Bugün Ankarada, Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargahında bir devir teslim töreni yapılacak.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, görevi yeni Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akara devredecek.
Yeni Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Genelkurmay 2. Başkanıydı. Yani, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özelin en yakın çalışma arkadaşıydı. Genelkurmay karargahını, Orgeneral Necdet Özel adına sevk ve idare eden komutan Hulusi Akardı.
Son Yüksek Askeri Şura toplantısında, hangi komutanın Kara Kuvvetleri Komutanlığına getirileceği en çok merak uyandıran ve dikkatle izlenen konuydu.
Kimi çevreler, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncunun bu göreve getirilmesini beklediler. Bunu da, Kalyoncu Paşanın en kıdemli komutan olmasına bağladılar.
Biraz araştırma yaptım. Baktım ki, Orgeneral Bekir Kalyoncu ve Orgeneral Hulusi Akar, aslında aynı yıl Kara Harp Okulundan mezun olmuşlar. ikisi de 1972de mezun olmuşlar Kara Harp Okulundan
Çok ilginçtir, 28 Şubat sürecinin yaşandığı 1997de ikisi de albay rütbesindeyken; Bekir Kalyoncu tuğgeneral rütbesine terfi ediyor, ama Hulusi Akar o sene terfi ettirilmiyor.
Hulusi Akarın terfi ettirildiği sene 1998.
Bunun önemi nedir diyeceksiniz Silahlı Kuvvetlerde eşit durumdaki iki komutandan birinin erken terfi ettirilmesi o kadar önemli ki Bekir Kalyoncu örneğinde olduğu gibi, eğer siyasi otoritenin müdahalesi olmasaydı, Bekir Kalyoncu bugün Kara Kuvvetleri Komutanı olacaktı
iki Komutanın da askerlik hayatlarının sonraki safahatlarına baktım. Özellikle Işık Koşaner, ilker Başbuğ ve Yaşar Büyükanıtın Genelkurmay Başkanı olduğu dönemlerde Bekir Kalyoncunun sanki daha fazla gözetildiğine dair bir izlenim edindim. Silahlı Kuvvetler camiasında, ilker Başbuğun Bekir Kalyoncuyu ne kadar çok tuttuğu ve kolladığı bir sır değildir zaten... Yine, Yaşar Büyükanıt döneminde, sivil toplumun andıçlandığı bir çalışma yapılırken; Kalyoncu korgeneral rütbesiyle Genelkurmay Harekat Başkanıydı
Ve açıkçası, aynı dönemlerde sanki Hulusi Akarın da kendisine verilen görevler itibariyle ikinci planda tutulduğu izlenimini edindim. ilker Başbuğun Bekir Kalyoncuyu ne kadar gözetiyorsa, Hulusi Akarı o kadar hırpaladığı da Silahlı Kuvvetler camiasında bir sır değildir
Bu sadece Hulusi Akarın yaşadığı bir olay da değil
Bugün Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturan Orgeneral Necdet Özelin de yaşadığı bir durum aslında
Orgeneral Necdet Özel, 2007 yılında korgeneral rütbesiyle Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanıydı. O yıl Orgeneral Necdet Özeli orgeneral yapmamak ve Silahlı Kuvvetlerden ayrılmasını sağlamak için bazı çalışmalar yapıldı. Ancak, çok parlak bir askeri kariyeri olduğu için ve hep birinciliklerle geldiği için, Orgeneral Özeli Silahlı Kuvvetlerden koparmayı başaramadılar ve orgeneral yapmak zorunda kaldılar
2004 yılında Doğan Kitap yayınevi tarafından yayınlanan Apolet Kılıç ve iktidar kitabımı yazarken; 30 kadar generalle konuştum. O dönemden beri Silahlı Kuvvetleri yakından izlemeye çalışırım.
Genelkurmay Başkanlığı görevine gelmiş Doğan Güreş, Necdet Üruğ gibi komutanlarla konuştum. Aynı şekilde, kuvvet komutanlığı yapmış çok sayıda komutanla konuşma imkanım oldu.
Ne yazık ki şunu gözlemledim. Özellikle darbe dönemlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri adeta yeniden dizayn edilmiş...
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra bir dizayn yaşandı. Emekli edilen ve kendilerine EMiNSULAR (Emekli inkılap Subayları) denilen subayların çoğu dindardı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin genetiğiyle ilk oynayanlar 27 Mayısçılar oldular.
