iNSANLIĞIN ortak gelişim süreci önünde kişi yaşamının minicikliğinden ötürü söylenmiş hayıflanmalı bir söz vardır:
- Her insan daima biraz erken doğmuştur, derler.
Ama, yirminci yüzyıl Türkiye'sinde doğmuş olanlar, gerçekten bir hayli erken doğmuş sayılabilirler.
Yüz yıl sonra bugünkü abuk sabuk çalkantılarla boğuşmaların hiçbiri kalmayacaktır çünkü...
Bir kez toplumlar arasındaki dil farklarıyla dil engelleri, en alt düzeye inmiş olacaktır.
Şimdiden dünyanın her yöresinden kolayca izlenebilecek, aynı anda beş değişik dilde birden yayımlanan TV programları üstünde çalışılmaya başlanmıştır bile.
Yüz yıl sonra çevir düğmeyi, okyanus dibinde uzmanlar arasında yapılan bir açık oturumu, kendi dilinden izle. Eğer program sürecini zorlamıyorsa, oturduğun yerden soru da yöneltebilirsin onlara. Soruna hemen yanıt verilecek zaman kalmamışsa, yirmi dört saat içinde TV'nin elektronik telekse bağlı aygıtı, istediğin yanıtları iletecektir sana.
***
Trilyonlarca doları aşan savaş harcamaları, insanlığın yararına doğru yönlendirilecektir. Toplumlar birbirlerini yok etmeye hazırlanma yarışından vazgeçip, tek bir dünya içinde birbirleriyle kaynaşma evresine gireceklerdir.
Haliç kıyılarında Lale Devri'ni yansıtan müzikli modern kahvelerle donatılmış bir dünya cenneti olacaktır.
***
Okullar, yeryüzünün her yeriyle her an ilgili, oyuncakçı mağazalarına dönüştürülecektir. Coğrafya dersinde Fildişi kıyılarını gösteren bir filmi seyrederken, orasını merak etmiş bir çocuk, ertesi gün oraya gönderilecek ve oralarda çektiği film de bir hafta sonra arkadaşlarına; daha da başarılıysa, bütün dünyaya gösterilecektir. Sonra da aynı konuyla ilgilenen aynı yaş çocukları arasında, tüm dünyada, TV aracılığıyla bir açık oturum düzenlenecektir.
***
Tarih, yahut biyoloji, yahut matematiği seven çocuklar için de, her okulda aynı olanaklar bulunacaktır.
Hiçbir konuya ilgi duymayan çocuklar olursa, organik yapıları incelenecek, genlerindeki kimyasal eksiklikler saptandıktan sonra, verilecek birer küçük hapla sinir ve beyin düzenlerindeki kapanıklık hemen çözümlenecektir.
***
Geçmişle övünmenin anlamı kalmayacak, insanlık birikimine katkı yapmış her çaba, tüm insanlığın malı sayılacaktır.
Cinsel bunalımlar, ruhsal sürtüşmeler, kişiler arasındaki anlaşmazlıklar, yıpratıcı yönlerini yitirmiş ve her türlü tartışma, ortak bir yaratıcılığın zevkine dönüşmüş olacaktır.
Teknolojik düzeyler arasında hiçbir fark kalmayacaktır. Sadece estetik açıdan kentler, kendi eski oluşumlarının zenginliklerini sergileyecekler; Venedik'te gondollar, istanbul'da yandan çarklı vapurlar, günlük yaşamın süsleri olarak, kentlerin kişiliklerini renklendireceklerdir. Eski ozanların her dildeki kasetleri, her yerde herkese armağan olarak verilecektir.
***
Dilediğin müzeyi, yine TV aracılığıyla oturduğun yerden dilediğin kadar inceleme olanağı doğacaktır.
Yemek pişirme sorununu, elektronik beyinli aygıtlar ortadan kaldıracaktır. Hünkarbeğendili döner yemek isteyenler, iki üç düğmeye dokunmakla, on dakikada bir tabak beğendili döneri önlerine konmuş bulacaklardır.
***
Sanat yapmak isteyen sanat, bilim yapmak isteyen bilim, dağcılık yapmak isteyen dağcılık, müzik yapmak isteyen müzik yapacaktır.
Hem de bunları yıllar boyu canı çıkarak değil, sevdiği bir oyuncakla oynar gibi yapacaktır. Aynı oyuncakla oynamaktan sıkılınca da, başka bir oyuncakla, örneğin astronotlukla uğraşacaktır.
***
Özlemler, mektup beklemeler, sevdiğinden ayrı düşmeler tarihe karışacaktır. Herkese doğumuyla birlikte bir numara verilecek, o numarayı çeviren, aradığını TV ekranında karşısında görerek konuşacak, dilerse de bir iki saat içinde yanına gidecektir.
Bunları gerçekleştirmek için hiçbir para da ödenmeyecektir. Ödeme sorunlarını evrensel kompütürlerle, sibernetik düzenlemeler yönetecektir.
***
isteyen istediği kadar içki içecek, ama içtiği içki kendisini belirli bir keyif düzeyinin ötesinde rahatsız etmeyecektir.
Kimse kimseyi öldürmeyecek, öldürmeyi de düşünmeyecektir. Böyle bir durum baş gösterirse, kişideki saldırganlık arzusu, kendisini programlamakta olan düşlerindeki atom dizileri içinden hemen çıkartılacaktır.
***
Cezaevi olmayacak, jandarma olmayacak, polis olmayacak, savcı, yargıç, mahkeme, dilekçe verme, iş kovalama olmayacaktır. Çünkü bunları yaratan nedenler, ortadan kaldırılmış olacaktır.
***
Kendini haksızlığa uğramış hisseden kişi, bunu dünyaya açıklayacak, durumu bir anda gözden geçirilecek ve sıkıntısı hemen çözümlenecektir.
Bütün bunlar yüz yıl sonra olacaktır.
Olanaksız mı diyorsunuz?
Öyleyse bin yıl sonra olacaktır. Buna da bir şey diyemezsiniz ya...
Ne yazık ki o zamana kadar hepimiz erken gelmiş sayılacağız dünyaya...