görmediğin ama kendisini tanıdığın bir kulu sevmektir, hayran olmaktır. sevmek için illa ki müslüman olmak gerekmez, onun yaşadığı, yaptıkları insanı sevmesi için yeterlidir. ismini duyguğunda kalbinin çarpmasıdır bazen, bazen de onun gül yüzünü görmek istemektir.
hakkı en iyi bilen, hakkına göre davranan insanı sevmektir. hayattan nefret ettikçe onun yaşadıklarına bakıp daha bir hayata sarılmaktır bazen...
her müslüman hz muhammedi sevmez, her seven de müslüman değildir. sevmekle iman etmek farklıdır...
kendisinin konumuna binaendir.
bak kardeşim gel önce şöyle, sevmenin ölçüs ne ola ki?
--spoiler--
senin ayağının tozuna kurban olurem, kainatta senin için yaradılmışdı değil mi ühüüüü :(
--spoiler--
gibi bir şey sevgi gösteri olamaz. sevmenin ölçüsü hz. peygamber'in hayatını sana ulaştığı kadarı ile tatbik etmektir. gidip bir hırkaya el sürmek, kıla tüye tapmak değildir.
o bir haberciydi, kutlu görevini yerine getirdi ve sahibine ulaştırdı. imamımızdır, önderimizdir. sevgisi ise insanı sevmek kadar olabilir, tanrılaştırmak değil. allah hak edeni şefaatine nail etsin. ayrıc allah'ın izin vermedikleri şefaatçi olamaz. yani peygamber posta pulu yapıştırır gibi önüne gelene şefaatçi olamayacak. tek şefaat ehli allah'tır.
yobazların sürekli atatürk sevgisiyle karşılaştırdıkları durumdur.
tabikide ikisinide seviyoruz biri dinimizin müjdecisi örnek aldığımız bir insan allah'ın resulu peygamberimiz. bir diğeri yine örnek aldığımız vatanımızın ulu önderi, şanlı kurtarıcımız.
o mu yoksa bu mu diyenlere küfür ediniz efendim ben öyle yapıyorum. insan hem laik hem müslüman hemde atatürkçü olabilir. bölücü yobazlara aldanmayınız.
insan tanıdığını sever, bu yüzyılda onu sevmek hadis-i şeriflerini okumakla mümkündür,
bir hadis-i şerif: ''Zaman zaman öyle mü’minler bulunacak ki, onlar beni görmeden bana inanacak ve beni tasdik edeceklerdir. işte, bunlar, benim gerçek kardeşlerimdir.''