Bunu, tarihi tanıklıklardan biliyoruz. Örneğin babası bir albay olan Prof. Mümtazer Türköne, Babamın zamanında tümenlerin yakınındaki camilerde Cuma günleri ön saflarda hep üniformalı subaylar olurdu diyor. Yine babası bir albay olan gazeteci-yazar Avni Özgürel bir sohbetimizde, Babamın zamanında subaylar arasında hafızlık yarışmaları olurdu. diyor.
1960lı yıllardan itibaren, adeta TSKyı dinden arındırma süreci ile paralel olarak; subayların yoğun bir devrimci ve ihtilalci dalganın etkisi altında kaldığını görüyoruz. Bu dalga, 1971de neredeyse Suriyedeki Baas tipi sosyalist bir askeri diktatörlükle sonuçlanıyordu. Milliyetçi generallerin karşı hamlesiyle, Türkiye sosyalist bir diktatörlük olmaktan kurtuldu.
1980 ihtilalinden sonra da TSKda bir dizayn yapıldığı kuşkusuz
1980li yıllardaki dizaynların bir kısımını Apolet Kılıç ve iktidar kitabımda anlattım. 1980lerde, 2000 yılına kadar gelecek genelkurmay başkanları tek tek, isim isim belirlenmişti
28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı Orgeneral ismail Hakkı Karadayı, internete düşen bir ses kaydında o yıllarda Kara Kuvvetleri Tayin Dairesi Başkanı olduğunu söyler.
Son darbe gözüyle baktığım 28 Şubat döneminde, yani 1997den itibaren TSKda bir dizayn daha yapıldı. Özellikle Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlunun Genelkurmay Başkanı olduğu 1998den itibaren, 28 şubat bin yıl sürecek mantığı ile dizaynlar yapıldı. Çok ilginçtir, Ergenekonun yeniden yapılanma tarihi de 1999dur.
Diyeceksiniz ki, bu kadar dizayna rağmen nasıl oldu da Hilmi Özkök, Necdet Özel gibi komutanlar Genelkurmay Başkanı olabildiler? Hilmi Özkökü Genelkurmay Başkanı yapmamak için her şey yapıldı. Necdet Özel için de benzer çalışmalar yapıldı Bugün Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini devralacak olan Orgeneral Hulusi Akarın, 28 Şubat sürecinde nasıl terfi ettirilmediğini yukarıda anlattım
Silahlı Kuvvetlerdeki dizayn çalışmaları, sadece bunlarla sınırlı değil Bir de, 1986 yılından itibaren irticacı gerekçesiyle TSKdan atılan binlerce subay-astsubay var.
Peki onlar atılınca yerlerine kimler geldi?.. Silahlı Kuvvetlerde yıllardır yaşanan sıkıntıların, ihtilalcilik oyunlarının, siyasete bulaşmaların temelinde bu soru var aslında
Türk Silahlı Kuvvetleri, ihtilalcilik tohumlarının ekildiği 1955ten beri çok yara aldı, TSKnın genetik kodları ile esaslı bir şekilde oynandı. Her darbe döneminde atılan binlerce subayın yerine, ya liyakatsız ya da siyasete meyilli subaylar geldi
Şimdi TSKda artık bir normalleşme döneminin başlaması bekleniyor. Tayini, terfisi kendi içinde liyakat unsuruna göre şekillenen, siyasete bulaşmayan ve ülkenın dış güvenliğine odaklanmış bir TSK
Kimsenin inancından, ibadetinden dolayı sorgulanmadığı, atılmadığı ve namaz kılanın da kılmayanın da yan yana, eşit şartlarda görev yapabildiği bir TSK
Ancak böyle bir TSK ile Türkiye bölgesinin oyun kurucu bir gücü haline gelebilir
Ve ancak böyle bir TSK ile, Türkiye sonsuza kadar darbecilik illetinden kurtulur
harp okulu zamanında arkadaşları tarafından "Su uyur, Hulusi Akar" olarak anıldığı iddia edilir. sebebi:
--spoiler--
Akar, Harbiye’de öğrencilerin sosyal etkinliklerini ve özel hayatlarını mercek altına almıştı. Askeri okulların kültüründe en büyük suç sayılan 'ispiyonculuk' neredeyse teşvik edilir hale geldi. Akar öylesine 'seri' çalışıyordu ki öğrenciler aralarında 'Su uyur, Hulusi Akar' diye şakalaşıyorlardı
--spoiler--
ışid ve pkk'ya karşı ne yapacağı merakla beklenen komutan. akp'Nin peşine takılıp lay lay lom yapacaksa görevinin tadını çıkarsın. ara sıra şehit cenazesine gider. mgk, ak saray, başbakanlık, güneydoğu gezileri derken bir de bakmışsın görev süren bitmiş.
