hukuk

entry281 galeri4 video1
    281.
  1. Hukuk: Varoluşun Ahengini Sağlama Sanatı

    Hukuk, insan ve toplumun öz cevheriyle buluştuğu noktada; hakikati mutlak bir fikrin terazisinde tartan ilimdir. Adalet, yalnızca dengelerin korunması değil, varlık ve yokluk arasında Hakk'ın hükmünü icra eden kılıçtır. Ve işte burada, "şeriat" dediğimiz sistem, sadece kurallar manzumesi değil, varlığın özüne uygun bir nizamın tezahürüdür.

    Ey insan! Sor kendine: Hukuk dediğin, vicdanını mı tatmin ediyor yoksa yalnızca düzenin bir kölesi mi yapıyor seni? Bil ki, hukuk, Allah’ın iradesinden soyutlanmışsa, adaletin ismi kirlenir, vicdanın yaralanır. O yüzden diyoruz ki; hukuk, Mutlak Fikir’in yeryüzündeki inşasıdır. Bu fikir, ne yalnız Doğu'nun kadim mirasında ne de Batı'nın kaba akılcılığında saklıdır. islam, hukuku yalnızca bir "düzen" için değil, varoluşun gayesine uygun bir ahenk için getirmiştir.

    Adaletin Menşei: Şeriat ve insan Fıtratı
    Adalet! O ki, insanı insan eden değer. Lakin, bu değer, hangi terazide tartılacak? Mirzabeyoğlu’nun söylediği gibi, “Adalet, fıtrat ile emrin tevhidinden doğar.” Fıtrat dediğimiz, yaratılışın özüdür; emir ise Allah’ın kelamı. Bu ikisini ayıran, hukuku heva ve hevesin kölesi yapar.

    Ve ey modern akıl! Sanıyorsun ki, adalet, yalnızca çoğunluğun sesiyle bulunur. Oysa Kur’an, çoğunluğun çoğu zaman sapkınlıkta birleştiğini söyler. Bu yüzden hukuk, halkın hevesine değil, Hakk’ın emrine dayanmalıdır.

    Hukukun inşası: ideolojik Temel
    Hukuk, yalnızca mevcut düzeni yıkmakla değil, onun yerine "ideal" olanı koymakla mükelleftir. "Başyücelik Devleti" bu yüzden salt bir devlet modeli değil, hukukun ideolojik temellerine dair bir manifestodur. Burada mesele, Müslüman zihniyetinin yeniden ihya edilmesidir. Hukuk, adaletin hizmetkârı olduğu kadar, islam ideolojisinin bayrağıdır. Bu yüzden, hukuk mücadelesi, aynı zamanda bir fikir mücadelesidir.

    Sonuç: Hakikatin Şehadeti
    Son sözümüz, şeriatın davasıdır: Hukuk, yalnızca Allah’ın huzurunda diz çöker. Batı’nın mekanik aklı, insanı köleleştirirken, islam hukuku, insana Rabbi’nin huzurunda özgürlüğünü öğretir. Adalet, yalnızca ilahi emirlerin gölgesinde serpilir ve hukuk, ancak bu emre teslim olursa insanlığa bir kurtuluş sunar.

    Hukuk, insanın Rabbine teslimiyetinin suretidir. Ve ey insan! Hukukun merkezinde yer alan sensin; ama unutma ki, bu merkez, Hakk’ın nizamına boyun eğdiğinde gerçek anlamını bulur.
    0 ...
  2. 280.
  3. Hukuk: Adaletin Sureti, Hakk’ın Kelâmı
    Hukuk, Allah’ın emir ve yasaklarının toplumsal düzende tecelli ettiği ilahi bir nizâm; Hakk’ın adalet suretinde görünmesi… insan denilen meçhulün, ruh ve beden muvazenesinde idrak ettiği bir nizâm ki, yaratılış gayesinin hem ferdî hem içtimaî ölçüde keşfi ve tatbikidir. Adalet, “her şeyi yerli yerine koymak” ve bu anlamda, varoluşun ahenk ve intizamını yakalamaktır.

    Bugün modern hukuk dedikleri, insanın ruhunu susturup bedenine hapsetmiş, maddecilik zindanının parmaklıklarında yankılanan bir “hukuk çığırtkanlığı”… Halbuki hukuk, emir ve yasaklardan ibaret bir mekanizma değil, ruhî ve fikrî temeli olan bir idealdir. Adaletin idraki, Hakk’a teslimiyetle mümkündür; hukuk dediğin, Allah’ın şeriatında tecelli eden adaletin vasıtasıdır.

    Hukukun Nizâmı: islam Şeriatı
    Bir taş yerinden oynasa, kâinatın ahengi bozulur… Hukuk, taşları yerine koyma sanatıdır; bu da şeriatla mümkündür. Şeriatın gayesi, insanın fıtratına uygun bir nizam kurmak ve onu yaratılış amacına ram etmektir. Şeriatsız hukuk, başsız bir beden, kalpsiz bir insan…

    Modern hukukta gördüğün, insanı Allah’tan koparan bir mekanik nizâm. Adalet adına zulüm, özgürlük adına esaret… Hâlbuki islam hukuku, adaletin ölçüsünü Allah’ın emirlerinde bulur; hakların hakikati, Allah’ın rızasına muvafıktır. “Hukuk”, kelime köküyle bile, “hak”kın yanındadır; batılın değil!

