iki Cihan Güneşi Efendimiz yanında on binden fazla ashâbıyla birlikte kan akıtmadan Mekkeye girdi. Kâbeye vardı. Beytullahı putlardan temizledi. Onları teker teker kırdı. Bilâl (r.a) gür sesiyle Allah Teâlânın birliğini, büyüklüğünü yüksek bir yere çıkarak ilân etti. Yanık nâmesiyle dağları eriten, yürekleri titreten sesiyle ezan okudu. islâm ordusu onca haşmetiyle ilâhî huzura durdu. Cemaatle namaz kıldı. Kıyamda, rükû ve secdelerdeki beraberliğin gönüllere verdiği huşû ile ibadet etti.
Mekkeye girerken yakalandığında öldürülmesine ferman çıkarılan Hind binti Utbe evinin penceresinden bu manzarayı ürpererek seyrediyordu. islâm ordusunun haşmeti, heybeti, Rasûlullah (s.a)'in engin şefkati ve müsamahası, müslümanların ilâhî huzurdaki duruşları, edeb, nezâket ve hürmetleri Hindin gönlünde islâm nûrunun parlamasına vesile oldu. Rüyasını hatırladı. Güneşin yakıcı ateşi altında kaldığını, gölge yakınında olmasına rağmen gitmeye gücünün yetmediğini, sonra Rasûlullahın uzaktan görünüp yaklaştığını kendisini kurtardığını hatırladı. Kocası Ebû Süfyana: Ben Muhammede beyat etmek istiyorum. dedi. Karısının bu sözüne şaşıran Ebû Süfyan onun sadakatini anlamak için Ama sen islâmı inkâr ediyordun! dedi. Hind de kocasına: Evet! Vallahi öyle idim. Ancak şimdi, ben şuna kesinlikle inanıyorum ki, bu geceden önce Kâbede Allaha hakkıyla kulluk edilmemiştir. Yemin ederim ki, müslümanlar bütün geceyi namaz kılarak, ayakta, rükûda ve secdede geçirdiler. dedi. Hanımının kesin kararlı olduğunu gören Ebû Süfyan: Öyle ise akrabalarından birisini yanına alarak git! dedi. Ertesi gün Hind Rasûlullahın nerede olduğunu sordu. Safa Tepesinde beyat aldığını öğrenince derhal kardeşi Ebû Huzeyfe(r.a)ı yanına alarak gitti. Ebû Huzeyre (r.a) islâmın ilk yıllarında müslüman olmuştu. Onu kendisine destek bilen Hind binti Utbe Kureyşin önde gelen hanımlarından da bir grup oluşturdu. Tanınmaması için kendisini bir örtü ile gizledi. Zira öldürülmesinden korkuyordu. Bu halet-i rûhiye içerisinde Safa Tepesine gitti. Hanımlar içerisine katıldı.
hiç mi islam'a, peygambere, şehitlerimize saygınız yok allahsızlar?
hind denilen kevaşenin adının başına nasıl "hazret" sıfatını koyabiliyorsunuz?
o kevaşe değil mi islama, peygamberimize, onun yakınlarına, müslümanlara en büyük kötülükleri yapan. o kevaşe değil mi allah'ın aslanı hazreti hamza'nın şehit olmasına vesile olan, o'nun kalbini parçalayıp vahşice yiyen.
nasıl o kevaşe için "hazret" sıfatını kullanıyorsunuz?
Eshabımı, zevcelerimi ve Ehl-i beytimi seven ve onlara dil uzatmayan, Cennette benimle beraber olur.) [Ramuz]
(Allahü teâlâ, bana eshab ve akraba olarak en iyileri seçti. Birçok kimse, eshabıma ve akrabama dil uzatır, kötülemeye çalışırlar. Böyle kimselerle oturmayın! Birlikte yiyip içmeyin, bunlardan kız alıp vermeyin.) [Dare Kutni]
(Benimle evlenen veya kız alıp verdiklerim, Cehenneme girmez.) [Deylemi, i. Neccar]
(Esharımın [zevce tarafından olan hısımlarımın] Cennetlik olmasını istedim. Rabbim de bu isteğimi kesin olarak kabul etti.) [Hakim]
Sırf bu hadis-i şerifler bile Hazret-i Ebu Süfyanın ve Hazret-i Hindin Cennetlik olduğunu göstermektedir.
Hiçbir müslümanı tevbe ettiği günahtan ayıplamak uygun olmadığı gibi, kâfirken tevbe edip iman edenlerin de önceki hallerinden dolayı onları ayıplamak, bu yüzden onlara leke sürmek, önceki hallerini bahis konusu etmek caiz değildir.