human behavioral biology

entry3 galeri0
    1.
  1. insan davranış biyolojisini evrimsel bağlamda ele alan bir disiplin. insanların davranışlarına ışık tutmak için, hayvanlar aleminde davranışlarda görülen örüntülere açıklama getirmeye çalışır. ben özellikle robert sapolsky'nin stanford üniversitesi'ndeki derslerinden anladıklarımı aktarmak peşindeyim. ancak bu başlık sürekli yenilecektir.

    robert hoca davranış bilimine doğrudan giriş yapmaktan evvel, insanlık tarihinde pek sık duyduğumuz ilginç vakalarla başlar dersine. cinsel yönelimini açıklayan lgbt aktivisti olan harvey milk isimli politikacının -filmi de var- katilinin abur cubur bağımlılığının ve depresyonda olduğundan bahseder. başka bir örnekte ise, yıllarca eşine ve evine bağlı bir aile babasının, bir anda eşini aldatmaya başlamasından ve bu dönemdeki beyin kimyasından, daha doğrusu, beynindeki bazı dengelerin değişmesinin sonucunda bunu yapacak hale gelmesine değinir. hiç beklenmedik birinin aniden küçük erkek çocuklarına cinsel istek duymaya başlaması da bu uç örnekler arasındadır. robert hoca uç eylemlerin gerisinde davranış biliminden elde edilen verilerin doğruladığı durumlara dikkati çekmek istediği için bu örneklerle başlar. eylemleri değerlendirirken yanlış yere bakıyoruzdur. bu esnada özgür irade, özgürlük sorunu da tekrardan gözden geçirilmek durumundadır.

    devam ediyorum; insanların eylemleri değerlendirirken düştüğü yanlışa işaret etmek konusuyla ilgili olarak "bucket"lar halinde düşündüğümüz gerçeğine dikkat çekilir. bucket'tan kastedilen şeyin, kategori veya şema olduğunu düşünelim basitçe. (türkçe terminolojiyi bilmiyorum) bunun yol açtığı sıkıntılar var, biz fark etmesek de. bu bağlamda şu örneğe yer verilir: ben size birkaç tane ev telefon numarası vereceğimi söylersem,zihniniz kendisini x (xxx) xxx xx xx şeklinde düşünmeye hazırlayacaktır. ve rakamları söylemeye başladığımda, bu şemaya uygun şekilde düşünmek işinizi kolaylaştıracaktır. fakat ben sizi kandırıp, buradaki rakamlardan daha fazla rakam söylersem şaşırır kalırsınız. başka bir şema halinde düşünmeye örnek verirsek, ben size 4 5 67 89 rakam ve sayılarından sonra ne geleceğini sorsam ( aslında bunlar herkesin aşina olmadığı bir şehrin metrosuyla alakalı bir sisteme işaret ediyor olsa) buradaki şemayı fark edecek olan kişi o şehrin metrosunu bilen biri olacaktır; geri kalanlar ise, aritmetikte ve ıq testlerinde çok sık karşılaşılan sorular gibi ele alacaktır. kategorik düşünmenin daha büyük ve sıkıntılı örnekleri kafanızda canlanıyordur şu halde. -bacon'ın idolleri geldi aklıma- bu açıdan bakıldığında, insan davranışlarını kategorik düşünme sonucunda yanlış değerlendiriyor olacağız. zaten hepimiz psikanalist olmuşuz bir iki tane kitap okumayla.

    skinner'la zirveye taşınan davranışçılık kuramının takipçileri, bir kişinin yaşadığı ortamı ödül,ceza türünden davranışlarla istediğimiz gibi şekillendirerek, o kişinin gelecekte olacağı kişiyi belirleyebileceğimiz gibi bir düşünceyi savunanlar. sadece bu ve böyle değil. fakat bu kuram çok basit örneklerle çürütülebilir; hepimiz bunu yapabiliriz diye düşünüyorum. örneğin, protein yetersizliği gibi bir faktörü insanın cenin döneminde resme dahil edersek, kişinin olacağı kişinin şekillendirilmesinin güçleşeceğini göreceğizdir. robert öğretmen, sağlam bir psikolojik hayatın, snapsislerin sağlam iş görmelerine bağlı olduğuyla devam eder. bu veriyle hareket edilirse, bazı snaptik düzenlemeler sonucunda, sorunlu vakaların düzeltilebileceği düşüncesi öne çıkar. buna inanan nörologlar, snaptik düzenlemeler yaparken, frontal lobotomiye başvururlar. yani, beynin bir bölümünün kesilip,üzerinde oynanması gibi bir şey (bunu ben de bilmiyorum) tarihe bakıldığında, birçok vakada bu yöntemin uygulandığını görüyoruz. üstelik gerek olmadığı halde. snapsislerin nasıl çalıştığını, nasıl işlevleri olduğunu bilen birinin icat ettiği bu yöntemle, hiç gerek olmadığı halde birçok insanın hayatı olumsuz etkilenmiştir. egas moniz isimli portekizli nörobiyolog, bu yöntemin uygulayıcısı olarak, insanlık tarihinde en karanlık olaylara sebep olmuş insanlardan biri. neden? bir kurama olan güçlü inançtan dolayı. american horror history'de bile vardı böyle bir tip.
    #beynime dokunma

