Hun toplumu kendisine özgü bir sisteme sahipti. Ağır suçlar ve silâhlı yaralamalar ölümle cezalandırılır; hırsızlık hâlinde sadece hırsızın malvarlığı değil, ailenin çalarak elde ettiği bütün eşyası da müsadere edilirdi. Ufak suçlar için suçlunun yüzüne çizik atılırdı. Mahkeme en çok 10 gün sürer; gözaltına alınan kişilerin sayısı aynı anda birkaç kişi olur, 10 kişiyi geçmezdi.
Bilinen hukukun yanı sıra Mete döneminden itibaren savaş disiplinini bozan ve askerî emirlere itaat etmeyenlere karşı ölüm cezası getiren bazı devlet hukuku da konuldu. Bu özel kanunlar hem Hunların konsolidasyonunda önemli bir rol oynadı, hem de onların Asya'nın en güçlü devleti hâline gelmelerini sağladı.
Hun kamu hukukunda diğer göçebe sistemlerin çoğunda rastladığımız mülkiyet hukukunu buluyoruz: Her biri belli bir toprağa sahiptir ve su, mera durumuna göre bir yerden başka bir yere göç edebilir. Ancak metnin muhtevasından toprak sahibinin herhangi bir prense veya aileye bağlı bir boy olduğu şeklinde kesin bir hüküm çıkarılamıyor.
Gumilev, ikinci bir iddia üzerinde duruyor ve VI-VII. yüzyıllarda Türklerde uygulanan analojik bir formülden bahsediliyor. Kitabına aldığı metinde şöyle denilmekte:
"Bu ülkelerde (Türklerin yaşadıkları topraklarda) geniş meralar, bol sulu topraklar vardı. Neden Türkler kavgalar ederek dağıldılar?" Ancak Hunlar zamanında 24 boydan her birinin kendine ait bir toprak parçasına sahip olması istisnaî bir olasılık değildir ki, zaten bu görüşü teyid eden bazı deliller de vardır. MS I. yüzyılın ortalarına kadar çıkan büyün iç mera topraklarına sahip olmasından kaynaklandığını gösteren dolaylı delillerden sayılabilir. Dağlık ormanların onların mera topraklarına sahip olmasından kaynaklandığını gösteren dolaylı delillerden sayılabilir. Dağlık ormanların mülkiyeti muhtemelen ortaktı. Çünkü Çin sınırı boyundaki ormanla kaplı sıradağların elde tutulması meselesi Şanyü'yü daima tasalandırmış ama buralardan faydalananlar 'tâli dereceli prensler' yani onlara bağlı boylar olmuştur. Çöllerin ve kullanışsız toprakların mülkiyeti ise bütün Hun halkına aittir. Mete: 'Toprak, devletin temelidir' demişti. Bu söz, bundan sonraki bütün Hun tarihi boyunca devletin temel prensibi olmuştur. Kölelik Hunlarda da vardı, fakat bu, uzun süreli boyunduruk altında tutma şeklinde değildi. Bu durum, daha ziyade Yakın Doğu için geçerliydi. Genelde savaş esir ve esirleri köle olarak kullanılıyor ama bunlar da bilindiği kadarıyla üretim işlerinde istihdam ediliyorlardı. Hunların köleye çok ihtiyaçları bulunmasına ve hatta Çin'e yapılan savaşlar sonunda pek çok insanı beraberlerinde bozkırlara getirmelerine rağmen, bütün Hun tarihi boyunca köle ticaretinin var olduğunu gösteren herhangi bir belirti bulamıyoruz."
* Tarihte kurulan ilk büyük Devlettir.
* Türk milli bilincini başlatan ilk siyasi yapıdır.
* Mete'nin askeri alanda yaptığı yenilik tüm toplumlara örnek olmuştur. Orduda onluk sistemini uygulaması gibi...
* Göçebe bir hayat yaşadılar. Hayvancılık, avcılık ve toplayıcılık yaygındır.
asya hunları ve avrupa hunları olmak üzere ikiye ayrılırlar. bizi ilgilendiren asyadakilerdir. zira oğuzlar asya hunlarının egemenliği altında yaşamıştır. mete han önderliğinde çinin amına koyulmuş, türk boyları birleştirilmiş, moğollar sikilmiş ve sasanilerle çeşitli anlaşmalar yapılmıştır. bütün türk boylarının birleşiminden oluşan yenilmez devlettir. ancak mekan yanlıştır. orta asya yerine avrupada olsaydı şuan avrupanın her karış toprağında balballar görüyor olurduk.
proto-türktürler. dna araştırmalarında türkiye'deki türklerle benzerlik gösterdikleri tespit edilmiş, turani ırkın çok eski bir tarihte teşekkül ettiği ortaya konulmuştur. araştırmayı yapanlar ise fransız.