    Hukukun inşası: Başyücelik ideali
    Mirzabeyoğlu’nun dile getirdiği “Başyücelik Devleti”, hukukun yeniden inşasının temelidir. Burada hukuk, emir ve yasaklardan ibaret bir sistem değil; varoluş gayesinin cemiyet planında tecellisi… Hukuk, insanı insan yapan değerlerin muhafazası ve bu değerler üzerinden yeni bir medeniyet tasavvurunun çatısıdır.

    Batı’nın ithal ettiği hukuk sistemleri, kalıplaşmış birer esaret zinciri… Bu zincirleri kırmak, hukuku Hakk’ın terazisinde yeniden tartmak gerekir. Bu inşa süreci, hem geçmişin birikiminden beslenir hem de günümüzün ihtiyaçlarına cevap verir. işte burada, islam’ın aslına dönüş ve modernitenin eleştirisi, hukuk için yol gösterici bir işaret fişeğidir.

    Son Söz
    Hukuk dediğin, Hakk’ın hâkimiyetine teslimiyetle başlar; bu teslimiyet olmadan, adalet yalnızca bir hayaldir. Adaletin sancağı, Allah’ın rızasıdır; hukuk ise bu sancağın gölgesinde bir nizâm… insan ve toplum, bu nizâmın içinde hem kendi hakikatini hem de Hakk’ın tecellisini bulur. Adalet, Hakk’a ram olmaktır; hukuk, bu râm oluşun suretidir.

    "Hukuk, Hakk’ın emri, adalet ise bu emrin suretteki nizamıdır; suretsiz nizam, adaletin değil kaosun diğer adıdır."
    0 ...
  4. 273.
  5. Ailen esnaftır ticareti bilirsin... Duyarsın, kanıksarsın.

    Hukukçu bir ailen varsa... Evet Kanun bilmezsin ama hukuk nasıl işler bilirsin... Bir mantığı vardır kendi içinde çünkü hala bir şekilde roma hukuku öğretilir mesela.

    insana güven verir, özgüven verir! Sokaktaki insanın bilmediği "görevi kötüye kullanma" ne demek aslında nasıl gizli bir silahtır hayat kurtarır bilirsin.

    Ögrenin yani! Kendiniz için... Hukuk öğrenin kanun kitap değil.

    Bizimki gibi bir toplumda siyah kuşak sahibi olmak gibidir!

    Faraza bir otobüste kavga edeceğine karakolun önünd çek dediğinde karşındaki adamın dizinin bağı çözülür! Bilir çünkü hiç bilmediği bir deplasmana çıkacağını, kanunla muhattap olacağıni vs.

    Büyük güçtür!
    Burda onca düzen yalakası tipten de bu yüzden korkmam mesela.
    1 ...
  6. 272.
  7. ülkemizde maalesef yerlerde sürünmektedir.

    hukuk davaları yönünden;

    hızlı bir yargılama sistemi geliştirilip davalar kısa sürede sonuçlanmadıkça ve ceza yargılamasında olduğu üzere re'sen araştırma ilkesi uygulanmadıkça

    ceza davaları yönünden;

    infaz kanunu denen şey yürürlükte oldukça, infaz kanunu kaldırılıp tam infaz sistemi getirilip ceza kanunundaki cezalar da yeniden düzenlenmediği müddetçe

    bu ülkede adaleti tesis e-de-mez-sin. siyasi baskıların engellenmesi ve yargı bağımsızlığı da sonra gözden geçirilecek sıkıntılar.

    Ne olursa olsun ivedilikle hızlı tecelli eden, vatandaşı mağdur etmeyen ve caydırıcı olan bir hukuk düzenine geçilmesi şart.
    0 ...
  8. 271.
  9. Hayatımın anlamı olarak kalmaya devam eder umarım.
    1 ...
  10. 270.
  11. Kendini bilmezlere ayar vermede işe yarayan bir kurumdur.
    3 ...
  12. 269.
  13. Müthiş mantık yürütmüş helal lan sana.
    0 ...
  14. 268.
  15. Türkiye'de zararı tazmin etmez, zararın yarısı kadar bir teselli ikramiyesi verir.