    o halde insan davranışını anlamaya çalışırken dikkatli olmak gerek. robert hoca birkaç noktayla devam eder:

    1- insanlar olarak - kabul edelim ya da etmeyelim- diğer canlılardan evrensel bir farkımız yoktur. iki dişi hamster'in aynı ortamda bulunmalarından bir süre sonra baskın olan hamsterın, çekinik olanı koku duyusu yoluyla yumurtalama döngüsünü kendisininkiyle senkron hale getirdiği gözlemlenmiştir. hatta bu o kadar bilimsel bir kesinliğe sahiptir ki - heyecan yapma- insanlar hayvanların yumurtalama döngülerini senkronize etmek için özel ilaçları satın alabiliyorlar. insanlarda da bu davranış gözlemlenmiştir. yani, iki dişi bireyin birbirine uyum sağlaması o anlamda. köpeklerde, koyunlarda, kedilerde de görülüyor - bu hayvanız demek için yeterli değil, sakin ol, biliyoruz.

    2- benzer biyolojik özelliklere sahip olan iki canlı türünden insan olanın, hayvanlarla olan benzerlikleriyle farklı şeyler gerçekleştiriyor olması gerçeğini idrak etmekte yatan zorluğu ikinci nokta. saatlerce düşünmekten başka hiçbir şey yapmayan iki satranç ustasının fizyolojisiyle, bir koşucunun fizyolojisi birbirine benzer. aynı şekilde, satranç oynayan bu bireylerin gösterdiği fizyoloji, savannah'ta deliler gibi koşup, avının karnını deşmiş bir hayvanın fizyolojisine sahiptir (kalp atışı,tansiyon gibi) biz benzer biyolojimizi, farklı şekilde, başka bir hayvanın yapamayacağı şekilde kullanıyoruz. görünürde farklı olmamız, temelde ve özünde farklı olduğumuz anlamına gelmiyor, yani. hayvanlardan farklı olarak şeyler var evet ve en çarpıcı olanı ise, aşık olup evleniyor, çiftleşiyor ve aynı kişiyle çiftleşiyoruz. hayvanlar aleminde bunun görüldüğü örnekler çok az. hemen hemen hiçbir hayvan otuz gün boyunca ard arda üremek için olmayan bir cinsel ilişki sürecine girmiyor. bunu insanlarda görüyoruz. ayrıca onlar seks sonrasında, konuşmak gibi ihtiyaç da duymuyorlar gibi espri yaparak da ilk dersi sonlandırıyoruz. gülmedim.

    robert bey, darwin'den söz eder. evrimin ondan daha önce konuşulan bir şey olduğundan. evrimin olduğunu, toplumlardaki özellikle zamanla o denli değişir ki, türleşme görülmeye başlar; yeni türler oluşur. darwin'in evrim teorisinin birkaç mantıklı aşamasına geçer:

    1- miras alınabilen, bir nesilden diğerine aktarılabilen özellikler (trait) bulunur. modern dilde, genetik dediğimiz özellikler. bunu söylemekte hata var aslında ancak traitler aktarılabilirler.

    2- bu traitler arasında değişkenlikler vardır.

    3- bu traitlerin bazı versiyonları diğerlerine nazaran uymaya daha müsaittir. bu üç özellik bir araya geldiğinde popülasyonlarda evirimi elde ediyoruz.

    darwin'in ilkelerini davranışa uygularsak ne olur:

    bir belgeselde, aslan sürüsü var ve ölmüş kocaman bir buffalonun başına üşüşmüşler ve yemeye çalışıyorlar. şu sırada halletmeleri gereken sorun, bu yiyeceği nasıl bölüşecekleridir. başka bir örnek olsun, savannah'dayız. daha yeşil ve sulu bölgelere göç eden bir zebra ya da antilop sürüsü tam da ağızlarının suyunu akıtan bir cennet görüyor ancak o bölgeyle aralarında nehir var. nedirde bilin ne var? timsahlar. zebra ya da antilop her neyse, ne yapacak bu sürü? national geographic'te ne görüyoruz? yaşlı bir antilop nehre atıyor kendini ve feda ediyor sürü için. onlar onu yerken, diğerleri kolayca aşıyor nehri; neden bu antilop kendini feda etmiştir? evrimle ilgili ortaya atılmış en vasat şehir efsanesi durumu şöyle açıklıyor: (robert hoca sinirlenir azıcık) türlerin iyiliği için feda ederler kendilerini. bu yanlış bir teori. bu düşünce 60'larda wynne-edwards tarafından ortaya atılmış bir düşünce. ancak, doğru değildir. asıl olan, hayvanların genlerinin olabildiğince fazla sayıda kopyasını aktarmak için davranışta bulunmalarıdır. türlerin iyiliği için davranışta bulunduklarına dair yemin edebileceğimiz durumlar görülür,evet. ama durum bu değildir. meşhur survival of the fittest ifadesi değil doğru olan. reproduction of the fittest. tekrar söylersek, olabildiğince fazla sayıda genin kopyasını bir sonraki nesle aktarma yönündeki eylemlerdir bunlar.

    o halde, o yaşlı antilop niye atladı? atladıysa bu fedakarlık değil midir türün iyiliği için? dikkatlice o sahneye bakıldığında, antilop amcanın arkasından itildiği gerçeğini görürüz. antilop kendini feda etmedi, arkadakiler itti. 70'lerde yanlış teorinin yerine gelen başka bir nosyon bir sonraki nesle aktarılacak olan genlerin sayısını maksimize tmeye çalışmakla açıklar bu durumu. gerçekleşme şekli:

    1- bireysel seçilim: bazen bir hayvanın davranışı, genlerinin kopyasının sayısını optimize etmek amacıyla, kendi kendisinin üremesi olduğunu söyleyen düşünce üzerine inşa edilmiştir. türün veya grubun iyiliği için feda etme durumu yok.

    2-akraba seçilimi: akrabaların, kan bağı olan bireylerin,birbirlerinin üreme ve genlerini artırma başarısını artırmaya çalışmakla alakalı olan. hayvanlar kan bağını çok iyi bildikleri için, bir işlev olarak akrabalık derecesine göre hareket ederler. örneğin, vervet maymunlarının grup halinde olduğu bir yerde, bebek bir maymunun alarm çağrısı verilmiş ve bebeği için endişelenen anne,bebeğininin nerede olduğunu anlamaya çalışırken, o bebeğin annesi olduğunu anlayan tüm maymunlar, dönüp anneye bakmışlardır. çünkü kan bağını algılayabiliyorlar. böylesi bir tabloda, darwin'in doğal seçilimi nasıl iş görecektir? kendi hayatımdan sekiz kuzenim için vazgeçeceğim; onlarla paylaştığım gen sayım sekizde bir oranında olduğu için. diğerlerinin genlerini aktarmalarını sağlarım. cinsel seçilim bu tabloda nerede duracaktır? diğer herkesi kardeşimin oldukça seksi olduğuna ikna etmem gerekir böylece genlerimin aktarılması için o çiftleşebilsin.*

    bu teorilere ters düşen örneklere rastlandığından bahsederek devam eder robert. bakterilere bakıldığında işbirliği gibi ya da grubun iyiliği için davranma gibi görünen durumlar vardır. ancak bakılığında, üç bakterinin olduğunu düşünürsek, birinin davranışı diğer ikisinin onu alt etmeye çalışmasını engelliyorsa, hiçbiri hiçbir şey yapmaz; çıkmaz durumu oluşmaz,denge kurulur. hayvanlarda kan bağı olmaksızın gerçek işbirliğinin olduğu durumlara da rastlanmıştır. özgeci davranışlara rastlamak mümkün. bunun sinerjik faydaları olabilir. örneğin, avını yakalamaya çalışan iki avcı hayvandan biri avın önünü keserken diğeri üstüne zıplayabilir ve daha kolay öldürürler. bunu bir şartla yapacaktır ki bu da üçüncü noktaya getirir:

    3- karşılıklı fedakarlık( reciprocal altruism): akrabalık bağı olmayan canlıların arasında görülebilen işbirliği. bu davranışta bulunan canlıların akıllı,zeki ve sosyal olmaları gerekiyor çünkü birbirlerinin iyiliklerini hatırlamaları ve bireyleri çıkarabiliyor olmaları lazım. belki de daha önemlisi, iyiliğine karşılıkta bulunabilecek kadar uzun yaşaması lazım. bu tip altruism'i uzun yaşayan omurgalılarda görebiliriz.

    ekleme yapılacaktır.
    9 ...
  2. 2.
  3. 3.
© 2025 uludağ sözlük