huzur

    313.
  1. hani işler hiç istediğin gibi gitmez de veya hep aynı sıkıcı şeylerle meşgulsündür. böyle durumlarda bile, eller cepte havaya sırıtarak bakmak istersin ya. işte huzur budur.
    8 ...
  2. 1.
  3. dirlik, bas dinçliği, gonul rahatligi, rahatlik anlamina gelen kelimedir.
    6 ...
  4. 8.
  5. islamda olduğu söylenen kavram.

    (bkz: huzur islamdadır)
    6 ...
  6. 10.
  7. cama oturmuş annemi bekliyorum , çalıştığı ve doktor olduğu için onunla çok vakit geçirme lüksüm yok bu yüzden onu gördüğüm her an benim için çok değerli , köprünün üzerinden ince silüetinin belirdiğini görüyorum , birazdan eli kolu dolu olarak gelecek , telaşla torbaları masaya bırakıp anneannemin demlediği çaya eşlik etmesi için getirdiği tahinli çörekleri çıkartacak , annem , anneannem ve ben pencereden dışarıyı seyrederek oturacağız , annemin dizine başımı kyup saçlarımı okşatacağım

    şimdi yad ettiğim , tekrar yaşamak için neler vermezdim dediğim çocukluğuma ait bir anı buram buram huzur kokan
    6 ...
  8. 279.
  9. ak partisiz bir hayat.
    ulan! ileriye dönük bir korku var içimizde!
    6 ...
  10. 302.
  11. olmak istediğin yerde, yapmak istediğin şeyi yapmak.. ve bunun farkında olarak bundan mutlu olmak.

    bazen sadece sarılmak.
    bazen de uyumak.
    ya da;
    sarılarak uyumak..
    5 ...
  12. 310.
  13. Bazen birinin yanında,
    bazen basit bir gülümsemede,
    bazen bir olayda,
    bazense her şey yolunda diyen birinin olmasının bize hissettirdiğidir.
    5 ...
  14. 45.
  15. "huzur" ve "huzurda bulunmak" kavramlarının pek bir ilginç olduğu sezinlenmiştir.

    insan; herşeyden önce kulluk için yaratılmış, bir garip ömre sahip, kendine bile hakim olmaktan aciz ama bir o kadar da kompleks ve mükemmel derecede detaylandırılmış yaşayan bir organizmadır. kendisini yaradanın kendisine sürekli vakıf olduğunu bilen insan kişisi "o'ndan" kaçış olmadığını da bilir. çünkü "o" heryerdedir, uzayda ve kalbinde ve rüyanda, fikrinde, şah damarından daha yakındır bize. hasılı bütün ömrümüz huzurda bulunmaktan ya da olmaktan ibarettir aslında.

    peki ya "huzur" nerdedir?
    eğer ki iman etmişsek "o" bize bizden daha yakındır diye, işte o anda huzurun "o'ndan" geçtiğini de bileceğizdir.
    ve demiyor mu yaradan:
    "Biliniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur." Ra'd suresi 28. ayet.

    "o'nu" unutmak zaten huzursuzluktur. bizim huzur diye dillendirdiklerimiz hep onun sıfatlarının aksidir.
    annenin merhameti, sevgilinin muhabbeti, dostluğun vefası, rüyanın hazzı, başarmanın keyfi...

    öyleyse ey nefsim neden "huzurda bulunduğunu" bilmeden "huzuru" arzularsın.

    hasıılı "huzur" "huzurda bulunduğunu" farketmekten geçermiş, meğersem.
    5 ...
  16. 24.
  17. Huzur

    1949 tarihinde basılan "Huzur", Ahmet Hamdi Tanpınar'ın en tanınmış romanıdır. Dört bölümden oluşan kitabın her bölümü, öykünün dört kahramanının, ihsan, Nuran, Suat ve Mümtaz'ın adlarıyla verilir. Ancak, romanın ana karakteri Mümtaz'dır. Yazar, diğer üç karakteri de Mümtaz'la olan ilişkileri çerçevesinde tanıtır bize. Roman, bir olayı anlatmak için değil, karakterlerin ruh ve düşünce dünyalarını anlatmaya yöneliktir. Yine de kısa bir özet yapılması gerekirse, Mümtaz ve Suat'ın Nuran'a olan aşklarıdır öykünün merkezi. Mümtaz ve Nuran birbirini sevmekte ve evlenmeyi tasarlamaktadırlar. Ümitsizliğe düşen Suat ise kendini asarak intihar eder. Bu trajedi nedeni ile Nuran'dan ayrılan Mümtaz'ın iç dünyası yıkılmıştır. Radyoda II.Dünya savaşının başladığı haberi verildiği sırada, Suat'ın hayalini gören Mümtaz merdiven başına yıkılır (bazı edebiyat incelemecileri, sonda Mümtaz'ın öldüğü biçiminde yorumlar yapmış olsalar da, Tanpınar'ın metninde ölüm telaffuz edilmiyor).