    Bu da demek oluyor ki sen bir hukuk devleti değil, yarı-hukuk devletisin.
    0 ...
  16. 267.
  17. reklamları izledik.

    yani kendi reklamını şurada yaptıran avukat da ne bilelim.
    2 ...
  18. 266.
  19. 265.
  20. adli kurumlarda çalışmak için okunması gereken bölüm.
    0 ...
  21. 264.
  22. belki de nesnel olmayıp göreceli bir alandır ya da acaba kesinleşmeyen şeyler var mıdır bu alanla ilgili?
    1 ...
  23. 263.
  24. Aslında hukukçuların adı hukuksuzcular olarak değişmesi lazım.
    1 ...
  25. 262.
  26. çok güzel, en çok ilgi duyduğum konulardan birisidir benim için. mahkeme evraklarını falan çok severim.
    0 ...
  27. 261.
  28. (bkz: #45299900)

    lan adam ruhsatı alalı taş çatlasa 3 sene olmuş üşenmemiş sözlüğe reklam almış vallahi bu avukatlar reklam konusunda sınır tanımıyorlar.
    0 ...
  29. 260.
  30. en sevdiğim kuş türünün ismidir. hukuk kuşu...
    0 ...
  31. 259.
  32. Özel takip edilmesi gereken davam için titizlikle araştırdığım ve tüm takip ve verdiği detaylar kadar ekibide çok başarılı. Sizlere anlaşma yaptığım hukuk firmasının bilgilerini bırakıyorum.
    kaynak: https://ozansoylu.av.tr/
    0 ...
  33. 258.
  34. Konya'da yaşayan biri olarak hukuk ile ilgili sorunlarım vardı. Ama latif bey ile tanışmak benim en büyük şansımdı kendisine ve ekibine sonsuz teşekkürler.
    kaynak:https://www.latifcembaran.com/
    0 ...
  35. 257.
  36. Bir hukuk okuyalım dedik, biz mezun olup iş bulasıya öldü yemin ediyorum.
    0 ...
  37. 255.
  38. Hukuk, bilim değildir babako. Büyük büyük laflar etmeden önce bunu öğrenmek lazım.
    1 ...
  39. 254.
  40. Hırslı politikacıların oyuncağı haline geldiğinde geçmiş olsun. O ülkeden para da kaçar beyin de.
    0 ...
  41. 253.
  42. Çağa ayak uyduran ender bilimlerden biridir hukuk. Kanunlar eskiyebilir.
    Ancak kanunlar, değişen şartlara anlık uyum sağlaması için sürekli değiştirilemezler, aksi takdirde uygulamada istikrarsızlık ortaya çıkar.
    Hukukta bu boşluk içtihatlarla doldurulur ve somut olaylara göre içtihatlar, yargıyı şekillendirecek şekilde yorumlanır ve uygulanır.
    0 ...
  43. 252.
  44. Her şeyin üzerindedir.

    Ama türkiye'de "hukuk iktidarın fahişesidir" mottosu tam anlamıyla vücut buluyor.
    2 ...
  45. 251.
  46. hak kelimesinin çoğuludur. amma velakin türkiye'de kalmamıştır, lütfen başka ülkelerde deneyiniz.
    1 ...
  47. 250.
  48. “hukuk” denilince ister istemez hepimizin hatırına “mahkeme, avukatlar” vesair gibi çağrışımlar gelmekte; bu yanlış olmasa da, esasen hukuk “ahlak” demektir ve her toplumun kendi inanç ve adetlerine göre zamanla oluşmuş bir ahlak kaidesi/kuralı ve bu kaideleri teşkil eden normlardan oluşmuş bir hukuk düzeni vardır.

    bu itibarla “hukuk, ahlâkın pıhtılaşmış hâli” denilmiştir; bu tanımların ardından “hukuk” bahsi ile alakalı asıl tanımlamaya çalışacağım -ve bir yönüyle de hatırlatacağım- husus şu:

    hukuk, başta söylediğim gibi ilk anda aklımız ve gözümüzde daha çok başka imajlarla canlanıyor olsa da, yani onun siyasi, kanun yahut ceza kategorileri hatıra gelse de esasen, sıradan, tabiî, günlerden her hangi bir gün içinde geçirdiğimiz vakitlerdeki bütün münasebetlerimizi kapsamaktadır. hani, hiza diye bir şeyin varlığını ancak belli objelere nazaran görüyor olmamız gibi, o, ister farkında olalım isterse olmayalım hayatımızın önemli yahut sıradan her hadisesinde, şartların ve vakaların mahiyetine göre kapsamı daralan yahut genişleyen bir biçimde vardır ve birçok faaliyetimizle ortaya çıkar, gözükür.

    bir trafik kazasında bunu belirgin bir biçimde hissederken, susuzluktan ciğerinin yanmış olabileceğini varsaydığımız bir serçe için pencere kenarına koyduğumuz su dolu bir kab’ta, ——-ki burada, onun hak hukukunu gözetirken, diğer yandan yani pıhtılaşmış hâline nazaran “ahlaki” bir tavır sergilemekteyizdir ve bizi buna mecbur kılan sadece vicdanımızdır, evet “mecbur kılmak”ta bir “zorunluluk” hâli vardır ve işte serçe ile aramızdaki münasebeti doğuran, evet gördüğümüz üzere yazılı olmayan bir hukuk kuralı vardır——- bu fiilde onu düşünmez ve görmeyiz; görmek zorunda değiliz zaten; söylemek istediğim esasen günlük münasebetlerimizin neredeyse tamamına yakını “hukuk”a tâbidir:

    hani eskilerin kullandığı “filanca ile hukukumuz var” yahut “onunla hukukumuz eskiye dayanır” tabirindeki gibi...

    böyle bir tarafı da var.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük