kınalıada'dasın.aylardan ağustos.ayışığı vurmuş denize.yanında sevdiğin...öylece susuyorsun ve denizi izliyorsun.huzur denilince aklıma bu tablo geldi.
mutfaktan demlik, bardak, kaşık sesinin geldiği anlardır.
bu huzuru yaşamak için çayı çok sevmeye gerek yok aslında. ister mutlu ister mutsuz biri olun, her şeyin yolunda gittiği izlenimi verir o ses.
zahmetsiz rahmet olmaz demiş ya, atalar. boşuna söylenmiş sözlerden biri değildir bu özlü söz. sıkıntı ve zorluk derecesi yüksek olan her olay/oluş sonunda ufak bir rahatlamayla bile öylesine büyük bir ferahlık hisseder ki insan, nasıl şükür edeceğini bilemez yaradana. şimdi bu girişten sonra okuyacaklarınız size n'oluyoz lan amk! hissiyatı yaşatabilir, şimdiden uyarayım. sonra vay efendim, demediydin, yok efendim bilemediydim demeyin. bir de söyleyin sezen akıllı olsun!!!
efendim bu huzur veren anlarda bir kıst olmadığından, ve haddizatında huzurun apaçık bir tanımı yapılamadığından, huzur veren şeyin mahiyeti çok farklılık arz edebilir ki, bu yüzdendir aslında kimine huzur veren şeylerin diğeri açısından tiksinti ile karşılanması.
kimi sabah ezanını dinlediği anlarda huşu ile huzuru kucaklarken, kimi çocuğuyla koyun koyuna uyurken rikkatle sarılır huzura... şişe dibini görmeden ve bir sarım ot çekmeden huzura erişemeyenler de vardır tabii ki... huzurun ve mutluluğun net bir ayrımı yapılmadığına mı yanmalı, yoksa bu ayrımın varlığından bihaber olunmasına mı? bilemedim... ama oğuz haksever'in hakkını vermek lazım. o an'lar dile gelir miydi hiç? ben o ince çizgiyi alelade bir günde, hemde dürüm yeyip, şalgam içerken gördüm. yeminlen. mavi mavi...
şimdi gelelim o anlara...
an dediğin şey gelip geçer amma geçerken insanın dimağında kalan tortulardır anın pasifinde kayıtlanan. tortu ne kadar çoksa o kadar büyük olur unutulmazlık katsayısı... n'oluyo lan! ne diyecektim, nerelere geldim yine... kendimi arif'in mençıstır'a (dil bilgisi hocamın ellerinden öperim) attığı golü ararken songül karlı sütyensiz videosunu izleyen mahalle bakkalı gibi hissediyorum.
neyse efendim o an, her andır aslında... uykuya dalmazdan önceki son andır mesela. hani harala gürele bir sevişme sonrası nefes nefese kollarını ve bacaklarını iki yana açıp uykuya geçiş anı vardır ya. hah işte o an'dır güneşin kızıla döndüğü an...
evet dostum sanırım şimdi daha iyi anlıyorsun beni. ya da hiç anlamamışsındır..
huzur safidir, nettir, olanca yalındır. katışıksız görebilen için her andır. aksi için hiçbir an..