beni sabah vakti vurmuş ve utanca boğmuş ayakkabılardır.
30 yaşına gelip bir baltaya sap olamamış ipsiz sapsızın, 'agopun dölünü vurdular hihoha' şeklinde sevinç naraları atmasını yadırgamıyorum aslında. veya dünyadan bir ermeni eksildiği için kıçına kına yakabilecek kapasitede olan esnaf haracı yiyen, barlarda sabahlayan fason milliyetçiyi. bir insanın ölümü ve fikir özgürlüğü denilen olguya vurulan darbeyi o beyinlere anlatabilme lüksü yok ne yazıkki...
bir insanın, heleki bir gazetecinin,fikir üreten, fikir savunan, iyi veya kötü yol gösterme misyonunda olan bir kişinin, fikirleri uğruna bir tıfıl tarafından arkasından vurulmasını yadırgıyorum. ölümün en şerefsizini, öldürmenin en şerefsizini kahpece yaşattıklarını ve bunu savunanları yadırgıyorum. hayatı sadece nefes alıp vermek sanan, ama aslolanın fikirler ve ideolojilerin ve bunların ölmeyeceğini kabullenememelerini yadırgıyorum. kişilerin sıfatlarından önce, öznesini ön plana alarak 'insandır sonuçta, Allah taksiratını affetsin' dememelerini yadırgıyorum. sonrada bu insanların çıkıpta ben müslümanım, Allah'ın verdiği canı allah alır nutukları atmasını yadırgıyorum.
utanılması gereken, cenaze töreninde arkada kalan yetim ve dulun yüzüne bakıp, 'başınız sağolsun' demek değildir. bu ülkede otel köşesinde overdose' dan ölen müptelaya bile 'şehit' muamelesi yapılıp, tabutuna bayrak sardırırken, tabutuna türk bayrağı sarılsınmı polemiği yapmakta değildir. utanılması gereken o bir çift altı delik ayakkabıdır. o bir çift altı delik ayakkabı, bu ülkedeki fikir özgürlüğünün ve düşüncelerin değeridir.
2007 yılında, sokak ortasında ,her taraf tecavüzcü ,katil ,terorist ,hırsız kaynarken 17 yaşında türk milliyetçisiyim diyen bir çocuk tarafından ermeni olduğu ve çoğunluk gibi düşünmediği için başından kurşunlanarak öldürülen 3 çocuk + 2 torun sahibi malatya lı bir adamın ayakkabısıdır. çok sevilen gazete patronları ya da siyasetçiler gibi çalıp çıpmadığından normal vatandaşlar gibi ayakkabısının altında delik olması da son derece normaldir.
hala ölüp giden bir adamın ayakkabısıyla veya etnik kimliğiyle dalga geçen insanlara sabahattin eyüboğlundan gelsin;
gazete kağıtlarının altında parlayan bir çift gözdür. yerde yatarken ne kadar da masum görünüyorlar değil mi, korkmaya da gerek yok gibi, vatanı bölmeye de gücü yetmez herhalde bir çift ayakkabının. altındaki yırtık canınızı mı acıttı, kör vicdanınızı mı sızlattı yoksa?
peki bu adam mahkeme önlerinde yuhalanırken, ailesi tehdit edilirken, kendi vatanında bir yabancı gibi yaşamaya zorlanırken vicdanınız neredeydi. fikirlerine katılmazdınız tamam, peki o yuhalayanlara da mı söyleyecek sözünüz yoktu.
bakın şimdi derin bir sessizlikte o ayakkabılar, artık deliklerinden su da çamur da sızdıramazlar, toprağın üstünde beraber yaşamaya tahammül edemediniz, toprağın altındayken belki mezarını bombalamadan rahat edebilirsiniz.
kininiz, öfkeniz ve gücünüz ancak ayakkabısı delik gezen bir avuç gariban aydına yetiyor, her gün, her saat her dakika demirden topuklarıyla suratınıza tekme vuranları göremezsiniz, onların ellerini öpersiniz ancak.
o ayakkabının deliklerinden artık sızan bir şey yok, fakat sizin vicdanınızdan kan sızıyor.
tabanları gözüken ayakkabılardır.zira hrant dink resmen sırtından vurulmuş ve yüz üstü yere düşmüştür. insanın içini acıtan, aynı zamanda gelecekten kaygılanmasına sebebiyet veren görüntülerden biridir.
duygu sömürüsü için açılmadığını düşündüğüm başlıktır. önemli olan ayakkabı da değildir. ayakkabının eskiliği veya yırtıklığı o adamın hayat şartlarını belirler. ve öldürülen adam gazeteci bir adamdır normal şartlarda orta halli biri olması gerekir ve bizim bildiğimiz orta halli adamlar kemal tanca giyer..bundan neyi anlamamız gerekiyor;
bu adam egoist bir adam değildir.. istemişse eğer, insanlar içinde istemiş ve öldürülmüştür.
"buna da bir kulp uydurun behey aymazlar. buna da birşeyler söyleyin biz yobazız, biz ötekiciyiz diyen ağızlarınızdan" dedirten ayakkabılardır.
bu mu ulan diyasporadan beslenen insan? sabah evden çıkarken delik ayakkabılarımı giyeyim, ne de olsa bugün beni katledecekler, şekil olsun, mazlum olayım mı demiştir?
tabanı delik olan bir ayakkabıdır ki bu tüm vatan hainlerinin ortak özelliğidir. bununla beraber vatansever gazetecilerimiz, ki bunlar vatan hainlerini tespit edip ilan ederler, marsilya' ya gittiğinde diğer gazeteci arkadaşının 7000 dolarlık bir şarap istemesi üzerine içtikten sonra içtiğimize pişman olduk keşke 18000 dolarlık x şarabını söyleseydik diyebilirler. ya da vatan millet diyen kovboyculuk sevdalıları, lüks mercedeslerinin plakalarını ccc olarak alma yarışına da girebilirler. doğaldır, burası türkiye'dir, her millet layık olduğu gibi yönetilir, biz de buna layıkmışız demekki.
görünce çok duygulandığım ayakkabılardır. bir ayakkabının beni ağlama seviyesine getireceği aklıma gelmezdi. ama hrant dink in ayakkabıları bana çok acı verdi. adam bir gazatenin genel yayın yönetmeni olabilir, çok parası olabilir, ama üstüne başına almaz gider o parayı yetimhaneye bağışlar. işte hrant dink bunu yapıyordu. * insanlar onun ayakkabısını görünce güldü geçti. * oysaki neden bu adam yırtık ayakkabıya talim ediyor diye kimse sormadı. cevabı bu entryde yazılı. sormayanlara çarpıcı bir cevap.