Tanıdığım birçok müslümanın dinlerinden uzaklaşmasına neden olan hadise. Mevzuya bilimsel bakmak yerine, ahlaki değerleriyle bakan insanlar bu durumun vicdani muhasebesini yaptıklarında dinlerinden vazgeçiyorlar.
Evlatlık çocuğu değilki yani benim oğlum olsa evlatlık kızım olsa nikahları düşer.eğer evlatlık işi olsaydı atıyorum ben evlatlık aldım tıpkı benim oğlum gibi yetiştirdim.sonrada ben öldüm çocuk kendi soyunu bilmiyor.sonra birgun kardeşinle birlikte olma tehlikesi ortaya çıkıyor.
ahzab suresi 37. ayet.
komşunun karısından hoşlansan bile hiç kimseye (ne o kadına ne komşuna ne de başkalarına) belli etme. o kadın sana ancak kocası onu istemez ve boşarsa helaldir.
diğer bir ayet ise,
biz içinde ona karşı ne gizlediğini iyi biliyorduk...
o kişi halasının kızı
ve evlatlığının eski karısıdır...
kimileri bu çevirilerin yanlış olduğunu söylüyor tabi...
elmalılı hamdi yazır'ın bu husustaki çevirisini yanlış bulan küçük bir çevre var..
vallahi ben bilmiyorum..
Bir şeyin etkili olması için o şeyi söyleyenin de tatbik etmesi gerekir.
Arap cahiliye döneminde evlatlıklar öz oğul öz kız gibi davranılırdı. Ancak öyle olmadığını göstermek için ayet geldi ve bu ayeti tasdik edecek bir eylem olarak da evlatlığın boşadığı eşi seçildi. Öyle ki; bakın eski karısı ile nikahlanabilirsiniz bile. Yani anlayın ki evlatlıklar sizin evladınız değil. Sıradan diğer insanlar gibi hukuklarınız.
Tabi ki kanı bozuk niyeti bozuk insanlar bunu saçma sapan yorumlayıp işlerine geldiği gibi kabul etmek isterler. Ancak hikmetinin ne olduğunu öğrenmek isteyen buradan bir ders çıkarabilir.
peygamberin Allah'ın emrine uyması olarak açıklanan bir hadise...
gönülsüz olur mu o işler?
çok küçük yaşlarda evlat edindiği zeyd ile halasının kızı olan zeyneb'i evlendiren peygamberin kendisidir..
sonra zeyneb zeyd'i sen aslında bir kölesin diye aşağılar, beğenmez ve evlilikleri mutsuz bir hal alır.
bu evlilikten yana yüzü gülmeyen zeyd durumunu peygambere açar, göz yaşları içinde aşağılanmaktan, hakir görülmekten bıktığını söyler...
peygamberse ona sabretmesini tembihler lakin hiçbir düzelme olmaz. sonra da durumlar malum...
peygamber öz evladından ayırmadığı evlatlığının hanımıyla evlenir...
sonuçta evvel zaman gelini olan biridir zeyneb.
sonra da eşi olmuştur. ve bu allah' ın isteği ile olmuş...
tabi ki o zamanlar da korkunç şekilde eleştiri konusu olmuş bu durum..
açıkçası ben böyle bir şeyi hoş karşılamıyorum...
yanlış buluyorum...
allah'ın emrini mi yanlış buluyorsun sen? diye itiraz edecek olanlara cevabım,
tabi ki yanlış buluyorum... yalan mı söyleyeyim?
Burada gelip azaplarla insanlari tehdit etmek yerine, neden kabe yi 7 defa su basti diye sormak daha akillica, Allah azap verseydi dunyada ki muslumanlar bu halde mi olurdu?
zavallı zeyd in başına gelen durumdur, kendisi mute de ölmüş. üzücü. sen git köle diye adama hediye edil büyü sonra sana bir kız versinler ardından onu da yanında büyüdüğün kişiye kaptır. insan bu hayatta kimseye güvenmemeli bunlar çok önemli şeyler.
"Hani hem Allah’ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: “Eşini yanında tut Allah’tan kork!” demiştin. Allah’ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah’tan çekinmen gerekirdi. Neticede, Zeyd eşini boşayıp onunla ilişkisini kestikten sonra, Biz onu sana nikâhladık ki, bundan böyle evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri her zaman gerçekleşir." (Ahzab Suresi, 33/37)
şu tarz mevzuları savunacam diye kıvrananları görmek çok hoşuma gidiyor. hikaye anlatmasın kimse. sen birini evlat ediniyorsun, kendi evladın yerine koyuyorsun, evlendiriyorsun, sonra evladın yerine koyduğun adamın karısına göz dikip evladını boşatıyorsun ve kendin evleniyorsun. aga ahlak deyip duruyorsunuz sürekli de bu nasıl ahlak... kendine türk diyen böyle birşeyi kabul etmemeli. türk'ün tarihinde, örfünde böyle birşey duyan, gören var mıdır ?
