umarım uzun bir çalışmanın sonunda bu yıl kazanacağım dediğim bölüm. gerçekten bu bölümü istiyorum sözlük, hakkını vereceğimden kuşkum yok. üstelik hukuk sisteminin reforma ihtiyacı var, işte benim gibi genç dimağlar bu reform hareketlerinde iş görecek. kaldı ki, hukukun, bugün kimlerin elinde olduğu da ortada, çocuğa tecavüzü normal gören hakimlerin, kadına şiddeti kadına müstehak gören savcıların adına şimdiden özür diliyorum, umarım böyle zihniyettekiler hukuk dünyasından tez zamanda yok olur.
birkaç gereksiz bilgi vermek gerekirse kişinin avukat, hakim, savcı olabilmesi için bu bölümden mezun olması gerekiyor. şu an, yamulmuyorsam bundan 10 yıl öncesine kadar 10 ila 20 tane hukuk fakültesi varken şimdi neredeyse 80'i buluyor. bir de belirtme hâl eki aldığında "hukuğu" değil "hukuku" diye okunur-yazılır.
Nabi Avcı gibi bazı bireyler tarafından ders yükü gözönüne alınarak 3 yıla düşürülmesi gündemde olan fakültedir. Demek ki boyumuz kadar kitabı 1 yılda bitirmek zorunda olan bizler aptalız ki 4 yılda bitirmeye çalışırken imanımız gevriyor oysa 3 yılda bitecek kadar basitmiş demek ki sorun bizde özür dileriz YÖK taslağını hazırlayanlardan ve Nabi Avcı'dan.
son yıllarda sayıları bir hayli artmış fakültedir, üniversite kuran hukuk fakültesiyle bismillah der olmuş bence sayılarının azaltılması gerekli, mevcut hukuk düzeni iyileştirmek isteniyorsa daha fazla açmak yerine mevcut fakültelerin daha iyi hale getirilmesine çalışılmalı.
Adamın ömrünü çürüten fakültedir. Hocaları ayrı bir dert, kasıntıdır. 2 kredisi olan seçmeli ders veren asistanlarının profesörlerden daha fazla kasıldığı, sınavlarında efsane ters köşeler yapıldığı fakültedir.
kocaeli üniversitesi'nde okuyorsanız bu bölüme giren insanları yılda bir kez görürsünüz. zira bu kişiler kayıtların olduğu hafta okula girerler, yıl sonu finallerden sonra okuldan çıkarlar. lan bizim fakülte bu adamların binasının tam karşısında giren çıkan olmuyo bildiğin. kış uykusuna mı yatıyorlar ne?
1 aylık izlenimlere bakarsak 'o kadar da kasmayan' fakültedir.tamam ben de memlekete döndüğümde meraklı gözlerle bakanlara çok zor ayağı çekiyorum ama durum tam olarak öyle değil.ha şimdi diyeceksiniz ki her gün 5 saat çalışmak her dersi takip etmek zor,hah işte o zaman gerçekten zor.ama vapurun kalkmasını beklemek artı vapurun ilerlemesi derken zaten yarım saatlik bir zamanın oluyor,ne bileyim günün şu kısmından 2 saat bu kısmından yarım saat derken halloluyor.elbette bu döngüyü başlatabilmenin yolu erken kalkmak,öğlenden sonra kimse kimseden 5 saatlik bir iş performansı bekleyemez,beklenti gerçekleşse de verimli olamaz.işin özü güne iyi başlamakta,bunun yolu da sabah dinç kalkmakta.sabah 9 dan öğlen 1 e kadar yapılacak 2 saatlik çalışma motivasyonunu da beraber getirir,gece 12'ye kadar yapılacak 3 saatlik çalışma da arkasından gelir.belki de bu bahsettiklerimi sadece hukuk fakültesi öğrencileri için değerlendirmek yanlış olabilir,belki sadece benim stilim bu şekilde işlerlik kazanıyor olabilir,ama bakınca da mantıklı geliyor bu çıkarımlar.
saygınlığının yanında başka şeyler de getiren fakülte. hele ki avukat olacaksanız. şu icra dedikleri şey var ya, ha işte orda bildiğin tahsilat yapan çete gibi görüneceksiniz. ama çeteniz olmadığından sizi tehdit edecekler, size hakaret edecekler. öyle bir yere gideceksiniz ki bir bakmışsınız memur kaçmış, polis borçlularla ahbap olmuş tek başınıza kalmışsınız. ha bir de alacaklı var, her gün arar param ne oldu diye. icra yapmam mı diyorsunuz, hahaha... kendi müvekkilinize her ihtimalde icra yoluyla gideceksiniz. neden? davayı kazansanız da müvekkil ödeme yapmak istemeyecek, neden? size ne yaptınız ki, adam demek ki haklıydı ki davayı kazandı.
şimdi eklemek istiyorum ki, icra yolu mülkiyet hakkının çok önemli bir korumasıdır. devletin vatandaşın parasını korumasıdır, hukuk devletinin bir görünümüdür. yani icra yolu ile takip şeytani bir varlık değildir.
halkın gözünde onurlu bir hukukçu olmak için hakim olmak da yaramaz savcı olmak da. ha savcı olursanız biraz daha iyisiniz, en azından sizden korkarlar. hakim olursanız kararı veren siz olacağınızdan elbet bir tarafın gözünde zalim olacaksınız.
akademik kariyer düşünüyorsanız o başka tabi.
parası mı var? bir yerde elbet para var ama ben daha göremedim sayın sözlük yazarları.
eskiden paranın gözüne vurulduğu için şimdi ellerinde evrak çantalı haciz memuru gibi çalışan mezunlara sahip fakültedir.
iyidir hoştur da biz en iyisiyiz en şukelasıyız havası komik tabi. okulda hocaların gazıyla burnu yere düşse almayacak insanlar piyasaya çıkınca ayakları yere basacaktır.
herkese savunma makamını hak ettiği için bir avukat elbet bir gün bir suçluyu savunmak zorunda kalacaktır. ilk başlarda bunu yaparken zorlansa da sonrasında giderek buna alışacacaktır. daha detaylı bilgi için (bkz: the rainmaker)
şimdi gel gelelim otçu diye atıp tutulan mesleğe yani peyzaj mimarisine. efendim peyzaj mimari gülle uğraşır, çocuğuna tecavüz eden babayla değil. peyzaj mimari lale ile uğraşır, hekim öldüren 17 yaşındaki zırtapozla değil. peyzaj mimari botanik, sanat ve insanın iç dünyasına yolculuğunu içinde eriten bir meslektir. fakat hukuk, şuçun, suçlunun, ahlaksızlığın içinde temiz kalma çabasıdır. halbuki peyzaj mimarisi okumuş birisi o kadar çiçeğin içinde kirli bile olsa içi temizlenir.
sırf bu sebepten bile peyzaj mimariden daha az özel, güzel bir fakültedir hukuk fakültesi.
2-2 berabere olan fakültedir. ayrıca başkasının derdini dert edindiğin, mezun olup avukatlık yapınca her an topuklarından vurulabilme ihtimali yaratan fakültedir.