Fatih sultan Mehmet atıyla giderken bir dilenci ile karşılaşır ve ona bir kaç akçe sadaka verir, dilenci pişkince insan kardeşine bu kadar az mı verir der. Fatih te nereden kardeşiz deyince dilenci hepimiz ademin çocukları değil miyiz deyince Sultan gülerek bana bak aramızda kalsın diğer kardeşler duyarsa payına bu kadar bile düşmez der yola devam eder. Bende Bu hesapla HZ. Muhammedin 38-39 kuşak akrabası falan olurum.
ibrahim güney ıraktaki "ur" şehrindendir. o dönem için kullanılabilecek bir tanım yoktur. çünkü milletler veya krallıklar oluşmadı, köy/kent krallıklardı... her neyse... tanrı seslenip çağırınca yola düşer. kuzeyde harrana kadar çıkar. şimdiki urfa civarına... sonrasında mısıra kadar güneye iner.
tanrı çocuk sahibi olacaksın dediğin karısı saray da kendisi de inanamaz yaşlarından dolayı. saray mısırlı cariyesini verir ibrahim'e çocuk yapmak için. ismail doğar.
hacer'in götü kalkar hamile kaldığı dönemde, hele de bir erkek doğurduğunda. terör estirir oruspu.
bu arada tanrının da tepesi atar... sana çocuk vericem dediğimde bunu mu dedim lan dümbük, gücüm mü yetmiyo sanki der ibrahime...
haceri ve ismaili sittir eder...ederler.
sara'dan ishak doğar. ve tanrı der soyun ishak'da anılacaktır diye. gelmiş geçmiş tüm peygamberler sonrasında ishakın soyundan çıkar... tanrısal da bir işaret mühürdür.
(hani soruyorlar ya, yahudiler hristiyanlar niye muhammedi kabul etmiyor diye... bu bir sebebidir)
yaklaşık 8. yüzyıla kadar sizin şimdiki arap dediğiniz ismail soyundan gelen halk kendilerini haceri/hacerun diye isimlendirmişler... etraflarındaki halklarda o şekilde anarlar.
yani aslında arap değildir.... haceridir muhammed... arap kelimesi hacerinin yerini alır.
bu arada ibrahimden dolayı muhammed arapdı değildi diye bir sav öne sürmek abesle iştigaldir tarihsel anlamda.