bundan bilmem kaç bin yıl önce yaşandığı net bilinmeyen bir olay hakkında, bizim alim ve ilmi profesörlerimizin hemen birkaç entryle hüküm verdiği durum.
aptal olmayın! kuran gibi bir mucize var önünüzde, dolabınızda... açın okuyun, bunları yazan allah, peygamber'e (en üstün gördüğü insana) hadi git şöyle yap da 2017 de bir kaç beyinsiz yanlış yaptığını görsün, seni eleştirsin. diğerleri de vay be bu adamlar harbi dini eleştiriyor korkmuyor, ne de entelektüeller yahu, desin.
hadi lan ordan!
diyelim ki, kadın ilk kocasından çocuk doğuruyor sonra ondan bosaniyor ve eski eşinin babasıyla evleniyor. babadan da çocuk doğuruyor.
simdi doğan bu çocuklar birbirinin nesi oluyor?
kardes olmuyor onu biliyoruz da,
amca/hala, dayı/teyze, yeğen/kuzen, elti/görümce?
peki bu çocukların birbiriyle evlenmesi de caiz mi?
islam dunyasi bu sorulara cevap bekliyor. kim kimi seapabilir, bi netlestirilsin artık.
kimi yobazın hala "islam'a göre evlatlıkla evlenilebilir ama şart değildir" diye savunmaya çalıştığı uygulamadır.
ey yobaz, anlayışın mı kıt? diyoruz ki asıl mesele evlatlıkla evlenmenin şart olup olmaması değil, evlatlıkla evlenme izni vermek suretiyle, evlatlık kurumunu tasfiye etmektir.
kendin veya eşinin evlenebileceği kişiyi islami kuralları göre evinde nasıl yetiştirirsin? yetiştiremezsin. evinde yetiştiremeyeceğine göre evlatlık alamazsın. alamayacağına göre evlatlık kurumu tasfiye edilmiş, öksüzler ortada bırakılmış oluyor.
yobazların öyle saplantılı bir zihin yapısı var ki akıllarınca cevap verdiklerini sandıkları yönden farklı bir yönden soru sorulduğunda, aradaki farkı algılayamıyor, papağan gibi aynı cevabı tekrarlıyorlar.
savunmasıda şudur: zeyd hanımıyla ilişkisini kesince orta da kalmasın ve bu durumun haram olmadığı görülsün diye. amma ve lakin peygamber evin de bir gelinin kimden korunmaya ihtiyacı olsun? neden orta da kalsın?
oğlunun eski karısıyla evlenmesinin nesi kabul edilebilir?
insanlığın en hayırlı icatlarından olan evlatlık kurumunu sabote eden bir tutumdur.
olayın magazin yönü zerre umurumda değil, mühim olan yukarıda vurguladığım husustur.
allah'ın işine bakın ki kölelik kurumu gibi rezil bir uygulamayı ortadan kaldırmıyor ama evlatlık kurumunu yok etmeyi uygun buluyor! ne iş? ne gerek var? üstelik böyle bir kötülük, kendisi de bir yetim olan, amcasının evinde büyütülen peygamber aracılığıyla yapılıyor!
onca kötülenen müşriklerde evlatlık kurumu olmasaydı ve hastalıklı namahrem anlayışı olsaydı ne olurdu bir düşünün isterseniz. ebu talip peygambere evinde bakabilir miydi? malum, yeğen olmaları hasebiyle ebu talip'in kızları ile peygamber namahrem sayılır.
eşimin pek dindar teyzesi ve kocası var. iyi insanlardır. maddi durumları da iyidir. çocukları olmadığı ve evlat edinmek istedikleri halde sırf evlerinde bakmaları uygun olmayacağı için evlatlık edinmediler.
diğer taraftan aynı durumda olan amcam bir kız çocuğunu evlatlık edindi, güzelce yetiştirdi, hayırlı bir evlilik yaptırdı, o evlilikten doğan çocukları hacettepe ingilizce tıpta okuyor.
dediklerimde haklı olduğumu bunları okuyan dindarlardan vicdan sahibi olanlar pekala kabul ederler. fakat dini şartlandırmalardan mütevellit korkuları itiraf etmelerine engel olur.
islam peygamberi efendimiz muhammed mustafa (s.a.v.) hakkında bilmeden iftiralarla konuşmayın densiz herifler. önce açın islam tarihini detaylıca okuyun. peygamber efendimizin hayatını okuyun araştırın ondan sonra gelin sanal alemde ahkam kesin. efendimiz her şeyden önce büyük bir liderdi sen bütün insanlığın peygamberi hakkında konuşurken haddini bil. efendimiz hakkında bilmeden konuşma.