kabile ırkçılığın doruk noktalarında yaşayan, kızlarını pazardan alınan bir mal gibi gören, canlı olarak toprağa gömen, onlara mirasta tek pay vermeyen, insaları köle olarak alıp satan, her eve bir put politikasının hakim olduğu, güçlünün zayıfı ezdiği bedevi çöl arabı toplumunu, devrinin iki büyük süper gücüne * kafa tutacak hatta devirecek* kadar ayağa kaldıran ve eski yunan medeniyetini alıp yeniden işleterek ronesansa başlangıç yapan* ilk insan hakları bildirgesinin* hatibi elbetteki her peygamber gibi devrimcidir. bu devrim ise haksızlık üzerine bina edilen yönetimlerin devrilmesi esasına dayanır. bu devrimin temeli adalet üzerine kuruludur.
şu sözlere bir baksanıza;
"Yöneticileri fakir ölen milletler zengin olur, yöneticileri zenginleşen milletler de fakirleşir." bu hadis doğu perinçek'in de hoşuna gitmiş.
"komşusu açken tok yatan bizden değildir." sırf bu hadis bile uygulansa tek fakir kalır mı? veya tek müslüman?
"haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." bizde öyle mi? 17 çocuk kaçak kuran kursunun yıkılan binasının altında kalır ve mağdurlarca tek bir şikayet edilmez!.. burnumuzun dibinde* 1000000 insan öldürülür ve tek bir komşu ülkeden tek bir ses çıkmaz!.. binlerce insan amerikan hapishanelerinde* işkence altında öldürülür ve tek bir ses çıkmaz. bu olaylar "yok gibi" davranılır.
"sizden biri bir haksızlık görürse bunu eliyle düzeltsin veya diliyle ikaz etsin..." haksızlıklar karşısında sadece görevli bir zümreyi değil toplumun tamamını sorumlu tutan ve sorumluluktan kaçmanın dilsiz şeytanlık olarak tanımlandığı böyle bir sistem, hangi devrimci siyasi görüşün şimdiye kadar ulaştığı yahut ulaşabildiği noktadır acaba?
"haksızlık yapan bir yöneticinin karşısından hakkı savunurken ölen kişi gerçek şehittir" haksızlığı tescilli zalim bir idareciye karşı koymayı en yüksek şehitlik seviyesinde gören böyle nitelikli başka bir adalet anlayışı var mıdır acaba?
ve bu peygamber ölüme yakın topladığı halka şöyle demiştir:
"bu güne kadar kime borcum varsa, gelsin alsın. kime kıbaçla vurduysam, " işte sırtım" gelsin sırtıma* vursun ve hakkını alsın"...
devrim kelimsi, devirmekten gelir. muhammed çok büyük bir düşünceyi ya da düşüncesizliği devirmiştir. dünyaya gelmiş en büyük devrimcidir. en büyük devrimlerden birini yapmış. 1400 yıldır hala onun yaptığı devrime inananlar var.
cahiliye dönemin de, kadınların hiçbir söz hakkı yokken ve sadece cinsel bir tema olarak görülmelerinin önüne geçerek, kadınlara itibar kazandırmıştır.