Ateist Türklerin her zaman savundukları bir kavim olup Türklerin ilk ilk piayasaya çıktıgı kavim olarak bilinir.Tabi Ülkemizdeki tarih kasıtlı olarak eksik ögretildigi için her kafadan bir ses çıkıyor şimdileri.
Anadoludaki Türkler ile O kavmin içinde yaşayan Türkler arasında daglar kadar fark vardır.
Tabi buna zaman faktörünüde eklersek Sadece Soy olarak onlardan gelmiş diye biliriz.
Dünyanın hiç bir ülkesi Türkiye içindeki çokça medeniyetini barındırmamıştır içinde.
Evet geldigimiz yer önemlidir Ama şuan bizim için daha önemlidir.
atalarımız, türklerin çıktığı kavim. bir sürü uluslar vardır günümüzde ataları hunlar olan :
(bkz: estonlar)
(bkz: finler)
(bkz: macarlar)
(bkz: türkler)
(bkz: moğollar)
Bilinen ilk hükümdarlarının ismi bilindiği üzere "tuman"dır.
bugün Tuman'ın mana olarak tuva Türkçesinden Anadolu Türkçesine kadar bütün Türk dillerinde bulunması tesadüf olmasa gerek.
yattığımız yerden bile bu kadar net bir kanıt çıkarılabiliyorsak işi bu olup da Hunlar Türk değildi, veya da Anadolu Türklüğü aslında Türk değil yani Hun değil diyen Tarihçilere şaşıyorum.
Ayrıca yerleşik hayata geçmemişlerdi falan fisarya deyip Türk tarihini aşağılamanın hastalığına da sahiptir bu tarihçiler.
Anadolu'daki eşcinsel kavimler Yerleşik hayata geçmişlerdi de ne oldu? Şimdi hiçbiri var mı?
En az onlar kadar eski Türk Irkı (ki hunlar sadece kanıtlanmış bölümüdür daha en az 2000 yıl öncesi vardır) Hala diliyle, dini inançlarıyla, kültürüyle var.
Ayrıca Sen Çinin dibinde olacaksın da yerleşik hayata geçeceksin he?
Ulan o devirde dünyanın çoğunluğu daha devlet nizamı nedir bilmezken Hunlar Turan'ı kurup ilhanlık oluşturmuş koskoca asya steplerine barışı, birliği getirmişler.
O kadar savaşkan boyların, kavimlerin arasına romalıları soksaydınız Sezar denen büyük fatih bile başedemeyip çareyi kaçıp başka yerlere göç etmekte bulurdu. Totoş mısırlıları, Berberi garip kavimleri, tuhaf ermenileri, kontrol altında tutmakta ne var?
göçebe yaşamamışlardır, yarı göçebe ( bozkır kültürü) hayat tarzını benimsemişlerdir. yaylak ve kışlak olmak üzere belli istikametler arasında gidip gelerek ve hayvancılıkla uğraşarak, saldırıya açık alanlarda korunmak için saldırı ve savunmaya önem vermişlerdir.
ilgimi avrupadakilerin çok çektiği güzide ırk efendim bunlar, kendileri Balamir'in önderliğinde ( hayır efendim kendisi bir yüzüklerin efendisi kahramanı değil ) Kavimler Göçü ne sebep olmuşlardır
bunların torunları nın birde internet sitesi var, öğrenseyen (merak eden) ziyaret edebilir. yalnız, dikkat edilmesi gereken bir husus var, gülerken götünüz acıyabilir.
faşizm- faşist- faşo.
bir çok tarihçi hunların, türk olmadığını, böyle bir kanıtın var olmadığını, 2000-2500 yıl önce bulunduğumuz noktadan çok uzaklarda yaşayan bu kavmin türk olamayacağını söyler.
iyi de sevgili akademisyenler sizler değil misiniz, hayatında bugünkü yunanistan'a hiç ayak basmamış, bugünkü şekliyle hiç yunanca konuşmamış onlarca iyonyalıyı* sözde yunan medeniyetinin bir parçasıymış gibi adlandıran?
tabi ki bir yunan medeniyeti var ama 3000-2000 yıl önceki adamlara nasıl bugünkü yunanistan sahip çıkıyor? o medeniyeti kuranları neye kime dayanarak kendi atası gibi gösteriyor? anadoluluyu, pontusluyu hangi kanıt altında bugünkü atinada birleştiriyor?
...ise çok afedersiniz ama ben de hunları, avarları, moğolları "o şekilde" kendi atam olarak görüyorum.
türklerin nerden geldiği belirsiz ama yunanın veya genişletirsek batılının kökeni belli. oh valla dünya ne güzel orta asya, balkanlar, anadolu falan...
orta asya'da ve avrupa'da devlet kuran türk boyudur. osmanlı hanedanı dışında türklerin başında hüküm süren en uzun ömürlü ve en önemli hanedan hunlardır. onları dört önemli topluluk olarak ele alabiliriz.
