Müminlere cennette rengârenk döşemeli kasırlar, içinde divanlar üzerinde anber saçlı, hilal kaşlı, kara gözlü, güneş yüzlü, tatlı sözlü, edalı, nazlı, ince dişli, mercan dudaklı, gül yanaklı, servi boylu, güzel huylu, gülden taze ve Pakize kızlar vardır ki, cennet ehlinin temiz hanımlarıdırlar. Her biri hafif ve çeşitli renklerde yetmiş kat elbise giymişlerdir. Her Hurinin taze etinin ötesinde kemiğinin iliği görünür. Başlarına çeşitli renklerde ışık saçan taç koyup türlü cevherlere işlenmiş tahtlar üzerinde yaslanıp müminleri beklerler. Karşılarında binlerce Vildan ve gılman saf saf olup onlara hizmet için ayakta dururlar. Cennete giren müminler ebedi olarak orada kalır, hiç çıkmazlar. Selam ile tatlı tatlı konuşup, boş sözlerle asla gönül yıkmazlar. Cennet ehli için ölüm ve ihtiyarlık yoktur. Elbiseleri eskimez. Gönülleri zengin, gözleri toktur. Yer ve içerler, fakat ayakyoluna gitmezler. Yedikleri ter ile gül suyu gibi bedenlerinden çıkar. Cennetteki huriler ve kadınlar hayz ve nifaz göremezler, kötü huylardan uzak ve temizdirler. Cennet ehli her zaman emniyette, tedbir ve tedarikten geçmiş, endişe ve üzüntüden uzak hastalıklardan selamette sıhhat ve afiyette devamlı, sürür ve seadette ebedi kalırlar.
Müminler için hususi olarak tayin edilen rahmet melekleri her bir hafta kadar zamanda bir kere mücevher eğerlerle süslü Buraklar getirip hak Teâlânın selam ve davetini tebliğ ve tebşir ederler. Müminler de buraklara binip adn cennetine çıkarlar. Hak Teâlânın misafirhanesine varıp ikram ve izzetlerini görürler. Çeşitli nimetlerini yiyip selam ve kelamını işiterek kemalde olan cemalini baş gözü ile müşahede ederler. Onu görme lezzetinden mest olup, cennet nimetlerini unuturlar. Sonra hak Teâlânın izni ile kendi makamlarına dönerler. Bütün cennetlerin hazini ve hâkimi bir mahbub ve büyük melektir ki, şekli insan, ismi Rıdvandır. Cennette gece gündüz olmaz. Bir an ışıksız kalmaz. Çünkü cennetlerin çatısı Arş-ı rahmandır. Her zaman arşın nuru cenneti aydınlatır.