    "Huzur", Osmanlı-Türk romanının ana sorunsalı üzerine kurulu. Doğu-Batı karşıtlığı olarak özetlenebilecek bu sorunsal, Osmanlı aydınının kimliğini aramasının bir metaforudur. Geleneksel değerler ve ahlakı Doğu, Aydınlanma düşüncesini ve modernleşmeyi Batı temsil eder. Tanpınar, bu kez Cumhuriyet projesinin dönüp dolaşıp aynı karşıtlığa geldiğini savunuyor. Cumhuriyet devrimleri ile başlayan modern yaşam tarzları, geçmişi ihmale ve insanları kendisine yabancılaştırmaktadır. Yazar'a göre, "hayat ve halk, yani asıl kütle devlete yetişmek mecburiyetinde" kalmıştır.

    Birinci dönem Türk romanında mekan Doğu-Batı değerlerini temsil etmek bakımından bir anlam taşıyor ve kent ikiye ayrılıyordu. istanbul tarafının mahalleleri Osmanlı-islam geleneklerinin, göreneklerinin değerlerinin yaşadığı semtlerdi. Beyoğlu tarafı ise kentin Batılılaşmış öteki yarısıydı. Oturulan mekan olarak konak ve apartman Doğu-Batı karşıtlığının simgesiydi. ilk dönem yazarları arasında, Doğu-Batı karşıtlığı ve kimlik sorununu, istanbul'un farklı semtlerini karşı karşı getirerek işleyen Ahmet Hamdi Tanpınar, kuşkusuz en rafine örnektir. "Beş Şehir"(1946) adlı denemesinde, "Beyoğlu, küçük ve orjinalite damgası çoktan kaybolmuş, hatta bu damgayı üstünde bir defa bile duymamış en ucuz cinsinden bir 19.yüzyıl Avrupa'sıdır" biçiminde vurguladığı Batılı semt farklılaşmasını, "Huzur" romanında, öykünün merkezine koymuştur. Tanpınar, "Huzur"un ilk bölümünde kentin yoksul mahallelerini ve insanlarını anlatır. "Bir nevi cüzzama yakalanmış, onun tarafından iki yana sıralanmış evlerin duvarına kadar yer yer soyulan yol..." cümleleriyle aktarılan hazin manzara, "Sefiller" romanında, Victor Hugo'nun "duvarlar sanki cüzzam illetine tutulmuşlardı" tasviriyle aynı imgede buluşur.

    Romanın en başarılı yerleri, Mümtaz'ın içlerinde düşlerini yaşadığı istanbul manzaralarının "resmedildiği" yerlerdir. Tanpınar, okuyucusunu Mümtaz ile birlikte, Beyazıt Sahaflar Çarşısında, salaş dükkanlarda, bit pazarında, Çekmece'de balıkçı muhitinde ve kır kahvelerinde dolaştırırken, istanbul'un bir kronikçisi, istanbul'da eski zamanın donup kaldığı ve biriktiği köşelerin bir tasvircisi oluyor. Huzur'un sonraki bölümlerinde Boğaz'a, zengin bir eve, sanki başka bir dünyaya geçeriz. Pırıl pırıl görünen modern semtte önceleri çok mutlu olan Mümtaz, giderek bu çevrede yaşayan insanlardan kaynaklanan olayların sonucunda yıkılır. Geçilmemesi gereken bir sınırı çiğnemiştir o!

    A. Ömer Türke

    http://www.pandora.com.tr/Sahaf/eski.asp?pid=20
    4 ...
  18. 6.
  19. ahmet hamdi tanpınar'ın türk edebiyatının en iyilerinden kabul edilen romanı.

    huzur'ın kahramanlarından mümtaz, roman boyunca kendisini "huzur"a kavuşturacak iç nizamı aramaktadır. eserde hastalık, ölüm, tabita, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh hallei ve estetik fikirler iç içe verilir. ancak bütün bunların üzerinde romana hakim olan müntaz'la nuran2ın aşlklarıdır. istanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, adeta bir roman kahramanı gibi ele alınır.

    huzur için belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış cumhuriyet aydınlarıın "huzursuzlukları"nı dile getiriyor denebilir.
    (arka kapaktan)
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük