anma töreninin neden mezarında değilde öldürüldüğü yerde yapıldığına anlam veremediğim öldürülmüş yazar. bunca insanın işi gücü var, koca halaskargazi yi tıkamaya kimin ne hakkı var? osmanbey de trafiğe kapanan yollar da cabası. *
öldürüldüğünde ne hrant gibi hissetmeme nede ermeni olmama sebep olan, ama bir o kadar üzüldüğüm insan.
aynı rus askerleri tarafından tecavüze uğrayıp sonra öldürülen çeçen kızın avukatını, dün sokak ortasında öldürülmesine üzüldüğüm gibi...
aynı uğur mumcunun ailesinin gözü önünde öldürümesi gibi
aynı çetin emeç aynı abdi ipekçi gibi...
sebepler farklı, öldürülenler farklı, öldürenler farklı. ama hepsi haince. hepsi arkadan. hepsi kalleşçe...
kendi eceliyle ölmediği için suçlanan insan. kesinlikle katılıyorum, keşke kendi eceliyle ölebilseydi de ölü bedeninin bile birilerinin bi' yerlerine batabildiğini hiçbirimiz görmeseydik. bu topraklarda bu kadar aşağılaşabilecek "aydın" tiplerin varlığından bihaber olmam hrant abinin aramızda olmasının yanında oldukça ufak bir kazanç olurdu kendi adıma.
anma töreni mezarında yapılmak için çok kalabalıktı. sanırım mezarında yapılsaydı kendi mezarı için de, yanındaki diğer mezarlar için de iyi olmazdı.
mezarı başında değil de yine öldürüldüğü yerde anılan merhum gazeteci. eleştirisel bir nokta olacak ama ölüye saygı mahiyetinde kabrinde anılması nazarımda daha makbuldü. elbette adalet için, toplumsal tepkiyi veren binlerce insana tekrar teşekkürler.
türkiye ve türklük aleyhtarı tek bir yazısı bile bulunmayan adam. "türk kanı pistir dedi amaaa"cılara en yakındaki bir kreşe kayıt olmalarını salık vermekteyiz. okuduğunu anlamayan, anlasa da anlamazlıktan gelen nesle aşinayız. fazlasıyla.
edit: soykırım kavramının ne olduğunu bile bilmeden ermenilerin tazminat veya toprak isteyebileceğini zannedenler var aramızda... en kısa zamanda bir de "kanunsuz suç olmaz" ve "kanun geriye işlemez"in anlamını öğrenip türkiye'nin hiçbir zaman hukuki olarak suçlu çıkarılamayacağını, bundan dolayı ermenilerin hiçbir zaman türkiye'den toprak talep edemeyeceğini de öğrenmelerini isterim. buradan çok araştırmadan yoksun görünüyorlar... ermeniler bir şey elde edeceklerini bilseler 100 yıldır neden aihm'ye gitmekten çekinsin dostlar? çünkü 1940'larda ortaya çıkan bir kavramdan dolayı 1915'teki olaylar tartışılamaz. ermeniler bunun çok iyi farkındadır. 2005 yılında marsilya'daki bir ermeni derneği mahkemeye başvurmuş ancak bir şey elde edememiştir.
tekrar edeyim; hrant dink türklere hakaret et-me-miş-tir. aksini iddia eden kanıtlasın. ve lütfen bunu yaparken şu meşhur "türk kanı pistir"i getirmeyin önümüze. cidden önüme geldikçe ben utanıyorum sizin adınıza, bu kadar cahillik olmaz... ha sen birilerinin çıkıp "1915'te ermeni halkına soykırım yapıldı" demesini hakaret olarak görüyorsan diyeceğim bir şey yok. insanları tek tip düşünmeye zorlamaya devam, böyle demokratik bir ülke oluruz zaten... böyle düşünmeyeni de istanbul'un ortasında çeker vururuz, değil mi?
edit 2: ne acı, enrty silinip gitmiş. neyse, önemli olan mesajın ulaşması gereken yerdi. anlaşılan ulaşmış.
an itibariyle cehaletin ne boyutlarda olduğunu, türkiye'nin en büyük sorunlarından birinin bilmeden, tanımadan her konuda yorum sıçan insanlar olduğunu tekrar hatırlamamı sağlamıştır.
nefret ediyorum bu kofti vatanseverlerden.
edit: üstte bir entry vardı bir zamanlar, altlı-üstlü iyi görünüyoduk ama silinmiş.
Katledileli 2 yıl oldu. iki yıl önce bu gün kardeşliğimiz sırtından vuruldu. Hem de halkların kardeşçe bir arada yaşamasını savunduğu için. Ülkesini çok sevdiği için. Ermenileri, Ermeniler kadar Kürtleri, Türkleri çok sevdiği için. Ölümünün üzerinden 2 yıl geçti. Hrant'ı vuran tetikçi, birkaç bağlantılı isim buluntu tutuklandı yargılanıyor. Ama katliamın arkasındaki isimler, devlet içerisindeki görevliler, emniyet müdürleri, istihbarat daire başkanları, vali yardımcıları vs. hiçbirine dokunulmadı.
Tutuklanan katillere bayrak önünde poz verdirildi.
Mahkemede şov yaptırıldı. Katiller, avukatları Dink ailesini, aydınları, avukatları tehdit etme cesaretini nereden kimlerden aldılar?
Devletin resmi aracına Ya sev Ya Terk et yazısı asıldı. Yani katillere sahip çıkıldığı mesajı verildi.
bir vatan hainiydi. 'türkiye barışını arıyor' isimli konferansta kürtlere ayrı bir devlet kurma hakkının verilmesini savunmuş, bütün kürtçü faaliyetlerin altına imzasını atmış, sözde ermeni soykırımının yapılmış olduğunu ve türkiye'nin özür dilemesi gerektiğini her fırsatta dile getirmiştir.
hrant dink bir sevr savunucusuydu. türkiye'nin belli koşullara göre parçalanmasını, kürdistanı, büyük ermenistanı, pontusu ve konstantinopolisi savunuyordu. koxuz.biz isimli türkiye aleytarı bir internet sitesinde abdullah öcalan ile aynı sayfada yazıları yayınlanıyordu.
kendisini bir ifade özgürlüğü abidesi haline getiren de, bir psikopatın eline silah verip vurduran güçler de aynı merkeze bağlıydı. *
istanbul ayağı bugün saat 15.00'da tamamlanan, saat 18.00'da da ankara yüksel'de devam edecek bir anma töreniyle bugün de anacağımız abimiz
hrant dink için hüzünlü anma binleri buluşturdu
öldürülüşünün ikinci yılında agos'un önünde dink'i anan sanatçılardan halil ergün, "hrant'ın arkadaşları" adına, "başına gelenlere engel olamadığımız için senden ve bu toprağın ermenilerinden özür diliyorum" dedi.
bia haber merkezi - istanbul
19 ocak 2009, pazartesi
erol önderoğlu - hukuk@bianet.org
yaklaşık 10 bin kişi, gazeteci hrant dink'i, iki yıl önce katledildiği şişli halaskargazi caddesi üzerindeki agos gazetesi bürosu önünde, "hrant için, adalet için", "çeteler halka hesap verecek" ve "hepimiz hrant'ız, hepimiz ermeni'yiz" sloganlarıyla andı.
"hrant'ın arkadaşları" adına gazete bürosundan kalabalığa seslenen sanatçı halil ergün, "hrant yetim bir halkın yetim çocuğuydu. işte biz o yetim çocuğu kaybettik" dedi.
ergün: engel olamadık, özür diliyoruz
geçmişte yaşanan acı olayların son dönemde talat paşa'nın defterlerinin en yetkili kişilerin ağzından "1 milyon ermeni'nin öldürüldüğü" açıklamalarıyla bir kez daha gündeme geldiğine işaret eden ergün, "ergenekoncular onun duruşmalarında sıraya dizilmişlerdi. ama işte devlet içindeki sorumluların cezalandırılması öyle kolay olmuyor" dedi.
ergün'ün "başına gelenlere engel olamadığımız için senden ve bu toprağın ermenilerinden özür diliyorum, herkesi de özür dilemeye çağırıyorum" sözleri üzerine caddeyi bir saat süreyle gazeteciyi anmaya ayıranlar, "özür diliyoruz!" sloganlarıyla karşılık verdiler. müzisyen djivan gasparyan'ın da duduk çaldığı anmada hüzünlü anlar yaşandı.
aydın: işık düşürmek için buradayız
anmanın kolaylaştırıcısı bülen aydın da, "bugün bebeklerden katil yaratanlara karşı ışık düşürmek için buradasınız, sağolun" dedi. konuşmalara sık sık, "yaşasın halkların kardeşliği", "faşizme inat, kardeşimsin hrant", "katil devlet hesap verecek" ve "faşizme karşı omuz omuza" sloganları eşlik etti
anma başlangıcında "türklüğe hakaret" iddiasıyla mahkum edildiği sırada hrant dink'in "ben halkları aşağılayamam" dediği, her tür ırkçılığa karşı çıktığı, daha önce medyaya yansıyan sözleri de onu ananlara dinletildi.
gazete bürosunun karşısında bulunan cumhuriyet halk partisi (chp) bürosunun cephesinde, "katledilişinin 2. yılında hrant dink'i saygıyla anıyoruz" pankartı asılıydı.
müzisyen leman sam, oyuncu mustafa alabora, yazar ahmet i̇nsel, senarist gaye boralıoğlu, kürt aydını ümit fırat, tayfun mater, hukukçular fethiye çetin, ercan kanar, gazeteciler hasan cemal, muhsin kızılkaya ve banu güven, siyasetçi ercan karakaş, tiyatrocu mahir günşıray, tarih araştırmacısı fahri aral, sinemacı sabahattin çetin, avrupa komisyonu'ndan sema kılıçer, çevirmen atilla tuygan, yönetmen sırrı süreyya önder, ahmet kaya'nın eşi gülten kaya, insan hakları savunucuları eren keskin, leman yurtsever ve özlem dalkıran da hrant dink'i anmaya gelenler arasında bulunuyordu.
