölelik müessessini iki açıdan medenî bir kalıba sokmuştur:

    Birincisi: Köleliğin sebeplerini hafifleştirmiştir. Daha önce ve Özellikle Roma ve benzeri hukuk sistemlerinden dokuz ona çıkan kölelik sebeplerini ikiye indirmiştir. Ayrıca insanlığın fıtratına ters olan bu müesseseyi ortadan kaldırmak için çeşitli tedbirler almıştır. Köle âzâd etmenin manen teşvik edilmesi; kölelere imkân tanınarak bedelini ödemek şartıyla âzâd olabilme imkânının verilmesi (mükâtebe); kölelerin bu durumdan kurtarılması için onlara zekât verilmesinin tavsiye edilmesi ve zıhâr, yemin bozma ve benzeri bazı suçlardan dolayı dinî bir müeyyide olarak konulan keffâretlerin birinci alternatifi olarak köle âzâd etmeyi şart koşması bunlara misâl olarak verilebilir.

    ikincisi: Köleliğin medeni hale sokulmaya çalışılmasının ikinci yolu da mevcu kölelelere meşru dairede iyi mu'âmele edilmesini ısrarla tavsiye etmesidir. Bugün bile bir kısım Müslümanlar sırf Müslüman oldukları için medeniyim diyen insanlar tarafından öldürülürken ve onlara temel hak ve hürriyetleri dahi çok görülürken; islâmiyet, köleri, bulundukları ailenin fertleri gibi kabul etmiş ve korumuştur. Hatta Osmanlı arşivlerinde bulunan mahkeme kararlarında Hıristiyan kölelerin yemin ederken dinî inançlarına uygun tarzda yemin etmesi ve mesela "incil'i Hz. isa'ya indiren Allah'a yemin ederim ki ..." demesi, bu zikrettiklerimize en müşahhas delilidir.

    O halde islâm hukukundaki kölelik müessesesini, esirlik ve kölelikten hürriyete geçiş safhası olarak vasıflandırabiliriz. Bunun nasıl yürüdüğünü biraz sonra tafsilatıyla nlatacağız. islâm Dini geldiğinde, kölelik, bütün dehşetiyle devam eden sosyal ve bir vakıaydı. islâm Hukuku, yukarıda izah ettiğimiz şekilde tedbirler alarak, köleliği istisna bir müessese haline getirdi.

    Toplumun yarıya yakınının köle olduğu bir durumda, kölelik müessesesini birden ilga etmek, hem köle sahipleri ve hem de daima bir efendi'nin yanına sığınmış olan köleler için, sosyal ve ekonomik açıdan mümkün değildi. Hedefi insanları küfürden kurtarmak olan bir Peygamber'in, senelerce toplum fertlerinin ülfet ettiği, ahlaken ve hayat itibariyle imtizaç ettikleri bu müesseseyi, birden bire ilga etmesi irşadın ruhuna da aykırıdır. işte bu sebeple islâmiyet kölelik müessesesini hemen ilga etmemiştir. Fakat olduğu gibi de bırakmamıştır. Tedricen ortadan kaldırmak için, önce köleliğin menbaını kurutmaya, izlerini azaltmaya ve o günlerde câri olan hükümlere aykırı olarak kölelere de normal insan gibi nazar etmeye insanları teşvik etmiştir. Burada Gustav Lebon'un şu tesbitlerini aktarmak yerinde olur kanaatindeyim:

    "Rık yani kölelik kelimesi, otuz sene önce kaleme alınan Amerikan romanlarını okumaya alışan bir Avrupalının önünde telaffuz olunursa, derhal hatırına, ayaklarına ağır zincirler, ellerine demir kelepçeler takılan, sopalarla dövülerek hayvan sürüleri gibi bir yerden bir yere sevk edilen, bedbaht ve yeterli ekmeğe bile kavuşamayan, karanlık bir taşdan başka evi ve barınağı olmayan o Amerikan köleleri gelir. Ben burada bu durumu isbât etmek üzere ayrıntılara girecek değilim. Fakat gerçek şudur ki, islâmiyetteki kölelik Hıristiyanların anladığı manadaki kölelik müessesesine tamamen aykırıdır".

    Yani bu ikinci nokta ile söylemek istediğimiz şudur: islâmiyetteki kölelik ve cariyelik müessesesi, Hıristiyan âleminde bilinen köleliğe benzememektedir ve islâmı bilmeyen insanların anlattıkları gibi değildir. (2)

    Cevap 2:

    Her şeyi kendi döneminde değerlendirmek gerekir. Çok şey vardır ki, daha önce iyi olarak karşılanırken, daha sonra kötü olarak değerlendirilmiştir. Bunun tersi de olabilir. Bu sebeple, islam’dan binler sene öncesinden gelen kölelik kurumu, islam’da asla bir insanlık suçu olarak algılanmıyordu. Bir hizmetçi, bir ücretli gibi algılanıyordu. Ancak, islam öncesi devirlerde bu kurum vicdansız insanlarca çok aşağılanmış, adeta insanlık dışı bir tavırla insanlığın dışına itilmiştir.

    islam, bu kuruma insanca davranmış, onu insanlık ailesi içerisinde, insanca yaşayabilecek bir konuma kavuşturmuştur.

