odalar demektir. bu ismi almasının sebebi içinde peygamber efendimiz (s.a.v) in evinin geçmesidir. medine devrinde inmiştir.18 ayettir. 12. ayetinde şöyle buyrulur:
"ey inananlar!zannın çogundan sakının , zira zannın bir kısmı günahtır. birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? ondan tiksinirsiniz; allah'tan sakının şüphesiz allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır."
Mekke devrinin sonlarında nazil olmuştur. Sure 18 ayetten oluşur. Sure ismini 4. ayette geçen ve hücre kelimesinin çoğulu olan hucurat kelimesinden alır. Surede hücre kelimesi ile Mescid-i Nebevinin yanında peygamber ve ailesine ait odalar kastedilmektedir.
Hucurat Suresinde iyi huylar ve faziletli davranışlarla ilgili emirlerden kötü huylar ve çirkin davranışlarla ilgili yasaklardan Peygambere uyulması gereğinden, duyulan her şeye inanılmaması gerektiğinden, güvenilmeyen kişilerin getirdiği haberlerin mutlaka araştırılması gerektiğinden bir biriyle çatışan iki Müslüman topluluğun barıştırılması gereğinden, insanları aşağılamanın, onlara küçültücü lakaplar takmanın onların kusurlarını araştırmanın kötülüğünden, Allahın emirlerine en çok uyanların Allah katındaki üstünlüğünden Allahın her şeyi bildiğinden bahsedilir.
13.ayetinde ırkçılığı yasaklayan suredir. *
13. ayet : Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır.
ırk ve cinsiyet asla üstünlük sebebi olamaz. kişi bilgisiyle, ahlakıyla ve allah katındaki yeriyle ancak üstündür.
ırkçılıkla ilgili hadis-i şerif:
Asabiyet (ırkçılık) dâvâsına kalkışan, onu benimseyen bizden değildir. ırkçılık uğrunda savaşan bizden değildir. ırkçılık dâvâsı üzere ölen de bizden değildir. Ebû Dâvud
1. Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün huzurunda öne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
2. Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın. Öyle yaparsanız, siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider.
3. Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.
4. (Resulüm!) Sana odaların arkasından bağıranların çokları, aklı ermez kimselerdir.
5. Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Bununla beraber Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
7. Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize zinet yapmıştır. Küfrü, fasıklığı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. işte doğru yolda olanlar bunlardır.
8. Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir. Allah herşeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
9. Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever.
10. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.
11. Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. imandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerdir.
12. Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? işte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.
13. Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır.
14. Bedevîler ''inandık'' dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama ''islâm olduk.'' deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
15. Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. işte doğrular ancak onlardır.
16. De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah herşeyi hakkıyla bilendir.
17. Onlar islâm'a girdikleri için sana minnet ediyorlar. De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Bilakis sizi imana erdirdiği için Allah sizin başınıza kakar. Eğer doğrulardan iseniz (Allah'a minnettar olmanız gerekir.)
18. Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin görülmeyen esrarını bilir. Allah yaptıklarınızı görür.
eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. şayet biri ötekine saldırırsa, allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. şüphesiz ki allah, adil davrananları sever.
iki buçuk sayfa olmasına rağmen içerisinde birçok hususu barındıran suredir. Toplum düzenini oluşturan birtakım değerler çarpıcı ayetlerle bu surede karşımıza çıkar. Peygamber sav e saygıyla ilgili müşahhas bir örnekle başlar ve bundan yola çıkarak aslında vahye, sünnete, ilme saygıyı vurgular. Devamında güvenilir olmayan kişinin getirdiği haberin araştırılması gerekliliğinden dedikodu illetine kadar birçok mevzu ele alınır.