her ülke'nin kesinlikle uyması gereken temel görüş.gerek,kişi hak ve özgürlüklerinin korunması gereksede devlet'e ait tüm birimlerin denetim altında tutulması bakımından, "olmazsa olmaz" prensiptir; ancak zamanımızda, ülkemizde bir morphy kanun'unu[hukuk'un hükmettiği yerde,(taraflı kullanım) insanların hayatı
gibi, mülkiyet hakkı ve özgürlükler de tehlike altındadır] yaşıyor gibiyiz.
ciklet gibi yoğrulan kanunlar, yasalar varken zaten arada kendini gösterirdi, artık sittin sene göstermez. adamlar şak diye değiştiriyor yasaları sonra da hukukun üstünlüğü hülolo... vay mk. aga bu demokrasi filan değil, bu orospu çocukları diktatörlüğe soyunuyor. yeni de değil üstelik bu. heslerde de görmüştük aynısını.
Anayasa'nın 2. maddesi gereğince türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devleti, devletin yaptığı işlemlerin hukuka uygun olması ve bir hukuksal anlamda bir denetim mekanizması olması demektir. Dolayısıyla güçler ayrılığı ilkesinin olmadığı bir yerde hukukun üstünlüğünden bahsedilemez.
ilk önce şunu anlamalı ve özümsemeliyiz: Hukukun siyasi görüşü olmaz. Hukuk birilerinin değil, herkesindir. Hukukun belli bir görüşün eline geçmesi demek, hukuk devletini yok edecektir. Yargı bağımsızlığı artık bu ülke için en büyük sorundur.
Hukukun birilerinin eline geçtiğini ve artık hiçbir vatandaşın güvende olmadığını çok uzun zaman önce dile getirdik. Cevap olarak yetmez ama evet dediler. 17 eylül 2013 ihale ve rüşvet operasyonu sonrası yaşanan gelişmelerde görüyoruz ki, "türkiye'de bir dikta rejimi vardır" söylemlerimiz de haklı çıkıyor.
Cemaat ya da akp... Şu saatten sonra hiç önemli değildir. Yargı ne cemaatin ne akp'nin ne chp'nin ne de başka bir legal ya da illegal örgütlenmenindir. Türkiye artık bunun için mücadele etmelidir.
Hangi felsefik bakış açısı ile olaya baktığınıza göre değişecek olgudur.
Bir pozitiviste göre formal hukuk kurallarının üstünlüğünden bahsedilebilecekken Hukuki realizm bakış açısı ile bakılması durumunda belirsizlik olgusundan kaynaklı bu üstünlükten bahsedilemez bile ki tarihçi hukuk okuluna göre ise üstün olan yazılı hukuktan çok örf adet olacaktır.
Hukuk olmayan bir ülkede hukukçu olmak denizi olmayan ülkenin bahriye nazırı olmaya benzer.(avukat turgut kazan) demem o ki biz hukukçular bile artık inanmıyoruz buna.
her koşulda uyulması gereken kural. zaten hukuk denen şey üstün olmazsa düzen bozulur. rum mimar, fatih sultan mehmet'e dava açtığında yargıç, fatih'in elinin kesilmesi kararı verilebiliyorsa ve bu kararın da verilmesi gerekiyorsa bu hukukun üstünlüğüdür. böyle de olmalıdır. dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet vb. olmadan ön yargıları olabildiğince bir kenara bırakarak yasalara ve en önemlisi vicdana göre karar vermek kadar insanı huzura eriştiren başka bir şey olmasa gerek. peki bu hukukun üstünlüğü günümüzde var mı? türkiye için söylemek gerekiyorsa yok. hangi parti iktidara geliyorsa onun dedikleri yapılıyor. herkes kendi doğrularını yapmaya çalışıyor. geri zekâlının birisi hukuk kurumlarına kendi dediklerini yaptırmak, dönemindeki hukukçulardan zarar görmemek -ona göre yaptığı şeyin cezalandırılması zarar olabilir ancak yasalar çiğneniyorsa gereken yapılmalıdır ve bu zarar sayılmaz, hukukun üstünlüğüdür bu.- için kendi adamlarını dolduruyor buraya ve bu devran hep böyle gidiyor. bu geri zekâlılığı ilk yapan yani hukuku tekeline alandan sonra gelenler çok da suçlu değil çünkü kendince haklı. şu an hükûmet değişse hukuk, yeni gelen iktidarla uğraşmayacak mı? birisinin çıkıp hukukun üstünlüğünü sağlaması gerekiyor ki insanlar gerçekten adalete güvenebilsin, herkes "helal olsun be, hukukun üstünlüğü budur!" diye sevinip gözleri dolabilsin. yaşasın tam bağımsız hukuk!
Bugüne kadar görmediğim üstünlüktür.
Hukuk dediğin sistem tamamen suçlular daha az ceza nasıl alırı, suçluyu nasıl koruyabilirizi araştırmak için vardır. Hiçbir ceza haklı/mağdur için yeterli gelmeyecektir.