"bu adalet tablosu 26 ocak'ta da olsun"
bülen aydın, 26 ocak'ta hrant dink'in katil zanlılarının yargılandığı davanın 8. duruşmasının görüleceğini hatırlatarak, "bu adalet tablosunu orada da görmek istiyoruz, hrant için, adalet için!" dedi.
hrant dink'i birgün'de tanıdım. onu insanlık adına bir çekim merkezi kılan bir yumuşaklığı vardı sözlerinin. ne kadar güzel akar yazıları, nasıl da anadoluluğu sinmiştir yazısına, nasıl da şehirlidir aynı zamanda. çocukluk resimlerinde babamı gördüm, sözlerinde insanı.
"tırnakları ile kazarak yaşamak" diye bir şey varsa, işte bu hrant dink'in nezdinde türkiye'deki tüm azınlıkların hâlidir. iyi anlarım onu, çünkü bir türk olarak ben de çok azınlıkta görülen bir yerdeyim, cehaleti ile övünmeleri öğretilen cani bir "insan" modelinin hâlâ revaçta olduğu bir ülkede aslî kimlikten sıyrılma derdi ile ona "ihanet etmiş" birisi olarak büyüdüm.
küçükken otobüste kürtçe konuşanlardan nefret ederdim. ah çocuk! nasıl bu hâle gelebildin sen! devlet televizyonunun perde arkasında hep bir canavar şöyle diyordu sana: "bak çocuk, dünya üzerinde senin tek dostun yine sen gibi olandır, ermeniler, kürtler, eşcinseller ve tüm diğerler senin düşmanındır."
bir çocuğu sürekli "iç ve dış düşmanlar"la büyüten bir zihniyetin sakatladığı bir çocuktum ben hrant, babam, abim, kardeşim, sevgilim. hayatın küçük çatlaklarından, senin içine sızdığın bu toprakaların çatlaklarından dışarıya uzatıyoruz bugün bak başımızı. büyüdüm ve "azınlık" olmayı, azaldıkça çoğalmayı artık biliyorum.
tarih kitaplarına, kırmızı kitaplara, "milli güvenlik" kitaplarına, herhangi bir kitaba düşmanlık kelimelerini reva gören insanları anlayamadım ama hâlâ. büyümek anlamaya yetmiyor, nefretten nefret etmek için bile nefrete prim veremeyen biri nasıl anlasın "kitap" denen o evrene düşmanlıkları ve düşmanları tıkıştıran şu zihniyeti? seni okumadık hrant, seni dinlemediğimiz gibi, kendimizi ve kitaplarımızı dinlemediğimiz, okumadığımız, görmediğimiz gibi.
öldürüldüğün günün ikinci yıl dönümündeyiz bugün. adının geçtiği yerde boğazım düğümleniyor. boğazında kocaman bir yumrukla "koca koca adamların" hâlâ nefret söylemi üretmesini izlemek daha da sıkıyor boğazımı. kandan beslenen o canavara yavşak bir gülümsemeyle sundukları nefret söylemleri kendi sonları da olacak, farkındalar mı? sanmıyorum.
dünyanın başka bir yerinde dost bir kucak bulabileceğini bilmek de güzeldir. ben buraya mahkûmum, burası da bu adamlara.
Hrant Dink, suikast sonucu öldürülmesinin ikinci yılında Agos Gazetesi'nin önünde anılıyor.
19 Ocak 2007'de uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink öldürülmesinin ikinci yılında saat 15.00'te Agos Gazetesi'nin önünde anılacak. Dink ayrıca akşam saat 20.30'da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenecek etkinlikle anılacak.
Hrant Dink için bir araya gelecek olan "Hrant'ın Arkadaşları" tarafından anma etkinlikleri öncesi "19 Ocak'ta, saat 3'te, ayni yerde" başlığıyla yapılan çağrıda, "Dostumuz, canımız, hakikat anlatıcımız sevgili Hrant'ımızdan ayrılalı tam iki yıl oldu. Bu upuzun iki yıl, Hrant'ın gidişiyle hayatımızdan eksilen renklerin yasını tutmakla geçti. Bizler bu ülkenin vatandaşları olarak, güvercin tedirginliğinde, gerçek failleri bulunmamış suikastlarla bir arada yaşamak istemiyoruz. Bu akıl almaz cinayetten nefret üretmeyen onurlu kalabalıklar olarak, bebeklerden katil yaratan karanlığa ışık düşürmek için, ülkemizin aydınlık geleceğine sahip çıkmak için, büyük acımızın yükünü birlikte taşımak için, adalet için, barış için, kardeşlik için, Hrant Dink davasının mağdurları ve takipçileri olarak 19 Ocak Pazartesi günü bir kez daha buluşuyoruz. Din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş farkı gözetmeden, halkların kardeşliğine inanan tüm yurttaşlar yan yana geliyoruz" denildi.
Faşist milliyetçilerin sadece ermeni olduğu için ölümüne sevindiği ve katledilmesine tepki gösterenlere, üzülenlere öküzce şeyler söylemeye çalıştığı türkiye'de öldürülmüş insan.