hubert sondermann

entry3 galeri11
    1.
  1. bursa'da 1957-1963 yılları arasında teleferik'in yapımında başmühendis olarak çalışan, daha sonra çok sevdiği bursa'dan ayrılmayarak burada yaşayan, nihayetinde de müslüman olarak hayata veda eden kişi. 1902'de almanya'da doğmuş ve 1976'da bursa'da ölmüştür. mezarı emirsultan'dadır. yaşadığı yıllarda bursa'lılar tarafından çok sevilmiş ve kendisine "alman amca" lakabı takılmıştır.
    0 ...
  2. 2.
  3. teleferik yapımından sonra kısa bir süreliğine almanya'ya dönüş yapmış, sonra da oralarda yapamayacağını anlayıp eşi dostu her şeyi bırakıp bursa'ya geri gelmiştir.

    eski bursalılar'ın alman amca'sıdır, tatlı bir bursa efsanesidir...

    doğum: 22.02.1902
    ölüm: 19.08.1976
    0 ...
  4. 3.
  5. Hubert Sondermann, 1902 yılında Alman bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Çocukluk yıllarında ailesiyle birlikte isviçre’ye göç etmiş ve isviçre vatandaşı olarak büyümüştür. Makine Mühendisliği eğitimi almış ve başarılı bir makine mühendisi olarak bir firmanın iş ortağı olmuştur. 1957 yılında Bursa Uludağ Teleferik işletmesinin inşaat ihalesini kazanacak olan Von Roll adlı şirkette çalışmıştır. Zaman içerisinde Bursa’nın önemli bir simgesi haline gelecek olan Teleferik inşaatında mühendis olarak çalışmak üzere Bursa’ya gelmiştir. Gelişindeki amacı her ne kadar ticari olsa da aslında Uludağ ile Şehir Merkezi arasındaki Teleferik Hattı’nın bir benzerini Türk ve Alman kültürleri arasında da kurmayı başarmış bir kişiliktir. Aynı zamanda doğa sever bir insan olarak Bursa’daki teleferik hattının açılışında: “Bir teleferik kazandınız ama bir dağı kaybettiniz.” Demiştir.

    türk işçiler arasındaki lakabı: alman amca olan kişidir.

    Bursa ile Sondermann’ın ilk Randevusu

    Tesislerin yapımına Elektrik işletmesi bünyesinde 1955 yılında başlanmıştır. Teleferik ve Telesiyej işletmesi ile ilgili görev, Belediye Meclisinin 15.06.1957 tarih ve 289 sayılı kararı ile Elektrik işletmesi Müdürlüğü'ne verilmiştir. Tesislerin yapım işi 1958 yılında isviçreli Von Roll firmasına 27 milyon liraya ihale edilmiştir. Sondermann, Bursa’ya 1958’in ilk aylarında gelmiştir. Geldiğinde ilk iş olarak kendisine bir çalışma ekibi kurmuş ve gecikmeksizin çalışmalarına başlamıştır. Sarp yamaçları, dereleri ve tüm doğal engelleri aşarak Uludağ’ın zirvesine teleferik hattını ulaştırmak onun için zor olmuştur çünkü geldiği dönemde, kısıtlı teknik ve ekonomik şartlarla boğuşmak zorunda kalmıştır. Malzemeleri taşımak için genellikle merkep, katır ve atları kullanmıştır. Uludağ’ın yamaçlarından zirvesine giden teleferik hattının her aşaması için büyük bir emek sarf edilmiştir. Öyle ki çalışmalar hava koşulları ve mevsim ne olursa olsun devam etmiştir. Bu kesintisiz devam eden çalışmalar sırasında işçilerin ve Sondermann’ın kumanyaları gecikmiş ve çoğu zaman aç kalındığı da olmuştur. Bu tip açlık durumlarında işçiler ve Sondermann, etraflarında yenilebilecek ne varsa bunları paylaşıp yemekten çekinmemişlerdir.

    Sondermann’ın Bursa Aşkı

    Sondermann, Bursa’ya geldiği ilk yıllarda Altıparmak’ta yaşamıştır. Altıparmak, o dönemde Bursa’nın en gözde caddesidir. Yaşadığı yerden iş sahasına ulaşımda, o günlerde Bursa’da çok az bulunan “Ford” marka otomobilini kullanmıştır. Sondermann camilerden yükselen ezan sesini çok sevmiş, bazı sabahlar minarelerin dibine oturarak ezan seslerini kaydetmiştir. Bir süre sonra çalışma yerine daha yakın olan ve sevdiği ezan sesini net bir şekilde duyabildiği, Yeşil Camii ile Yeşil Türbe’yi gören bir eve taşınmıştır.

    Kısa sürede, mahalleliyle ve çalışanlarla sıcak dostluklar kurmuş, bütün sohbetlerin, cemiyetlerin ve davetlerin vazgeçilmez ismi haline gelmiştir. Çalışanlarıyla etkili iletişim kurabilmek için Türkçeyi öğrenmek istemiş ve kısa sürede bunu başarmıştır. Böylelikle hem büyük aşkı olan Bursa ile ilgili bilgilere daha rahat ulaşabilmiş hem de isteklerini daha rahat ifade edebilmiştir. Türk insanının paylaşımcı oluşu onun çok hoşuna gitmiş, kendisi de etrafındakilerle pek çok şeyi paylaşmıştır. Sabah işe giderken mahallenin çocuklarını arabasıyla okullarına bırakmıştır. Aracını her kullandığında kendisine çocuk ya da yetişkin bir yol arkadaşı bulmuştur. Sondermann Türklerin sadece paylaşımcı ruhunu değil nesiller boyu süregelen tüm değerlerini merak etmiş, öğrenmiş ve neredeyse tamamını benimsemiştir. Onun gerek Türk insanına gerekse Türk değerlerine olan ilgi, alaka ve saygısı etrafındakilerden çok takdir görmüştür. Öyle ki artık herkes ona Türkçe olarak “Alman Amca” ya da “Alman Emmi” diye seslenmeye başlamıştır. O artık Sondermann değil bizden biridir.

    Alman Amca’nın kimi zaman memleketine gidip gelmesi gerekiyordu. Bu yolculuklarında her büyük aşkta olduğu gibi - büyük aşkı Bursa’dan uzun süre ayrı kalamayıp birkaç gün içinde geri dönüyordu. Alman Amca etrafındakilerle sıcak bağlar kurarken işler de bir yandan hızla ilerlemekteydi. Nihayetinde yürütmekte olduğu teleferik işletmesi projesi sona erdi ve bu durum Alman Amca’nın Bursa’dan ayrılması anlamı taşıyordu. Ancak bu ayrılık oteller bölgesinde oluşturulan kayak merkezindeki telesiyej projesi ve her otelin onunla çalışmak istemesi sayesinde engellenmiş oldu. Herkesin onunla çalışmak istemesinin ve saygı duymasının pek çok nedeni vardı. Bu sebeplerden en başta geleni iş konusunda son derece disiplinli ve titiz olmasıydı. Öyle ki her seferinde tam saatinde iş başı yapar, ara vermeden çalışır ve iş bitiminde çalışma sırasında kullandığı tüm aletlerini temizleyip yerli yerine koyardı. Bunun dışında bildiklerini başkalarına öğretmeyi seven, herkesin evine rahatça girip çıkabildiği, evinde Tevrat, incil ve Kur’an-ı Kerim bulundurup bunları inceleyen bir insandı. Yaşadığı şehirdeki insanların çoğunun inanışı dolayısıyla islamiyet’i ciddi anlamda araştırmıştı. Bunun dışında her fırsatta başta Konya olmak üzere büyük şehirlerin çoğunu dolaşmıştı.

    Alman Amca, teleferik projesinden sonra da kalıcı işlere imza atmak istemiştir. Bunun için dönemin yetkilileriyle görüşmüş, Bursa’ya fabrika kurmak istediğini bildirmiştir. Ancak bu isteği onaylanmamıştır(?!). Belki ikna olurlar umuduyla bu konuyla ilgili girişimlerini bir süreliğine daha sürdürmüş fakat istediği yanıtı asla alamamıştır. Bu duruma çok üzülen Alman Amca, konuyla ilgili düşüncelerini arkadaşlarına “Fabrika açmama izin vermediler. Ama Allah bana bu memlekette iki metre yer nasip eder inşallah” diyerek dile getirmiştir. Bu temennisinde de belirttiği gibi Emir Sultan Mezarlığı’na gömülmeyi vasiyet etmiştir. Alman Amca’nın bu vasiyeti arkadaşlarını bir hayli şaşırtmıştır.

    Sondermann yaz aylarını aynı zamanda danışmanlığını yaptığı bir otelde geçiriyordu. 1976 yılının yaz aylarında kaldığı otelde hayata gözlerini kapamış, Emir Sultan Mezarlığı’nın incirli tarafına defnedilmiştir.

    Mezar taşları, isimlerimizin sırayla üzerine yazıldığı soğuk metalar olmalarının yanı sıra kimsenin kendi seçimiyle gelmediği ortak bir dünyada maalesef herkesçe kurulamayan; dostluğun,kardeşliğin ve barışın birer anıtı haline gelebilirler. Farklı bir toplum ve kültürden gelmiş olan Alman Amca’nın hayat hikayesi, gerek iş gerekse sosyal yaşantısında kurduğu sıcak dostluklarla ve bu dostlarıyla paylaştığı tatlı hatıralarla dolu. Bu hayat hikayesi, aynı dili konuşup aynı ortak geçmişe sahip olmasına rağmen anlaşamayan insanlara ders olacak nitelikte.

    mezarını iki kere ziyaret ettiğim kişidir.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2010967/+

    https://galeri14.uludagso...rt-sondermann_2010983.jpg

    https://galeri14.uludagso...rt-sondermann_2010982.jpg

    https://galeri13.uludagso...rt-sondermann_2010981.jpg

    https://galeri13.uludagso...rt-sondermann_2010980.jpg

    https://galeri13.uludagso...rt-sondermann_2010979.jpg

    https://galeri13.uludagso...rt-sondermann_2010978.jpg

    https://galeri13.uludagso...rt-sondermann_2010974.jpg

    https://galeri13.uludagso...rt-sondermann_2010973.jpg

    https://galeri14.uludagso...rt-sondermann_2010972.jpg
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük