faili meçhul bir cinayete kurban giden, rahmetli necip hablemitoglu'ndan daha sanslidir.katilleri, en azından tetikçileri bulundu ve devlet soruşturmaya hala devam ediyor.ya rahmetli hablemitoglu?garibim kürt veya ermeni olsaydı, belki onunda en azından tetikçileri ele geçerdi ama ne yapsın garibim, garip bir türktü ve kendi ülkesinde sahip çıkanı yoktu. yazık çok yazık.
tam 8 yıl önce bugün katledildi kurucusu olduğu agos gazetesi'nin önünde. türkiye ermenilerinin ermenistan'dan göç ettiğini zannedenlerin ülkesinde, kendi ülkesinde ermeni diasporasını sert bir dille eleştirmesini görmeyenler, türk milliyetçiliğine de eleştiriler getirdiği için katlettiler onu ayağındaki delik ayakkabılarıyla.
"ben nerdeyim" diyen boş gözlerle etrafa bakan katilinin eline türk bayrağı tutuşturdular jandarmada ve kahraman ilan ettiler katili olacak cahil cühela tipi. kahramandı katili artık, ee ne de olsa bir ermeni öldürmüştü öyle değil mi? katlinin ardından 3 gün sonra trabzon'daki ilk lig maçında bütün stad beyaz berelerle maç izledi. öyle ya, biz türkler dünyanın efendileriyiz, kimse bize laf söyleyemez, söyleyene de haddini bildiririz herkesin gözleri önünde.
ve 8 yıl sonra bugün, ülkesinde güvercin ürkekliğinde yaşayan insanların sayısı daha fazla. "hepimiz ermeniyiz" sloganının acıyı paylaşma maksatlı olarak söylendiğinden bihaber olan nefret pazarlayıcıları da yine hocalı diyor, karabağ diyor. sanki bir acıya üzülünce diğerini alkışlıyormuşuz gibi konuşuyorlar.
charlie hebdo saldırısını kınamak için koşa koşa fransa'ya gidip dönüşte de cumhuriyet gazetesini yine aynı nedenlerle bu sefer kendisi hedef gösterenlerin "milli irade" nin temsilcisi olduğu bir ülkede böyle vicdanlı insanlara ihtiyacı vardı bu ülkenin, yalaka ermenilere değil.
katilini anan insan müsveddelerini de görüyoruz. bunlardan daha vatanseverdi hrant dink. keşke ermeni demeden önce ne diyor diye adamı bir dinleseniz. "türkten boşalacak zehirli kan" cümlesini almışlar 8 yıldır bunu dillerine doluyorlar. yazının tamamını okumaktan aciz at gözlüklülerin kendilerine vatansever demesi kadar acıklı bir şey yok.
canilerce katledilen insan... eşi bir söyleşide sırf cinayeti işleyenlerin değil gencecik insanları katile dönüştüren karanlığın da yargılanması gerektiğini söyledi ki haklıydı. bu karanlığın, bu cinayet makinesinin durdurulması mümkün müdür bilmem ama bildiğim şu ki bu cinayet işlenmeye halen devam ediliyor. Hrant'ın nezdinde masum olan her şey öldürülüyor. katiller kahramansa masumlar ölüdür.
--spoiler--
bir adam vardı kimsenin iplemediği,
aslında vardı onun bir alt kimliği
onu da bazıları fırsata çevirdi,
ünlü oldu birden ayakkabı deliği.
herkes hrant oldu, herkes ermeni,
binlerce kişi kansız olmayı seçti,
dik durana ırkçı ve faşist dendi,
utanılacak bir şey mi türk kimliği.
varsın bizler ırkçı faşist olalım,
yeter ki bozulmadan dimdik duralım,
ogün de bugün de vatanını satanın,
bu kahpece oyunlarını bozalım.
yoktu bu kansızlar katledilirken türkler,
onlar hiç bizden olmadı hep ermeniydiler,
hangisini sayayım, hepsi de yezidiler,
biz düşelim diye hep fırsat gözlediler.
fayda gelmez bu millete bunlardan,
geri durmazlar türk'e düşman olmaktan,
olmaz dost ermeniden kürtten farstan,
ne de ayakkabısı delik hrant'tan.
