biz küçükken annem bir hikaye anlatırdı.
bir zamanlar bir adet ortalama seviyede (ortalama seviyede diyorum, siz tahayyül edin az sonra anlatacagım tonguç'un durumun vehametinin boyutlarını) espri anlayışı olan osman abi, bir adet de hayata bakış açısı "ajdar'ın veya bülent ersoy'un eksik yanlarını baz alan cümle kurunca kızlar teklif ediyomuş moruk ehehe"den ileri gitmeyen tonguç yaşarmış.
bir gün aralarında şöyle bir diyalog geçmiş.
+.. sooora demiş ki sokaktan erkek geçerse kahve kadın geçerse süt içicem; tam o sırada bülent ersoy geçmiş sütlü kahve içmiş ehehehehehe
-..
+osman abi ?..
-bakışlarımı oku tonguç..
+n-ne.. ne diyorsun osman abi ?
-..(anlamlı bak)
+.. o-osman a-a-abi. ko-ko-korrkuyorum..
evet, osman abi tonguç'u bakışlarıyla dövmüş resmen. agzının ta orta yerine sıçmış çelik gibi gözleriyle. sözlük formatı izin verse daha başka şeyler de yapacakmış, son anda caymış. ama nihayetinde tonguç ortamdan ayakları kıçına vura vura uzaklaşmış. ve bir daha hiç bülent ersoy esprisi yapmamış..
aşağıdakine benzer bir tepki ile karşılaşabilecek hadise;
- merabalar, cennet'e hoşgeldiniz, bu "herşey dahil" bilekliğiniz, bu da huriniz, buyrun.
+ hocam bi dakka! huri dediniz ama ben türk'üm ve arkadaşı tanıyorum. tanıtım kataloğunda sıfır kilometre diyodunuz, ama bunun motoru rektefiyeli, lütfen yani, ayıb oluyo. müdürle görüşebilir miyim?
- müdür derken?