son 10 senedir hayatıma giren her adamın hakkımdda hemfikir oldugu.
bunu cok sevdiklerini soyluyorlar.
eski esim bosanırken bana demisti ki "gulmekicinyaratilmis ben hayatımın en buyuk mutluluklarını senle yasadım. insanı bazen o kadar mutlu ediyorsun ki bu kadar mutlu olmak mumkun degil diyorum. sonra bazen depresif oluyorsun, butun enerjimi cekiyorsun. boyle mutsuzluk mumkun degil. tum bunları yapmana gerek yoktu. biraz huzur versen yetecekti."
velhasılı eski esim boyle bosadı beni arkadaslar:)
son 10 senedir huzur veriyorum, hala bekarım.
bence erkekleri tatmin etmek mumkun degil:)
ilişkisini stratejik bir oyun gibi görmüyor,tartışmak yerine diyaloğu seçerek, keyifli anları çoğaltıyordur. tabi bunun için üst düzey bir farkındalığa ve olgunluğa ihtiyaç var. gençken pek olmuyor bu.
Huzursuzluğun ve nemli ruhların çağ yangınında, bir nebzelik ferahlık veren kadın. Zamanla yosma çağ kendine benzetiyor, size değince de huzurdan eser kalmıyor. Huzur huzura değince anlam bulur. Huzur karmaşa ve kaosa değince gidişata karışır, huzursuzlaşır ve huzur artık onun için paslı bir anı olur.
Huzurlu kadınların huzurunu bozmayın.
Bize huzursuzluk lazım, biz taşkale ile anlam buluruz.
Huzur veren kadın da, erkek de aspirin gibidir.
Her derde devadır.
Yaşama gücünüzü, enerjinizi, sevincinizi körükler, yanında iyi hissedersiniz, yaşamınızın olmazsa olmazı haline gelir nerdeyse.
Huzurun olmadığı aşkın, evliliğin, beraberliğin, ailenin, dostluğun canı cehenneme!
ya insanlar neden bu kadar huzur meraklısı?
huzur istiyorsanız lobotomi yaptırın derim.
nadine gordimer'in oğlumun öyküsü diye bir romanı vardır.
roman kahramanının sevgilisi "savaşa coşkulu" diye bitirir oğul'a olan mektuplarını.
ne kadar da ayartıcı.
wish you were here'ın en vurucu mısrasında gilmour "did you exchange a walk on part in a war for a lead role in a cage?" diye sorar. cevabı biliriz. tabii ki walk- on part in a war'u seçmiştir.
milyonlar şarkı bitince alkışlar.
sonra huzur veren kadın güzellemesi yapar.
s ı k ı c ı.