--spoiler--
Bundan yıllar önce, henüz dokuz on yaşında bir ilkokul öğrencisiyken bir yaz tatilinde canım bir hayli sıkılmış, babama gidip çalışmak istediğimi söylemiştim. Babam da, başlangıçta fasulyeden, Bakırköy'de, tanıdığı bir kitapçının yanına götürmüştü beni. 0 yaz tatilini, o kitapçının küçük orta katında, çocuk kitaplarına bakarak geçirdim. Bütün gün, raflardan seçtiğim bir kitabı okuyor, arada bir gelen müşterilere istediklerini verip tekrar gömülüyordum okuduğum kitaba. Ha bir de her hafta verdikleri markalarla çay ocağından istediğim Fruko'ları içerdim.
Kitapçının sahibi ya da ortağı, babamın arkadaşı, Fırat Abi'ydi. 0, bir hayli büyük olan en alt katta durur, arada bir dışarı çıkarken bana takılırdı: "Sıkı çalış ha!" "Bütün gün gazoz içiyorsun, alış biraz!" Bütün gün koşturduğundan olacak, herkesten fazla o çalışıyor gibi gelirdi bana.
Aradan uzun yıllar geçti. Beş yıl önce bir gün, evde otururken haber geldi. Fırat Abi'yi vurmuşlardı. Haberi aldıktan sonra bir süre kıpırdamadan durdum. Benim bir abimi vurmuşlardı. Nasıl olduğunu hatırlamıyorum, kendimi dışarıya attım. Birçok başkalarıyla beraber.
Küçükken Fırat Abi diye tanıdığım kişi, Hrant Dink'ten başkası değildi elbette. Ve tam beş yıl sonra, geçen hafta; tekrar çıktık sokağa. ilkinde sadece üzgün ve öfkeliydik; bu sefer belki biraz da umutsuz. Hepimiz Hrant'ız derken düşündüm; "hepimiz Hrant'ız" dememiz, o kadar çok rahatsız etmişti ki bazılarını, hiç şaşmamak lazımdı, hele ki 12 Eylül sonrasında, Hrant'ın kendisini Fırat diye tanıtıp, Fırat olmasına.
19 Ocak 2007 tarihinde öldürülüşünün 8. yıllında Agos Gazetesi'nden kalabalığa seslenen Murathan Mungan'ın sözleri ile:
"...Hrant Dinkin öldürülmesinin ardından sekiz koca yıl geçti. O yıl doğan çocuklar dillendi; okuma yazmayı söktü. Oysa Hrant Dinkin ölüsü, gerçek hikâyesi aydınlatılmamış bir cinayetin kurbanı olarak hâlâ bu kaldırımda yatıyor. Dünyayı kaybıyla ıssızlaştıranlar hatıraları ve emanetleriyle çoğaltırlar..."
ölümüyle ilgili görüntüleri tv de gördükçe üzendir. gösterilsin ki birileri bu ülkede neler yaşandığı üzerine bir azda olsa düşünsün dedirtendir. bir taraftanda, gösterildikçe ne yazık ki hala küfür edenlerin olduğunu, içten içe sevinenlerin olduğunu bilmektir.
"Acıyı onurla sırtlayıp taşımak. Yaygara yapmadan patırtıya vermeden sırtlar, taşırsın." diyen.
eşi de kendisi kadar büyük yürekli; .
öldüğünde eşinin katili için :
"o da doğduğunda masum bir bebekti, onu katil yapan karanlığı sorgulamak gerek."
yaklaşık bu kelimeleri sarfetmiştir.
hrant ve eşi çatlağını bulan iki melek insandır.
