Hukuk fakültesi denildiğinde, her şeyden önce, bir kavga sırasında rakibinizin kafasına atsanız kaşını açacak, bilincini kapatacak derecede etki gücüne sahip kitaplarla geçecek bir dört yılı göz önünde bulundurmak gerekir.
Hukuk fakültelerinde genelde devam zorunluluğu olmadığı için sınavdan sınava kurulan arkadaşlıkların kalıcı olma ihtimali çok düşüktür. Derslere devam zorunluluğunun olmaması, akıllara “Anadolu Üniversitesi, niye bu bölümün açık öğretimini açmıyor?” sorusunu getiriyor. Sanırım bundaki temel sebep, yüz binlerce avukattan oluşan bir halkın en ufak bir olayda bile dilekçeyi yazdığı gibi soluğu mahkemede alacak olması ve akabinde tıkanan bir yargı sistemi korkusundan olabilir.
Hukuk bölümünü seçenlerin kahir ekseriyeti Amerikan filmlerinden etkilenen ve anlık bir idealizmin girdabına düşen gençlerden oluşur. The Pelican Brief (Pelikan Dosyası), And Justice For All (Ve Herkes için Adalet), 12 angry Men (12 Kızgın Adam) gibi filmleri gözlerini kırpmadan izlemiş ya da Harper Lee’ nin Bülbülü Öldürmek, Franz Kafka’ nın Dava, Heinrich von Kleist’ ın Michael Kohlhaas’ ını okuyup da kendine gelememiş insanlar olmaları kuvvetle muhtemeldir. Oysa bu arkadaşlar, gerçek hayatla filmler arasında, Amerika ile Türkiye arasında dağlar kadar fark olduğunu bir gün idrak etmek zorunda kalacaktır.
Her şeyden önce Amerika’ da hukuk fakültesine girmek için başka bir yükseköğrenim kurumunda üç ya da dört yıllık bir lisans eğitimini başarıyla tamamlamak gerekiyor. Hukuk fakültesine girebilmek için sadece üniversite ya da yüksekokul bitirme derecesinin yüksek olması değil aynı zamanda lise bitirme derecesinin de çok yüksek olması lazım. Yani öyle dershaneye gidip de üniversite sınavında iyi bir puan alınca kapağı atmak mümkün değil.
O filmlerde gördüğünüz mahkeme salonunu, jüri üyelerini Çağlayan Adliyesi’ nde boşuna ararsınız. Biz, Ofsayt Osman’ ın “Bu da mı ofsayt Hâkim Bey, söyle bana, bu damı gol değil?” restiyle bütünleşmiş bir halkız. Bu bünyeye “Gool!” diyecek bir hâkim yeter.
ömür törpüsü, kızların bile saçını beyazlatan bir bölümdür.
En geçerli ve iş garantisi olan bölümlerden biri. Hangi ülke olursa olsun, zeki ve mantıklı düşünebilen öğrencilerin kazanabileceği bir bölümdür. Tıp ve Hukuk en zor bölümlerdir.
Gerçekten saçlarım beyazladı. Özellikle şu sınav dönemi ömrümden ömür gidiyor ve hiç bir ders yetişmiyor. Tabi bütün dönem yatıp çalışmazsak olacağı buydu da napalım artık zaman geri gelmiyor.
Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde hukuk fakültesi bu kadar ayağa düşmemiştir. Eskiden fakülte sayısı azdı ve hukuk fakültesi başarılı öğrencilerin tercih ettiği bir fakülte idi, bir prestiji vardı.
Ülkedeki onlarca vakıf üniversitesinin varlığı sayesinde hukuk fakültesi, neredeyse ilk 100 bine bile giremeyen insanların dahi okuyup mezun olabildiği bir fakülte haline getirildi. Gerçekten çok yazık.
Bu duruma ilber ortaylı haricinde dikkat çeken bir akademisyen de yok sanıyorum.
Okul bittikten sonra "keşke gitseydim." Dediğim fakülte. Adamlar bi dilekçeye bin lira istiyor. Halbuki el yazısıyla yazıp versen bile mahkeme kabul ediyor. Valla mükemmel meslek bence ah akılsız kafam hahah.