Mutlu ve umutlu bir sabaha uyanmayı, vatana, millete, birliğe ve beraberliğe dair kutsal duyguları perçinleyecek anlamlı bir gün geçirmeyi özlemiş olan, huzura deli gibi acıkmış insanlarız artık.
Birçoğumuz karnı ve hepimizin ruhu aç...
Geleceğe dair, her olumlu ve güzel duyguyu, ısrarla filizlendirmeye çalışarak, ayakta kalmaya, ulus olma bilincini körüklemeye çalışıyoruz, yorgun nefeslerimiz, yüreklerimiz ve bedenlerimizle...
Yüzyıllardır, onlarca motifi bağrında, kardeşçe, sevgiyle, saygıyla sarıp sarmalayan bu toprakların, yangın yerine dönmüş olmasını, içimiz kanayarak, yüreklerimiz sıkışarak izliyoruz ne yazık ki...
Çocukluğumu anımsıyorum. Doğduğum toprakları. Memleketimi.
Yan komşumuz Süryani Maria teyzeyi, Paskalya günlerinde, boyayarak getirdiği yumurtalarla bizi, sevindirdiği günleri, babama takılıp, sevimli sevimli sinirlendiren alevi Ali amcayı, gelinimiz ermeni Suzi' yi, ıstanbul' a taşınırken, günlerce ağlayan, toplanmamıza yardım eden, getirdiği keşkekler, tandır ekmekleriyle, anneme yemek yaptırmayan, bizi, hayır dualarla uğurlayan kürt Lezgin teyzeyi, yaşıtım kızları Rojda' yı düşünüyorum. Her geçen gün, onları daha da özlüyorum...
Nerden, nerelere geldik. Heyhat!!!
Hiçbirşeyin önemli olmadığı, salt insan olmanın, barış ve huzur içinde yaşamaya yeterli olduğu o güzel günlerden, ağzında salyaları aka aka, salt etnik kökeninden ötürü, küfürler yağdırdığımız, beddualar ettiğimiz, lanetler okuduğumuz şu günlere gelmek ne acı...
Bu olumsuz günleri yaşamamıza neden olan, bizi birbirimize kırdıran, millet olma bilincinin içini boşaltan, huzurumuzu, umudumuzu elimizden hunharca alan ve bu günleri yaşamamıza neden olan her olguya, her insana, her ideolojiye, her görüşe lanet olsun.
Binlerce defa lânet olsun!!!