çocuklarımıza torunlarımıza bu nadir insanlardan bahsetmek gerek.
onları büyürken "karanlıklardan" uzak tutmak için !
dünyada gazeteci cinayetlerinde 1. sırada yer alan ülkemizde ötekileştirilmenin kurbanı aydın gazeteci.
ayakkabı kutularında balya balya para götürenler bu ülkenin sevdalısı da, delik ayakkabı ile ölen adam nasıl vatan haini oluyor hala ülkece anlamış değiliz.
kendisini sevmeyenlerin, hatta nefret edenlerin cahilliğini gördükçe bu adamı neden bu kadar çok sevdiğimi daha iyi anlıyorum. ülkemizde vurulan binlerce güvercinden sadece biri. üstelik bu ülkede güvercinlerin vurulmayacağını sanan...
katil ruhlu gerzeklerin, "türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, ermeni'nin ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur." cümlesinin arkasına saklanması, katilinin de, emri verenlerin de bu cümlenin arkasına saklanmış olduğu gerçeğini hatırlatıyor.
koca bir yazı dizisinin içinden bir cümleyi seçip almak, ve o cümle üzerinden bu güzel insanı öldürmek, tam da 'damarlarında asil bir kan' taşıdığını sanan yavşak ırkçıların işi. damarlarınızda dolaşan pis kan, beyninize de kalbinize de ulaşmış demek.
sevgili hrant'ın yazdığı yazının tamamı okuyan herkes, bu cümlenin de, yazının özünün de; diaspora'ya türklerle dalaşarak, didişerek bir şey kazanamayacağını anlattığını bilir. ermenilerin kimlik mücadelesindeki doğru yolun türklerle savaşmak yerine, ermenistan ile diaspora arasında kurulacak ilişki ile sağlanabileceğini söylediğini bilir.
ama okumaktan aciz, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya bayılan katil ruhlu cahiller, cehaletlerini nefretleri ile birleştirip ortaya çıkınca, ortaya böyle görüntüler çıkıyor sık sık.
ulan bu adam; "ermenilerin 1915'i unutmaya, türklerin ise hatırlamaya ihtiyacı var" cümlesini kurmuş bir adam. bu mesele hakkında 100 yıldır bu cümleden daha yapıcı bir cümle söyleyen bir allahın kulu var mı?
sizin ben ruhunuzu, damarlarınızı, damarlarınızda dolaşan asil sandığınız pis kanı öpeyim. öpeyim derken, anladın işte.
ermenici ırkçı bir şahıstı...türklerin pis kanı felan diyecek kadar faşist ve türk düşmanıydı... malesef türk düşmanı türkiyede kahraman ilan edildi bu ermenici diyasporacı şahıs !
not:pkk lılardan 2 eksi geldi yok mu artıran !
ben anlamıyorum arkadaş. milyon kez anlatıyorsun anlamamak için direniyorlar.
hrant dink kim? malatya' da bir yetimhanede büyüyen, acıları, yoklukları tıpkı bize benzeyen ermeni asıllı bir adam. zengin biri de değil. eşi ve arkadaşlarıyla çıkardığı dergiyle hayatını idame ettiriyor. elinde kaleminden başka bir şeyi yok.
ermeni diasporasıyla da sorunlu. 1915 üzerinden yürüttükleri politikadan rahatsız. türkler kabullensin, ermeniler unutsun diyecek kadar cesur, bu ülkede güvercinleri öldürmezler diyecek kadar saf.
peki ne oluyor? binlerce kez bu ülkeyi sevdiğini söylediği halde, bir yazısında geçen bir cümle alınarak "türklüğe hakaretle" yargılanıp, peşi sıra devletin tetikçileri tarafından öldürülüyor.
yani ölüm sebebi nefretiniz, inatla anlamamanız, hedef göstermeniz.
hiç birşey yapamıyorsanız susun. bilmiyorum meseleyi deyin. ama olmaz değil mi?
sen bu ülkede yaşıyorsan, sana bu ülke bakıyor ve seni bu ülke barındırıyorsa bir kere dahi de olsa bu ülkeye hakaret etmeyeceksin. velhasıl allah günahlarını affetsin.