...
Yarına var mısın söyle?
Doğacak çocuğa, çığlığa, ishak kuşuna,
Rüzgarın savurduğu tohuma,
Kavağın pamuğuna var mısın,
Bir ağacın kavına,
Deri değiştirmesine yılanın,
Kozadan çıkan kelebeğe,
Hatmiye, atkestanesine?
Hadi gel öyleyse ölümden konuşalım.
Belki de tümüyle aykırıdır gerçeğe,
Ama ne olursa olsun biz yine
Ölümden konuşalım seninle.
...
huzur öyle kolay lokma değil. En az iki kişi lazım, belki sonsuz bağlandığın herhangi bir şey de yeterli olabilir.
Sevgili? Kitaplar? Müzik? iş? Aile? Hepsi. Toptan bir iyilik hali.
Ölümü konuşacak kadar.
Tek anahtar var: Tamamlandığına inanıyor musun? Evetse, huzurlusun. Aksi düşüncelerin hep yanılsama, hep anlık mutluluklar.
gecenin bu saatinde, ışık alan pencerenin yanındaki mütevazı yatakta yatan ben ve yorganımın üzerinde mırıldayan kedimle kendini Günyüzüne çıkarandır..
olsa yeter deriz şükürler olsun. ama bunlar mutluluk ile kankadır ki devamlı küsüp restleşen. biz ne kadar mutluluğu kovalasakta bunu gören huzur alınır ve terk eder bizi zaman zaman.
4 yaşında bir harikanın görüşmediğimiz bir iki aydan sonra koşarak gelip, boynuma sarılıp ‘seni çok seviyorum lady d arbanville’ dediği andan başlayan ve kucağımda uyuyakaldıktan sonra onu yatağa yatırdığım ana kadar devam etmiş duygudurum. çok güzel bir eşek sıpası.
(bkz: sıpa)