    O güne kadar hiç görülmemiş bu yeni statüye göre;

    - Hiçbir efendi Allah katında -fazilet ve takvanın dışında- kölesinden daha değerli değildir. Bilakis, Allah katında, daha takvalı, daha faziletli olan köle, efendisinden daha değerlidir.

    - Hz. Peygamber (a.s.m)’in azatlı kölesi Hz. Zeyd’i ve onun oğlu Hz. Üsame’yi sahabelerinin başına komutan tayin etmesi, bu kurumun –islam sayesinde- nerden nereye geldiğinin göstergesidir.

    - Her fırsatta köle azat etmeyi teşvik eden, yapılan yanlışlıkların kefareti olarak onları hürriyetlerine kavuşturmayı ön gören islam dininin bu pozitif uygulaması gerçekten alkışlanmaya değerdir.

    - Hz. Muhammed (a.s.m)’in tavsiyeleri doğrultusunda, Müslüman efendilerin, köleleriyle beraber yemek yemeleri, giydiklerinden onlara giydirmeleri, yiyip içtiklerinden onlara da yedirip içirmeleri, güçlerinin üstünde onlardan bir hizmet beklememeleri, beşer tarihinde görülmemiş yeniliklerdir.

    - Eğer bugün, patronların -çok az bir ücretle- işçi çalıştırmaları, bir memurun kendi âmirinin emrinin dışına çıkamaması, bir insanlık suçu ise, o gün de ona insanlık suçu diyebiliriz. Yanlış anlamayın, bunları kölelerle aynı kefeye koymuyoruz. Maksadımız, aradan bu kadar yıllar geçmesine rağmen, hala ona yakın bir statünün algılanmaya bağlı olarak öyle değerlendirilebilir olduğuna dikkat çekmektir. Şimdi sendikalar yeni yeni meydana çıkmıştır. Şimdiye kadar –fert veya kurum olan- patronlar istedikleri gibi kıt kanaat bir geçim için bir şeyler veriyorlardı ve işçi-memurun hiçbir itiraz hakkı da yoktu. Ama buna kimse insanlık suçu demiyordu. O da öyle..

    - Herhangi bir köle efendilerinden kaçarsa, onlara tekrar dönünceye kadar küfre girmiş olur”(Müslim, iman, 122).

    Bu gibi hadisler, toplum düzenini korumaya yönelik ifadelerdir. Bu gün, işçiler, memurlar, görevlerini yapmadıkları zaman devlet, toplum nasıl bir anarşi içine girecek duruma gelebileceği gibi, o günde bir nevi farklı bir statüdeki işçi-memur görevini yapan kölelerin işi bırakıp kaçmalarına meydan vermemek için belli bazı zecrî tedbirlerin alınması gerekir.

    Fakat, bu ve benzeri hadislerdeki bu gibi yerlerde kullanılan küfür kavramı bir kaç şekilde yorumlanmıştır:

    - Böyle yapan cahiliye insanlarının ve kâfirlerin yaptığı işler gibi iş yapmış olur.

    Böyle yapan, nimetini gördüğü velinimetine karşı nankörlük anlamındaki küfran-ı nimet yapmış olur.

    - “Her günah içerisinde küfre giden bir yol var” olduğuna dikkat çekmeye yönelik bir ifadedir(krş. Nevevî, ilgili hadisin şerhi).

    Cevap 3:

    Kölelik statüsünde kölenin kendisi efendisinin malı-mülküdür. Dolayısıyla bütün kazancı da efendisinin hanesine yazılır. Bu gün mevcut olmayan bu kurumu değil, modern kölelik kurumlarını konuşmak daha faydalı olduğunu düşünüyoruz. islam’ın kölelik kurumuna kazandırdığı müspet konumlar gibi güzelliklerden başka, bu kurumun çalışmasını devam ettirmeye yönelik hiçbir katkısı olmamıştır.

    ilave bilgi almak için tıklayınız: KÖLE, KÖLELiK.

    Dipnot:

    1) Kurân, Nisa Suresi, Âyet, 3; Kurtubî, Muhammed bin Ahmed, El-Câmi' li U Ahkâm’il- Kur’an, Beyrut 1965, c. V, sh. 17-18; Kâsânî, Bedâyi'us-Sanâyi', c. IV, sh. 134; Kâmil Miras, Sahîh-i Buhâri Muhtasar-ı Tecrid-i Sarih Tercemesl ve Şerhi I-XIII, 3. Baskı, Ankara, 1973-1975, c. VII, sh. 465-467.

    2) Zerka, Mustafa Ahmed, EI-Fıkh'ul-islâmî Fî Sevbih'il-Cedîd, Dımaşk 1967-1968, c. I, sh. 44; Gustav Lebon, Arap Medeniyeti adlı kitaptan naklen Ahmed Şefik Beğ, Er-Rıkku Fil-islâm, istanbul 1314, sh. 50-51

    Selam ve dua ile...
    Sorularla islamiyet

    Yazar
    Sorularla islamiyet
    --spoiler--
    2 ...
  22. 17.
  23. yalan ve iftiradır. allah yalancıları kahretsin.

    1 ...
  24. 16.
  25. evet bu tarz düşüncelere sahip olanlar bu zamana kadar gelemezdi cariyelik ve kölelik yasaklansaydı. Bazı kafasının çalıştıklarını sananların saçma sapan düşünceleridir bunlar. Özgürdürler ama artık. Saygı duyarız.
    1 ...
  26. 15.
  27. cidden güzel bir tespit olmuş.
    yaradana iman ettim çünkü haktan yanayım.
    0 ...
  28. 14.
  29. çok tartışmalı bir konu o yüzden tartışmamak gerekir. yine de bu tip başlıklarda gözler kompetan'ı arıyor.
    0 ...
  30. 13.
  31. ateistlerin dar beyinleri ile allah ve dinlerini anlamamaya çalışması.

    hayatınız olumsuzluklar üzerine kurulmuş.

    her insan özgür her insan zengin olsa idi dünyaya bizleri neden göndersin ki yaratıcı.

    işte bu kadar bile kafanız çalışmaz.
    1 ...
  32. 12.
  33. vardır bir hikmeti. kaldırılması gerekseydi kaldırırdı.
    0 ...
  34. 11.
  35. içerisinde normal insanların akıl edemeyebileceği türlü hikmetler bulunması pek bir muhtemel olan davranıştır.
    1 ...
  36. 10.
  37. kaldırmaması değil kaldıramaması olabilir. yine de bu onun saygıdeğer biri olmadığı anlamına gelmez.
    1 ...
  38. 9.
  39. imparator caligula'nın "nazarınızda hangisi daha değerlidir? anneniz mi, atınız mı?" sorusuna "elbette atım, kadınları kullanır ve değiştiririz ama at sadıktır" cevabının hiçbir karşılık bulmayacağı bünyelerin iddiası. zaten mahallelerimiz de cariye ve köleden geçilmiyor, azad etmemiz için de yalvarıyorlar. öyle mi?

    kimse kimseyi bir şeylere inandırmak için faşistleşemez, baskı kuramaz, alaya alamaz. fakat kimsenin de böylesi eblek ve gerçek dışı çıkarımlardan ötürü milyonlarca insan tarafından kabul görmüş bir dine top atışı yapması kabul edilemez. kabul etmiyorum. neden?

    tarihin her döneminde kadın cinsel fantazilerin (bakın ihtiyaç demiyorum) karşılanma aracı olarak görülmüştür. bu cahiliye arap toplumu için de geçerlidir. ( ayrıca o dönemde kız bebeklerin diri diri toprağa gömülme hadisesi vardır ki bunlara hiç girmiyorum ) peygamber dönemine kadar kadının ne adı vardır, ne kişiliği. yalnızca dişiliği vardır fakat peygamber kadının erkeğin üzerinde hakkı olduğunu söylemiştir, kadınların allah'ın erkeklere emanetleri olduğunu söylemiştir, kur'an kadına beğenmediğiniz o miras hakkını tanımıştır, kadını kutsal görüp cennetin annelerinin ayaklarının altında olduğunu bize söylemiştir peygamber. bu satırları yazdığımıza göre savaşlarda ölmedik, savaşlarda ölmediğimiz için kadınlarımız da ortada kurda kuşa yem olmadı. kurda kuşa yem olmadığı için de dönem şartlarına en uygun olan sistemin cariyelik olduğunu idrak etmekte zorlanılıyor. bugün savaşlarda ölmedik, yarın ölmemek gibi bir garantimiz var mı? sahi ırak diye bir yer var değil mi, pakistan diye, afganistan diye, filistin diye, somali diye, diye, diye, diye....

    modern köle olup gündüzlerimizi patronlarımıza, komutanlarımıza, amirlerimize v.s. feda etmeyi yüzeysel köleliğe tercih ettiysek köleliğin kalkmamayışını da iddia edebiliriz.
    4 ...
  40. 8.
  41. kölelik ve cariyelik kalksa ne olur?

    şerefsiz her yerde şerefsizdir, metres tutar, günü birlik ilişki yaşar, rusya'dan kızları kandırır sex kölesi yapar. bunlar hep hz muhammed ve islam'dan alakasız, insanların şerefsizliği ile alakalı konular.

    ha senin baban köle gibi adamları çalıştırmıyorsa yahut köle gibi birinin yanında çalışmıyorsa o ayrı.

    edit:

    birde şunu eklemek lazım, islam da günah işlemenin kefaleti köle azat etmektir. kapak ve selamet olması dileğiyle.
    4 ...
  42. 7.
  43. seni fırat'a havale ediyorum...
    (bkz: yeak yea)
    0 ...
  44. 6.
  45. kölelik ,sosyal sınıflandırmayla alakalıdır. allah peygamberleri köleliği kaldırsında hoppacık hoppacık fakir insanlar açlıktan ölsün diye göndermedi. ancak hz.muhammed kölelerede adam gibi davranılması gerektiğini söylüyordu ve bunu yapıyordu.
    1 ...
  46. 5.
  47. Hz. Muhammed sav. birçok köleyi azad ettiği gibi bir çok köle içinde efendilerine azad olunması için rica da bulunmuştur. bu bilgilere rahatlıkla ulaşılabildiği halde işkembeden yaklaşım türeten zihniyeti lanetlemekteyim.

    îslam dini, kitap ve sünnetiyle köleliği, cariyeliği kaldırmak için birtakım maddi ve manevi çereler getirmiş, insanların ancak ALLAH'a kul olacaklarım esas kabul ederek insanı insana köle ve uşak yapma zilletinden kurtarmanın yollarını belirlemiş ve bunun için uhrevi mükafatlar va'detmiştir.

    îslam fıkhında "keffaretler" bölümü köle azad etmeyi şartlarına uygun ölçü ve anlamda- vacip kılmış ve böylece insana insanca davranmanın lüzumunu belirtmiştir.

    islam köleler ve cariyeler için, onların haklarını korumaktan yana özel statüler koymuş ve bunu işler duruma getirmiştir.

    Dinimizin kölelik müessesesini bir çırpıda yasaklayıp ortadan kaldırması elbetteki mümkün değildi. Çünkü gayr-i müslimler bu müesseseyi çeşitli amaçlarla işler durumda tutmaktaydılar. Tek taraflı yasak hiçbir zaman olumlu sonuç vermezdi. Savaşlarda, baskın ve yağmalamalarda müşriklerin, gayr-i müslimlerin müslüman halktan

    elde ettikleri esirleri köle ve cariye diye kullanmalarına ve bunları tica­ri amaçla alıp satmalarına karşılık onlardan elde edilen esirleri en azından bir mübadele düzeyinde değerlendirmek ve sonra da esirlere sıcak ve yakın ilgi göstermek suretiyle îslam'm yüceliğini anlatmak son derece lüzumlu idi. Aynı zamanda bir mübadele söz konusu ol­madığında, onları pedagojik bir uygulamayla yavaş yavaş hürriyetleri­ne kavuşturmak kalıcı bir prensip olarak devamlı göz önünde bulundu­ruluyordu.

    Sonra da köle ve cariyelerden îslam'ı din olarak seçip kabul eden­ler "din kardeşliği" çatısı altına almıyor ve gereken bütün yardımlar yapılıyordu. [382]



    ilgili Hadisler


    Ubeydulldh b. Abdillah (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, en-sardan bir adamdan rivayetle şu bilgiyi vermiştir: Ensardan sözü edi­len adam, siyahi bir cariyeyi alıp Resûlüllah'a geldi ve şöyle dedi: 'Ta Resûlüllah! Doğrusu benim üzerimde mü'mine bir köleyi azad etmeklik bulunuyor. Eğer siz bu siyahi cariyeyi mü'mine olarak görüyorsanız onu azad etmek istiyorum." Bu­nun üzerine Resûlüllah (a.s.) Efendimiz o cariyeye sordu:

    - ALLAH'tan başka ilah olmadığına şehadet ediyor musun?

    - Evet ediyorum, diye cevap verdi. Bu defa Resûlüllah (a.s.) ona:

    - Benim Resûlüllah olduğuma şehadet ediyor musun? diye sordu. O da:

    - Evet diye cevap verdi.

    Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) şunu sordu:

    - Ölümden sonra diriltilip kaldırılmaya inanıyor musun? O da:

    - Evet inanıyorum, diye cevap verince, Resûlüllah (a.s.) o adama:

    - Bunu azad et" diye emretti. [383]
    5 ...
  48. 4.
  49. köleliğe karşı olduğunu belirtmiştir bildiğim kadarıyla ama dönemin şartları gereğince kaldıramamış olabilir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük