ankara emniyet müdürlüğü terörle mücadele şube ekipleri tarafından göz altına alınmış kişidir. daha sonra serbest bırakılmıştır. eğer mahkeme sonucu suçlu bulunursa hapse girmesi olasıdır.
ayrıca bir kimsenin orgeneral olması yasalar önünde ona herhangi bir üstünlük sağlamaz. kaldı ki emekli bir orgeneral yani bir sivildir.
terör örgütü üyesi olmak gibi cok ciddi bir suctan tutuklanan ve dün itibariyle serbest bırakılan emekli ordu mensubu.
işin ilginç tarafı delil yetersizliğinden serbest bırakılmıştır. peki ergenekon savcıları delillerin yetersiz oldugunu 9-10 ay sonra mı fark ediyorlar acaba?
kardeşim madem türk gladiosununu çökerteceksiniz bari işinizi dogru düzgün yapın.
her kim olursa olsun, madem ki delil yetersiz ne hakkınız var insanları bu kadar uzun süre tutuklu bırakmaya? *
mahkeme sonucunda terör örgütü olarak tanımlanma ihtimali bulunan bir örgüte üyelik ile suçlanmakta olan kişi. zaten henüz mahkeme kararıyla tescil edilmiş olmadığı için "terör örgütü üyesi" değil "terör örgütü zanlısı" denmektedir ki bu ifadenin ilgili kişi hakkında dava görülüyor olduğundan başka bir kastı bulunmamaktadır.
öte yandan türkçe anlamadığı halde sözlükte artistlik yapmanın sonunda götü kaybetme olasılığının daha fazla olduğu tarihte yaşananlarca kanıtlıdır.
delil yetersizliği nedeniyle 7 ay tutuklu tutulduktan sonra serbest bırakılan 1. ordu eski komutanı. gerçekten yazık. orduyu karalama çabalarının bariz bir kanıtı. delil yetersizliği 7 ay sonra mı akıllarına geldi?
beni entrylerimi biraz okumuş biri benim dinle, fetullahçılıkla alakalı olmadığımı bilir. bunu iddia etmek en hafif deyimle hayvanlıktır.
gelelim tahliye olayına.
türkiye'de bu tür davalardaki tahliyelerin masum gerekçeleri olmadığını az önce bahsettiğim hayvanlar bile bilir.
yarsav başkanı -ki aktif olarak görev yapan savcıdır- çıkar tüm hukuk kurallarını çiğneyerek, ergenekon savcısına hakaret ederek dava sürecini etkilemeye çalışır.
genelkurmayda aktif olarak görev yapan general, gider tutuklu iki generali ziyaret eder ki bu da dava sürecini etkileyecek bir davranıştır.
türk-iş genel başkanı, tutuklanan sendika liderinin hemen serbest bırakılmasını -tutuksuz yargılanmasını- ister ki bu da dava sürecini etkiler.
daha sayayım mı?
derin devletten kurtulmayı istemiyor musunuz? insan gibi yaşamak istemiyor musunuz? birilerinin ülkeyi karıştırmak için cinayet işlemesini mi istiyorsunuz? yoksa hayvan gibi olmak hoşunuza mı gidiyor?
sebepsiz yere 11 ay içeride tutulan ve hapishanede tanışana kadar kendisiyle hiç ilgi olmayan bir gazetecinin -vedatcan yener sanırım- ifadesine göre, sık sık rahatsızlanması nedeniyle sık sık muayene için sevk verilen kişi. bu muayenelerde kötü muamele gördüğü de ifade edilmiştir. bu ifadelere göre kendisinin hastalığının "şirket" olmama ihtimali kuvvetli görünüyor. zaten sözkonusu olayların geçtiği mekanın ısıtmasının oldukça yetersiz ve mahkumlara verilen yemeğin de çok az olduğu hesaba katıldığında, sağlamsa bile hasta çıkma ihtimali yüksektir.
kanunda yazılı olan ifadesiyle "mevcut delil durumu ve delilleri karartma şüphesiyle" tutuklanan,
7 ay tutuklu kaldıktan sonra bu delillerin aslında hiç mevcut olmadığı anlaşılarak serbest bırakılan,
ergenekon mağduru.
tahliye edilme kararı ergenekon savcıları tarafından bir üst mahkemeye yapılan itiraz sonucu delil yetersizliğinden değil yaş haddinden olarak değiştirilmiş kişi.
BARIŞ antlaşmasının kabul edilmemesi halinde olacaklar için bir Damat Ferit Paşa'nın hükümetinin görüşlerine bakın, bir de Mustafa Kemal Paşa'ya...
Onlara göre, bu anlaşma kabul edilmezse Türkler Anadolu'dan çıkarılacaklar, oysa anlaşma kabul edilirse Orta Anadolu'nun bir bölümü de ve istanbul'da varlıklarını sürdüreceklerdir...
----------------
OYSA, Mustafa Kemal Paşa öyle düşünmemektedir.
Antlaşma kabul edilirse Türkler esaret altına alınacak, aşama aşama yok edileceklerdir.
Ya kabul edilmezse?
Mustafa Kemal Paşa'ya göre, müttefikler tekrar bir savaşa giremeyeceklerdir; zira askeri ve mali güçleri buna uygun değildir.
Tarih Mustafa Kemal Paşa'yı doğrular.
-----------------
E. Orgeneral Hurşit Tolon tespiti yapar ve şöyle der:
"Düşmanlar, Sevr Antlaşması'nı rafa kaldırmışlardır, ama sonuna kadar rafta kalacak değildir.
Zira bugün gerek komşularımızın ve gerekse yurtiçindeki bölücü unsurların vatanımızı parçalama ve akabinde ele geçirme faaliyetleri, Sevr Antlaşması'nın günümüze uygulanması çalışmalarının devamından başka bir şey değildir."
------------------
YA dünya kamuoyu, önemli gazeteler Sevr'e giden yolda ne yapmaktadırlar?
Örneğin, Amerika'nın ünlü gazetelerinden New York Times: "Antlaşma sonucu Türk devleti bir gölge haline geliyor. imparatorluk nüfusunu ve donanmasının geri kalan kısmını da kaybediyor. Türklere Asya Türkiye'sinde küçük bir bölge bırakılacak."
Gazete, Amerikalı delegelerden Mr. Polk'un "ABD'nin Türklere karşı insafsızca davranılmasından ve şiddet kullanılmasından yana olduğunu" belirtiyor.
--------------------
YA istanbul basını?
Onların tutumu ne?
Peyam-ı Sabah, Alemdar gazeteleri ingiliz ve Fransızlara teslimiyetçi bir tutum içindedirler.
ifham, Memleket, Vakit, ileri gibi gazeteler, daha gerçekçi yorum ve bilgileri aktarmanın gayreti içindeler, Mustafa Kemal Paşa'nın tamim, telgraf ve beyannamelerini yayımlıyorlar.
istanbul hükümetinde ve işgalcilere en yakın olanlar Milli Mücadele'ye katılanları "dağiler,bağiler" diye tanımlamaktadır.
Üç aşağı, beş yukarı, bugüne uygun, ha Ali ha Veli gibi...
"Dağiler, bağiler, eşkıyalar" demiyorlar da "ulusalcılar" deyip geçiyorlar.
***
bunları düşündüğü için 7 ay boyunca tutuklu kalan paşamız. yeniden hoşgeldiniz paşam.
baştan edit : kitaptaki bölümler hasan pulur'un yazısından alıntıdır.
Ege Ordu ve 1. Ordu eski komutanlarındandır. şanlı bir subaydır. içi vatan sevgisiyle doludur. demokrasiye inanan biridir. bu bağlamda emekli olduktan sonra köşesine çekilmemiş, her türk evladının yapabileceği üzere yurttaşlık hakkını kullanmış ve cumhuriyet mitinglerinde yer almıştır.
