Yahudiydi Liszt. Onun eseri biraz bu. Kaçışın. insanlığın en kötü sınav kâğıdıydı belki inançlar ve inançların getirdiği zulümler. Bu eser, onun eseri işte. Ağlar Liszt, yorgunluktan, migrenden*, belki arsız narsisizminden. Yine de Başı dik yürüdüğünü, pes tonlarla ifade eder. sakat bir adamın adımlarına benzer parmakların tuşlara vuruşu. Macar rapsodisi ya adı, biraz burada ortaya çıkıyor bedeli. Bir Marş havası sezinlerseniz, tesadüf değil. Kesinlikle değil. O meşhur neşe ve karamsarlık dengesini hatırlatır aralarda yine Liszt. "Aman sapmayın..." der "...bu dengeden!" ve devam eder: "Birini tamamen unutup diğerine sarıldığınız an, tüm yetkinliklerden uzaklaşıverirsiniz." Eserin ortalarının sonuna doğru, 2. rapsodi'den çok tanıdık diziler duyarsınız. ve yine o üçüncü el devreye girer. Çıkmayacak sesler çıkarır, tutulamayacak nasihatler verir. Ucu düşük burnunun* kavisini andırır melodilerdeki türküvari kavisler. Kemiklidir de yine aynı burnu gibi eser. Acıtır. kucağında rahatlıkla uyuyamazsınız öyle. Kişiliğine kişilik katan unsurların rapsodisidir bu Liszt'in. içinde migreni bile vardır; kafa tutar tiz tonlarla! Kulaktan girecek olan yüksek frekanslı dalgalar, beynini fazlasıyla çıldırtmaya yeter bile. Ancak Liszt programını hiç bozmaz; neşeyle karamsarlığı dengelediği gibi, inceyle kalını da dengeler. Mükemmel bir dalga sönümlenişiyle son verir eserine.