Orgeneral Hulusi AKAR 1972 yılında Kara Harp Okulundan ve 1973 yılında Piyade Okulundan mezun olmuştur.
1973-1980 yıllarında çeşitli birliklerde ve Kara Harp Okulunda Takım Bölük Komutanlığı ve Bilgi işlem Subaylığı görevlerinde bulunmuştur.
1982 yılında Kara Harp Akademisinden, 1985 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisinden, 1987 yılında Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetler Kurmay Kolejinden mezun olmuştur.
Genelkurmay Başkanlığı da dâhil olmak üzere çeşitli karargâh ve birliklerde Harekât ve Eğitim Kısım Amirliği, icra Subaylığı ve Şube Müdürlüğü görevlerini icra etmiştir. Ayrıca, Kara Harp Akademisinde Öğretim Elemanlığı ve 1990-1993 yılları arasında Napoli / italya'daki Müttefik Kuvvetler Güney Bölge Komutanlığı Karargâhında istihbarat Subaylığı görevlerinde bulunmuştur. Orgeneral AKAR, 1993-1994 yıllarında K.K.K Özel Kalem ve Basın ve Halkla ilişkiler Şube Müdürlükleri, 1994-1997 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü görevlerini yerine getirmiş, 1997-1998 yıllarında Bosna-Hersek Türk Görev Kuvvet Komutanlığı görevinde bulunmuştur.
1998 yılında Tuğgeneralliğe terfi etmiş ve bu rütbede 1998-2000 yılları arasında Tunceli/Hozat'ta iç Güvenlik Tugay Komutanlığı, 2000-2002 yılları arasında Napoli / italya'daki Müttefik Kuvvetler Güney Bölge Komutanlığı Karargâhı Plan ve Prensipler Başkanlığı görevlerini yürütmüş, 2002 tarihinde Tümgeneralliğe terfi etmiştir.
Tümgeneral rütbesiyle; 2002-2005 yılları arasında Kara Harp Okulu Komutanlığı, 2005-2007 yılları arasında Kara Harp Akademisi Komutanlığı görevlerini yapmış ve 2007 yılında Korgeneralliğe terfi etmiştir.
Korgeneral rütbesiyle; 2007-2009 yılları arasında Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı, 2009-2011 yılları arasında 3'üncü Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulunmuş ve 2011 yılında Orgeneralliğe terfi etmiştir.
2011-2013 yılları arasında Genelkurmay II nci Başkanlığı görevini yürütmüş olan Orgeneral AKAR, 03 Ağustos 2013 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına atanmıştır.
Genelkurmay Başkanlığınca iç Güvenlik Harekâtındaki başarılarından dolayı Üstün Cesaret ve Feragat Madalyasıyla ödüllendirilmiş olan Orgeneral AKAR, ayrıca TSK Üstün Hizmet Madalyası ve TSK Şeref Madalyasıyla ile taltif edilmiştir. Orgeneral AKAR aynı zamanda Bosna-Hersek'te SFOR harekâtındaki görevinden dolayı ABD Liyakat Madalyası ve Kore Cumhuriyeti Milli Güvenlik Liyakat Madalyası sahibidir.
Orgeneral Hulusi AKAR, Bayan Şule AKAR ile evli ve iki çocuk babasıdır. ingilizce bilmektedir.
akp liler tarafından kendisine methiyeler dökülen orgeneralimiz.
allah utandırmasın. 4 sene ordumuzun başında. bazende ankaradaki karargahtan çıkmalı ve genel kurmay forsunu doğu anadoluya götürüp ben burada da varım demeli!!
askerdeyken hiç görmeden nefretimi kazanmış komutandır. günde sadece 3 saat uyku uyuyup beyefendi ege ordusunu ziyaret edecek diye 3 gün boyunca geçeceği yeri temizlemiştik. bizim 3 gün boyunca temizlediğimiz yolu özel araçla geçmesi sadece yarım dakika aldı.
şimdi araştırdım kendisi önceki genelkurmay başkanını mumla aratacak gibi duruyor. halbuki galip mendi paşa gibi bir asker lazımdır ordunun başına:
Bütün yıl Ankara'dan Yozgat sınırına bile çıkmayıp yılda iki kere yüzlerce koruma asker, onlarca gazeteciyle çuvalların arasından poz vermelik sınırı dürbünle dikizleyecek yeni adam.
1999-2000 yıllarında tunceli hozatta tuğgeneral rütbesi ile tugay komutanlığı yapmış kişi, spor hastasıdır, tugyda rütbeli rütbesiz herkesi sabah sporuna çıkarırdı.