kalın tonlarla başlayan bir başka Liszt yaratımı. Bir tanrı olarak, kendisine kul olan eserler yaratmaması, onun ne kadar özgür bir besteci olduğunu zaten gösterirken, Eser, yavaş yavaş yakıcı bir bal kıvamıyla kulaklarımızdan, östaki borumuzdan aşağı, dokularımızı fethederek akmaya başlıyor. Pekâlâ bu hâlde ölümü çağırırken*, birden yine romantik Liszt ortaya çıkıyor ve kısa bir resital sunuyor. Çift kişilikli ve toplum bireylerinin kesinliği içerisinde kendisine bir kişilik bulamamış bir adamın ikilemlerini anlatırcasına, akışkan ve kesik diziler birbirini izliyor. Ardından bir migren atağı adamın gözlerinden saplanıyormuşcasına*, yeniden çok kalın notalar kükrer. Ve devam eder bir rapsodi. Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegenlere de kopyası gönderilmesi gereken cinsten..