Herkes tarafından kullanılan sözcüklere özel anlamlar yüklemek olarak bilinir. Adını nereden alır: Lewis Carroll'un "Aynanın içinden" adlı kitabındaki Humpty Dumpty karakterinden. Humpty Dumpty'ye zafer sözcüğü ile ne demek istediği sorulur. Sana der Humpty Dumpty 'güzel bir nakavt tanımı yapmak isterim'. Zafer! diye karşı çıkar muhatap, zafer bu anlama gelmez her zaman! Humpty Dumpty aşağılayıcı bir tavırla cevap verir:
-Ben bir sözcük kullandığımda, o sözcüğün ne anlama gelmesini istersem, o sözcük tam olarak o anlama gelir -ne bir eksik ne bir fazla.
Kullanılan sözcüğün hangi anlama gelmesi gerektiği konusunda açıklanmış bir koşul yoksa örnekleri içselleştirmek kolaylaşır, çünkü hayatımızda, bizim hayatımızın bizzat odağında rastladığımız örneklerdir bunlar. Örneğin şiddet konusundaki bir tartışmada biri çıkıp da şiddetin ne demek olduğunu bildiği halde söz edilen bölgede ısrarla şiddetin var olmadığını söylüyorsa humptydumptycilik yapıyor ve "şiddet" sözcüğüne kendince alışılmadık ve bilinmeyen anlamlar yükleme eğilimi gösteriyor demektir.
Bir başka örnek; son derece gaddar son derece acımasız bir çete önderinin hayranları tarafından "çok iyi bir adam" olarak tanımlanması doğrudan humptydumptyciliktir. "Çok iyi bir adam" sözcükleri kaçırılmış ve bilinen anlamlarından farklı bir anlam teşkil etmeye adeta zorlanmıştır.
Sonuç olarak bir kimsenin dil kullanımının humptydumptycilik olduğunu söylemek, o kimsenin dilini şaşırtmacalı bir dil olduğu için eleştirmek anlamına gelir. Bu; sözcüklere yöneltilen bir dizi tehdidin kavramlar dünyasında vücut bulmasıdır.