Ahmet hamdi tanpınarın, muhafazakarlığını bugün için kuşkuya düşürtecek romanı.
Tanpınar bu eserinde, cumhuriyet dönemi içerisindeki yerlerini belirleme derdiyle huzursuzluk yaşayan aydınları ele almaya çalışmış, farklı dünya görüşlerine sahip insanları, bugünün pek çok muhafazakarının örnek alması gerektiği şekilde, yansız ve fotoğrafik bir şekilde, üstelik mükemmel bir kurgu içerisinde bir araya getirmiştir. Türk romanının sıçrama anıdır huzurun yayınlandığı an. Kendini arayan adamdaki saçmalıklara rastlamazsınız örneğin.
sevgilinin kollarında uyumaktır huzur, içine çektiğin kokusuyla mest olmaktır, şarabını içerken derin sohbet etmektir, hastayken ellerinle doyurmaktır, göz yaşı dökerken öpmektir yanaklarından, kavga ederken sakin olabilmektir, huzur onun gülümsemesindedir.
daha saatler öncesinde yanıbaşınızdayken bir anda kaybedilecek kadar tuhaf bir histir. anında adamı satar, çeker gider. gelmesini beklerseniz, hatta çoğu zaman da çok beklersiniz. aslında o kadar beklenmesine rağmen öyle aman aman da bir şey değildir. yani bulmak öyle çok üstün başarılar gerektirmez aslında. başını duvar yerine bir omza koymak, uyurken elin boşluğa değil bir tene değmesi, en küçüğünden bir çiçeği koklarken bile bir tenin kokusunu anıyor ve derinden hissedebiliyorsanız huzuru bir nebze de bulmuş sayılırsınız.