müslümanlar ''tanrı birdir, hepimiz aynı tanrıya inanıyoruz'' deseler de,
meryem ana (madonna);
2 milyar yüzelli milyon hristiyan için, ''tanrı'nın annesi'' dir!
2 milyar küsür kişi meryem'in tanrı'nın annesi olduğuna inanıyorsa: doğrudur!
annesi hena nın uzun yıllar çocuğu olmaz ve bir gün rabbine yalvarır, doğacak cocuğu küçük yaşta ibadethaneye(müslümanların ilk kıblesi olan , mescidi aksa'ya) verecektir. -allah a hizmetçi olsun diye, onların erkek çocuklarını ibadethaneye (mescidi aksa) verirler orda hem hizmetkar ve yardımcı olurlar hem de din eğitimi alırlardı. -
'imran'ın karısı dedi ki: 'rabbim! karnımda olanı... -dünyaya geldiği zaman senin evinin hizmetkârı olması için -serbest bırakacağıma dair adakta bulunuyorum. o halde sen de bu adağı benden kabul ediver... şüphe yok ki sen işiten ve bilensin!...! ' *
rabbi dualarını kabul etti ve hena hamile kaldı. fakat doğduğunda çocuğun kız olduğunu farketti. aklına rahman a verdiği söz geldi, ne olursa olsun tutmalıydı. kilisede bu ilk oluyordu. kasabadan epeyce uzakta olan kilise de onun eğitimini akrabası olan hz zekeriya peygamber üstlendi. annesinden yıllarca uzakta yaşadı ve annesini görmeden hena vefat etti.
şimdiye kadar hiçbir bayan allah ın evine gelmediği için özel bir yer de yoktu. ona hemen özel bir yer yaptılar ve eğitimlerine orda devam etti. aynı zamanda orada yatıyordu da... zaman zaman yanına uğrayıp baktıklarında yanında oldukça uzak yerlerden gelmesi muhtemel olan çeşitli meyveler ve sebzeler vardı ki meryem odasından hiç dışarı çıkmıyor, ibadethane ye de dışarıdan kimse gelmiyordu.
'... zekeriya ne zaman mihraba girdiyse onun yanında bir yiyecek buldu. 'ey meryem, bu yiyecekler nereden geldi sana?' diye sorunca, meryem, 'bu, allah katındandır' dedi, "şüphesiz allah dilediğine rızık verendir.' *
zekeriya o nun seçilmiş olduğunu anladı. ve iyice bozulan din adamlarına ve toluma yeni bir peygamber müjdelendiğini hissetti..
melekler inerek 'ey meryem' dediler, 'allah tealâ seni meryemoğlu isa mesih adlı bir bebekle müjdelemektedir. o, dünyada da ahirette de seçkin, onurlu, saygın ve allah'a yakın kılınanlardandır.' *
'o, beşikte de, tıpkı büyüdüğünde olduğu gibi insanlarla konuşacaktır. ve o, salihlerdendir, allah'ın has kullarından biridir.' *
meryem 'allah'ım! dedi, 'şimdiye değin beşer eli bana değmemiş olduğu halde nasıl olur da bir oğlan çocuğu doğururum ben?
'bunun üzerine melek: 'bu böyle olacak, allah dilediğini yaratır' dedi, 'allah tealâ bir şeyin olmasını istediği ve onu irade ettiği zaman yalnızca" ol!' der, o da hemen oluverir! *
melek 'işte böyle' dedi, 'rabbin bu işin olmasını dilemiştir. rabbin, bu iş benim için pek kolaydır, diyor, biz onu, insanlara gücümüzü göstermek üzere bir alâmet kılıyor ve tarafımızdan bir rahmet biliyoruz. velhasıl, bu işin artık olup bittiğini bilmen lazım!' *
meryem artık hz isa ya hamileydi. bu süre boyunca saklandı, fakat gün meydana çıkınca beşikteki bebek konuşacak ve annesinin iffetli olduğunu, onun rahman ın isteğiyle dünya ya geldiğini, o dilerse herşeyi yapabileceğini söyleyecekti.
tanım; hz isa nın tertemiz annesi, meleklerin haber getirdiği kadınlardan...
