gece herkes yatak odasına cekildikten sonra babacığın evi kontrol etmesi terası mutfağı kapı kilitlerini , onun ayak seslerini duymak guvende hissetmek.
memlekette tatildeyimdir, gitarım elimdedir, sigaram ve viskim yanımda bolca bulunur.
yetmezse diye stokladığım rakı ve votkamda boldur, anam şehirdışına çıkmadan önce bol bol yemek yapmıştır.
arkadaşlarım yanımda, odamdadır.
çalar, söyler, yer, içer beraberce güleriz.
kıyamet kopacaksa o an kopsun arkadaş, gözüm açık gitmem.
sabahtır, çok kaliteli bir uyku çekmişsinizdir, hava da çok güzeldir. güzel bir duş aldıktan sonra eşofman veya içinde en çok rahat hissettiğiniz giysiniz ne varsa giyersiniz, ipodunuzu özenle tişörtünüzün içinden geçirip playlisti düş sokağı sakinleri'ne getirirsiniz. ankaradaysanız melih gökçeğin resimlerinin olmadığı bir parkta, değilseniz her hangi bir parkta iki eliniz cepte aheste aheste yürümektir efendim bu anlardan biri.
az biraz pozitif bakış açısına sahipseniz(ki melih gökçeği kapsayamaz muhtemelen bu bakış açısı o yüzden istisnadır) ve gerçekten güzel de bir uyku çekebilmişseniz, bir yarım saatlik yürüyüş iyi gelecek, sizi jole kıvamına getirecektir.
- anneme sarıldığım andır
- kardeşimin gülüşünü gördüğüm andır
- babamın parıldayan gözlerle seni seviyorum kızım demesidir
- en yakın arkadaşımın bana terlik getirmesidir
- marketçi hikmet amcanın minik kızının boynuma atlamasıdır
- unideki hocama kırmızının çok yakıştığını söylediğimin ertesi günü yine kırmızı giyerek bugün senin için kırmızı giydim diyerek gülümsemesidir
- daha daha daha nice küçük şeylerdedir huzur. yeter ki görmesini bilelim.
demirden atın üzerinde interstate bilmem kaçta giderken, rüzgarı saçlarında hissetmek, özgürlüğün kokusunu duymak, yol kenarına demir atı çekip ayakları gidona uzatmak ve güneşin batışına doğru marlboro 100's yakıp o anın tadını çıkarmak.