ALLAH'a, bize indirilene, ibrahim, ismail, ishak, Yakub ve torunlarına indirilenlere, Musa'ya, isa'ya verilene ve tüm peygamberlere Rab'leri tarafından verilenlere inandık. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Biz sadece O'na teslim olanlarız,' deyiniz. bakara suresi, 136. ayet
Hazret kelimesinin genel kullanım alanı "sayın" demek. Yani hazret-i muhammed dediginiz zaman sayın muhammed demiş oluyorsunuz kabaca. Sizin zannettiginiz gibi herhangi bir kutsiyet katmıyor yani söylenen kişiye. En fazla saygı ifadesi anlamında kullanırsınız hazret-i cahiller.
bende hz. muhammed'e muhammed diyorum. 'hz.'yi sadece din kitaplarında okuyordum. bunun sebebi de muhammed'in allah'ın elçisi olduğu kadar aynı zamanda bizden biri olması, insan olması yani. sonuçta yemek yiyen ve tuvalet ihtiyacı olan bir insan. yani bunu saygısız olmak için demiyorum tabii, zaten saygı duyduğum birşeye ekstra olarak 'hz.' demek bana yavan geliyordu açıkçası. yazarken ya da okurken ya da hakkında konuşurken 'hz.' demesem saygı duymuyormuymuşum? pehh, allah'a inanç konusunda kendime denk gördüğüm birine nasıl saygı duymayabilirim?
sizin saygınızı belirtmek için kullandığınız 'hazreti' (ki bu da ''sayın demek) kelimesini literatürden sileyim ben. anıma geçeyim.
üniversite'de son günlerim, formasyonda ders anlatma pratiği yapıyoruz. hoca herkese ders anlattırıp, kullandığımız tekniklere bakarak final notu verecek. sıra da bende tabii, konum da şu. islamiyetin doğuşu. aynı konuyu birgün sonra staj okulumda anlatacağım diye sınıf arkadaşlarıma da anlatmak istemiştim. herneyse ben anlatıyorum muhammed şunu yaptı. muhammed peygamber şurda şu koşullarda şu yılda doğdu. tabii şu sesler yükseldi hafiften sınıfta. "hazreti'yi unuttun. hazreti dicektin herhalde."(ulan yamuk ağızlı elif, sen kimsin de benim hatamı düzeltmeye çalışıyon? ha kaltak. ki kendisi şanlıurfa'lı sevgilisinin ailesi akp'li diye iyi insanlar olduğunu söylemişti bir ortamda. hemde şu şekilde: 'şanlıurfa'lı ama; ailesi, kendisi falan akp'li, iyi insanlar yani.' sonra klasik süslüman baş hareketi yaparak bitirmişti cümlesini. bende şey demiştim. 'hahahah, kızım adamı akp'li diye değil adam olduğu için seç.' birşey dememişti benim lafıma. mal karı. sesi yükselenlerden en net onun sesini duyduğum için ayrıntılı elif bilgisi verdim. yoksa çoğunlukla, olmayan sikime takmadığım insanlar çoğunluktadır.)tabii ben derse devam ettim. pat biri söz istedi.
-hocam muhammed mi? peygamber muhammed mi?
-ne alaka konuyla?
- yok hocam, hangisiyse öyle diyelim bizde.
- peygamber muhammed. oldu mu?
-oldu.
sadece iki kez muhammed, bir kez de peygamber muhammed demiştim dersimde. ama tepkiler, arkamdan konuşulanlar, tabiiki benim ateist olduğum yönündeydi. ama değildim. kapalı arkadaşlarım, namaz kılmaz, benim açık bir kadın olarak namaz kılmama hayret ederlerdi. ve bu durumu överlerdi de.
benim allah'a inanç konusunda kendimle denk gördüğüm birine neden saygısızlık edeyim? ona muhammed diyerek onu küçük mü gördüm yani? daha az mı muhammed oldu? tamam ben allah'sızım, siz allah'a en çok inanansınız. evet, ben ikna oldum.
belki benim 'hz.' demememin dikkat çekmesinin sebebi, ince siyah çoraplı, diz üstü etekli, kısa kol gömlekli chp'li görünüşlü başı açık bir kadın olmamdandır. ki bence öyle. kara çarşaflı benimle yaşıt bir kadının, muhammed demesi kimsenin dikkatini çekmezdi belki. zaten onun inancı en güçlü inanç, çünkü çarşaflı o. onun için o en müslüman. nasıl saygısızlık edebilir ki?
inanç insanın kalbinde ve hissettiklerindedir. konuştuğu şeyler, giydiği kıyafetler, desteklediği fikirler inancı hakkında bir sonuca varabilmemiz için bir sebep değildir. onun iyi bir insan olduğunu bile kanıtlamaz. e o zaman bir yargıda, bir infazda bulunmadan önce iyice bilmek gerekir.
hz. muhammed'e muhammed diyen tip bizzat benim. anlattıklarımdan ne özümserseniz artık.
küfretmedikten sonra isteyen diyebilir. adı budur çünkü.
mekkeli müşriklerde "muhammed bin abdullah" diyordu. ki künyesi budur.
ben;
"hatemül enbiya seyyidel mürselin fahri kainat efendimiz hazreti muhammed mustafa aleyhissalatü vesselam"
diyorum.