bir de hz musa nın annesine melekler haber getirmiş ve o da firavn dan korunmak için sepetteki bebeğini nehre bırakacaktı...
edit: hz meryem in bırakıldığı ibadethane'nin ismini(mescid-i aksa) araştırıp bildiren değerli yazar raanaa kardeşime selam ederim..
meryem'in bakire olması mucizedir.. tamam, ama buna karşılık muhammed'in 30 erkek gücil (şehveti) verildiği de (Bu hadis Buhari'nin e's-Sahih'inde de yer alıyor) mucizedir. lan bi olay mucizeyse tam zıttı da nasıl mucize olur.. ''kadın olunca iş değişir hacım'' diye gelme, beni islamcı davranmak gibi zorunda bırakma.
sene olmuş 2011 [ miladi ]
hala şort giyen kızın namusunu tartışan ibneler var iken..
henüz orta da hristiyanlık ve islamiyet yok iken bu kadının babasız çocuk dünyaya getirdiği için nasıl bir taaruza maruz kaldığını düşünebiliyormusunuz?
soru şöyle: peygamberimiz (asm), meryem ve asiye validemizle cennette evlenecek mi? bu durum diğer eşlerini üzmeyecek mi?
yanıt böyle: cennette peygamber efendimiz (asm) hz. asiye ve hz. meryem ile evlenecektir. bu durumu peygamber efendimizin(asm) eşleri, mübarek validelerimiz de elbette biliyorlardı.
hz. kur'andaki meryem suresi ininceye kadar incil'de hakkında tek bir kelime dahi yoktur. kendisiyle ilgili bölümler, meryem suresinden sonra ilave edilmiştir. çünkü hz. isa efendimizi doğurduktan sonra dayısının oğlu ile evlenmiş ve çocuk sahibi olmuştur bu sebeple hristiyanlık alemince ilk başlar da "(haşa sümme haşa) allah'ın oğlunu doğuran bir kadın nasıl gidip de başkasıyla evlenir ve çocuk edinir" diye dışlanmıştır. lakin hz. kur'anda kendisiyle ilgili mükemmel ayetler inince incil'deki ve kiliselerdeki yerini almıştır.
insanlık aleminin ve tüm müslümanların annesi kabul edilen 4 mübarek kadından biridir. diğerleri firavunun karısı hz. asiye, peygamber efendimizin hanımı hz. hatice ve kızı hz. fatıma'tüzzehra validelerimizdir.
Ulul-Azm Peygamberlerden biri olan Hz. isa (a.s)'nın annesi. israiloğullarının ileri gelenlerinden ve alimlerinden biri olan ve Davut (a.s)'nın soyundan gelen imran'ın kızıdır: Âllah iman edenlere namusunu koruyan, imranın kızı Meryem'i de misal gösterir"(et-Tahrim, 66/12). Meryem "dindar kadın" demektir. erkeklerden sakınan, iffetli anlamında "Betül" adıyla da adlandırılır.
"yıllar sürmüştü tutulduğu illet.. meryem, annesi olmasına karşın usanmıştı ondan. şimdi eşikte yüzükoyun yatan, isa'nın ta kendisiydi. ama yerinden kıpırdamadı bile. derin derin iç çekti.. oğlu içim değildi ama bu kendi alınyazısı içindi. öylesine mutsuz olmuştu ki hayatta, ne kocasından gün görmüştü, ne oğlundan.. daha evlenmeden dul kalmıştı. babası çocuğuna sahip çıkamadan ana olmuştu. gün geçmiyordu ki, saçları daha bir ağarmasın.. üstelik, gençlik nedir bilmemişti. koca sıcaklığı duymamıştı, bir eş, bir ana olmanın haklı gururunu yaşayamamıştı. ağlaya ağlaya yaş kalmamıştı gözlerinde. tanrı'nın takdir ettiği yaş miktarını çoktan tüketmişti. oğluna olsun, kocasına olsun, kuru gözlerle bakıyordu artık. ara sıra ağlıyorsa o da bahardaydı, yalnız başına oturup da yeşil tarlalara bakarak çiçek açan ağaçlardan gelen güzel kokuları kokladığı zamanlar..
yine de, oğlu ve kocası için değildi ağlayışı, boşa giden ömrü içindi.. ."