Bir gün Hazreti Ali (radıyallahu anh), selam verip namazını bitirdikten sonra içini şöyle dökmüştü: "Ben Resûlullah'ın ashabını gördüm, tanıdım. Bugün onlara benzeyen hiç kimse görmüyorum. Vallahi onların (çok namaz kılıp secde etmekten) benizleri atar, saçları, başları dağılır, yüzleri gözleri toz içinde kalırdı. Sabahlara kadar ya Kur'ân okur ya namaz kılarlardı. Yanlarında Allah anılınca, rüzgârda ağaçların salındığı gibi salınırlardı. Gözlerinden yağmur gibi yaş boşalırdı, gözyaşlarıyla elbiseleri ıslanırdı. Allah'a yemin olsun ki, bugün insanlar gecelerini gaflet içinde geçiriyorlar."
Kendisi yanlış hatırlamıyorsam Uhud savaşında düşmanını yere düşürüyor. Daha sonra tam kılıcını sokacakken adam Hz Ali'nin yüzüne tükürüyor. Bunun üzerine Hz Ali adamı bırakıp başka bir tarafa doğru gidiyor. Adam şaşırıp ''neden beni öldürmedin?'' diye sorunca Hz Ali ''Ben seni Din için Allah için öldürecektim. Ama sen bana tükürdüğünde öfkelendim. O an seni öldürseydim kendi nefsim için öldürmüş olacaktım. Cinayet işlemiş olacaktım'' diyor. Bunun üzerine adam müslüman olup savaşa devam ediyor.
. Edep, aklın suretidir.
. Edep, en iyi mirastır.
. Edeb, had tanımaktır.
. Edep insanın kemalidir.
. Edep insan için güzel elbise menzilesindedir.
. Edepsiz olan kimsenin ayıpları çok olur.
Bir memlekette ayaklar baş olursa, başlar ayaklar altında kahrolur.
Alim, cahili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi. Cahil alimi tanımaz, çünkü daha önce alim değildi.
Eğer ilim, ümit ile olsaydı, dünyadaki bütün insanlar alim olurdu.
Söz ilaç gibidir. Azı faydalı, çoğu zararlıdır.