Kendisi atatürkçü olduğu için ona çamur atılmak isteniyor, ama güneş balçıkla sıvanmaz.
ergenekon sürecinde, hakkında yalan ve iftiralar ile haber yapan zaman gazetesini, tazminat ödemeye mahkum etmiş, emekli general. aynı zamanda türkiye'nin nato'dan çıkması gerektiğini savunan askerlerden..
yanılmıyorsam 2005 senesinde bu herif ege ordu komutanıyken önemli bir müsteşarlıkta bulunan ismi vip bölümünden kovmaya yeltenmişti. o ara demek yapmayı planladıkları darbeye güveniyomuş. şimdi 3 yıldır tutuklu havasını aldılar iyice. zaten bu askeri başıboş bıraktın mı direk sana havlamaya başlar. sen kim oluyosun da müsteşara protokol öğretiyosun altı üstü askersin işte haddini bileceksin. yoksa böyle acı şekilde öğrenirsin bi de utanmadan mağdur numaraları yaparsın. tabi yiyene.
türkiye nin askeri tarihiyle ki bizzat çanakkale savaşları ile ilgili yazdığı makalelerde ne kadar da vatansever olduğu apaçık görülebilir . ama biraz da bu savaşlarda peygamberin manevi yardımından ve görülmeyen meleklerden söz etseydi sanki paçayı yırtabilirdi.
malatya zirve yayınevi cinayetleri sırasında tesadüfen(!) malatya'da bulunan mahluk..
"sen kimsin lan" dediği türk savcıları tarafından soruşturulmaktadır..
--spoiler--
Siz Malatya'ya 17 Nisan Akşamı geliyor, 19 Nisan'da Malatya'dan ayrılıyorsunuz. Sanıklar 16 Nisan'da işleyecekleri cinayeti 2 gün erteleyip,18 Nisan'da gerçekleştiriyorlar. Böylece cinayet ile sizin konferansınız aynı güne denk geliyor. Bu çakışma için ne diyorsunuz?
Çakışma için iki şey söylenebilir:
a.Tamamen talihsiz bir rastlantı,
b.Konferans tarihinin Üniversite tarafından önceden yayınlanması nedeniyle planlı bir şekilde tehir edilmesi. Bu menfur cinayetlerin tertipçileri daha yüksek seviyede organizatör ise elbette bu da akla gelmektedir.
TSKda TUSHAD (Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi) isimli bir yapılanma var mı? Siz böyle bir oluşumda görev aldınız mı?
TSKda böyle bir oluşum yoktur. Silahlı Kuvvetler bünyesinde adı TÜRKiYE olarak başlayan bir alt kuruluş olamaz. Olmayan bir kuruluşta görev almam söz konusu değildir.
--spoiler--
--spoiler--
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin dava kapsamında, emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un da aralarında bulunduğu 4 kişinin tutuklanmasına karar verdi.
Davanın 56. duruşmasında ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Cumhuriyet Savcısının ve müdahil avukatların taleplerini de dikkati alarak, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un ''silahlı terör örgütü yöneticisi'', Zirve Yayınevi cinayetlerine ilişkin davanın tutuksuz sanıklarından muvazzaf asker Adem Gedik, Levent Ercan Gelegen ve Zirve Yayınevi çalışanı Hüseyin Yelki'nin ise ''örgüt üyeliği ve cinayete azmettirme'' suçundan tutuklanmasını kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nca hazırlanan rapor ve bu komisyona Milli istihbarat Teşkilatı tarafından gönderilen belgelerin istenilmesine, eski MiT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür ve eski inönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun ''tanık'' sıfatıyla ifadelerine başvurulması için ilgili mahkemelere yazı yazılmasına karar verdi.
Heyet, ayrıca Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce Özel Harp Dairesi'nde yapılan aramalarda ele geçirilen ''Siyah Kuvvetler'' ve ''Beyaz Kuvvetler'' ile ilgili bilgi ve belgelerin gönderilmesi için yazı yazılmasını kararlaştırdı.
Diğer 13 sanığın tutukluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 4 Mart'a erteledi.
Bu arada, hakkında tutuklama kararı çıkarılan 4 sanıktan Adem Gedik, Levent Ercan Gelegen ve Hüseyin Yelki, adliyedeki işlemlerinin ardından cezaevine gönderildi.
Malatya'da, 18 Nisan 2007'de, Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel, boğazı kesilerek ve bıçaklanarak öldürülmüştü.
--spoiler--