dilekçenin yazılacağı makam fark etmez; yeter ki yazılması gereken bir dilekçe olsun ortada.
a4ü ve kalemi sıkıştırıp "yeğen sen hukuk bitirdin şuraya bi dilekçe patlat bakalım, boşuna mı okudun amk" benzeri cümlelerle bu sikko görevi kitlerler hukukçuya. bittikten sonra da "ulan bunu ben de yazardım, biz de seni bi şey sandık. senden bi bok olmaz" diyerek bi dahaki dilekçeye kadar da ortadan kaybolurlar.
onların ben tee amk, babadan oğula nesil ne yazık ki bunlar.
bu grup içinde en şansız olan ve bu muameleye en fazla maruz kalan avukatdır,hakim savcı sanki aynı fakülteden mezun olmamış gibi ayrıcalıklı haklara sahipken daha saygınken ,avukat müvekkil adayı tarafından ama avukat mustafa bey sizin istediğiniz vekalet ücretinin yarısına bu işi yaparım dedi diye pazarlığa tabiidir.
avukat icra takibinde şiddete dahi maruz kalabilirken savcı veya hakime bırak el uzatmayı lan deme teşebbüsü sizi içeri tıkmaya yeterlidir.
bu durum içinde bulunan avukatın ruh hali felaket iç sesi ise şöyledir: 4 sene okuyup 1 sene staj yapacağıma arzuhalci olaydım en azından parayı yazdığım dilekçe başına peşin alırdım kira baro aidatı vergi bunlardanda muaf olurdum ...
edit: bu adama askerde gerçekten arzuhalci muamelesi yapılır.
yazar : dosyanızı inceledim, sahtecilik suçundan yargılanıyorsunuz, ifade vermediğiniz için de hakkınızda yakalama çıkmış.
sanık : hmmm, avukat bu dosyada nolur, beni beraat ettirebilir misin?
yazar : sizi ceza almadan kurtarırım.
sanık : hmmm, avukat bu işi kaç paraya yaparsın.
yazar : 1500 tl. alıyorum, valla bak bu işi bundan daha aza kimse yapmaz.
sanık : 500 bu ay, 500 de bi sonraki ay vereyim, sen de beni kurtar, olmaz mı heee?
yazar : s.ktrrrrr gittttt uleynnnn. aq biz o kadar yıl boşuna mı dirsek çürüttük, sizin gbi i.neler sahte çek soksunlar piyasaya, milleti dolandırsın, sonra da gelsin karşımda pazarlık yapsın, elimden bi kaza çıkmadan kaybolll.
sanık : tamam avukat celallenme hemen, al sen şu 1500 ü hemen gidelim yakalamayı kaldırtalım.
doğal falan değildir efendim. kompleksle de alakalı değildir.
ebesinin amsterdamı kadar kitap okuyup, emek harcayan adama çevre vergisi muafiyeti için dilekçe yazdırılmaz. git iş takipçisi bul, arzuhalci bul ya da azıcık adam ol da iki cümle kurabilecek kadar geliştir kendini. dimi bebeğim?
avukattan 2 dakikada burnunu oynatıp şak diye dilekçe yazmasını bekleyip karşılığında 15 lira verebilme ihtimalinin peşinde olmaktır. 100 lira istemeye kalkarsanız adamın geçireceği kalp krizinin yegane müsebbibi gibi karşılanırsınız. yurdum insanının genel tepkisi ise "napdın da iki satıra o kadar para istiyon" kıvamındadır. bu bakımdan avukata çakal gözüyle bakan vatandaş arzuhalcileri babasının oğlu gibi bağrına basar.
ucuz etin yahnisi güzel sözdür ama hayatında yahni yiyememiş adamdan at etiyle kedi etinin farkını anlatamazsınız. kedi canını senin.
benzer muamelelere askerlikte çok rastlanır. komutan bölüğü toplayıp, sorar : '' aranızda mimar var mı ? '' haliyle yüzlerce sekiz aylık arasından çıkar bir kaç tane. el kaldırırlar.
komutan bakar şöyle : '' iyi, ordu evine krapon kağıdı asılacak.''