öldürülenin milletinden çok, ülkemiz için ne ifade ettiği veya edeceği olay.
bu olayın kimlere hizmet ettiği ve hangi şartlar altında olgunlaştığı iyi analiz gerektiren cinayet.
üçüncü dünya ülkesi olduğumuzun bir kanıtı daha. evet, üçüncü dünya ülkesi ülkemiz. insan hayatının yok kıymeti. akılsız, cahil sürülerle dolu milletimiz, vur deyince vuracak, kır deyince kıracak. neden diye sormayı yasaklayan bir ülkeyiz biz. düşünmeye çalışan erdemli insanlar; gecenin koca siyahında küçücük kalan, ipildemeye çalışan şehir ışıkları gibi. nasıl böyle olduk, ne zaman buraya geldik, nerdeyiz.. yüz yıllar içinde iç içe geçtikçe zenginleşen kültürümüzde, ilim diye inleyen büyük insanların önderliğinde yükselen tarihimizde, muhabbetle barış olan insanımızda ve özümüzde aramazsak birliği, hangi birlikler kurtarmaya yeter bizi? evet, üçüncü dünya ülkesiyiz biz. okumaktan çok yazmayı severiz. ha dolu ha boş.
* son derece kallesce, yavsakca, tamamen opco * bir saldirinin sonunda hayatini kaybetti Dink.. bu ulkeden ekmegini yedi, halklarin kardesligini savundu, fikirleri isiginda cemaatine karsi tek durdu, halktan kim yanindaydi? oldugu gun de televizyonlar olayin onemini bastira bastira yansitmasa dikkat cekermiydi? tamamen serefsizlik iceren bir olay. su ulkede akli mantigi bir olan, isigi gorup ona giden kac kisi daha olmeli geri beyinlere kurban olarak? daha onceden saldiriya mi ugramis olmak lazim devletten korunma talep ettiginizde korunabilmek icin? cahil halkimiz yine yapicak, yine gidecek sandiga, yine sececek.. ulkeyi bu duruma sokanlari tekrar sececek..
hangi adalet eşitliğin bozulmasına yer verir ki?. hangi kitap insana insan öldürme yetkisini verir? yetmedi mi bu ülkenin bunca acıyı çektiği? kim oluyorsun da sen bizim boynumuza halka geçirmeye çalışan o zibidilere prim veriyorsun? bugün bir insan öldürüldü arkadaşlar, bir kardeşimiz öldürüldü. bizden hiçbir farkı yoktu onun, o da t.c. kimliği taşıyordu, o da türkiyeliydi. belki ermeniydi, ama ne farkederdi, şu üç günlük dünyada tanrı ona da iki lokma hakkı vermişti. şimdi o gitti. çok mu iyi oldu? 3 karış toprağıyla bize kafa tutan zibidilere bir koz daha vermiş olduk. afferin sana.
kurtlar vadisi denen saçma sapan diziyi izleyip de iyice moronlaşan; ki, zaten mal olan bir güruha mensup bir yeni yetme tarafından işlenmiş olması dahi muhtemel olan cinayet...
olaya objektif bakarsak, son zamanlarda türkiye üzerinde oynanan kıbrıs, kürt sorunlarından sonra bir de ermeni sorununun hortlamasını sağlayan olaydır.
her ne olursa olsun birisini haksız yere öldürmek hiç bir toplumda hoş karşılanmaz. hırant dink çok iyi tanımıyorum ama önümüzdeki yıl türkiye önünde 2 büyük seçim olduğundan dolayı kurban edildiğini düşünüyorum. bu cinayet karşısında hemen gaza gelip "hepimiz ermeniyiz" demek de çok populist bir yaklaşım olur. elbette ki olay çok vahimdir.
devletimiz istediği her şeyi istediği anda yapmaya muktedirdir. hatta devletten izin almayan hiç kimse kılını bile kıpırdatamaz. siyasetçilerimiz her zamanki gibi çıkıp olayı kınamaktadır. elbette kınayacaklar hatta zorundalar ama artık bu cinayetlerin ardındaki olayları da bir an önce çözüme ulaştırmalıdırlar. kim olursa olsun bu cinayetin ardında ister sağcısı ister solcusu gene zarar bu milletedir bu ülkenin dışa yansımasınadır bu zarar. ülkemizi bölmeye yönelik bir saldırılardan biridir.
Yalçın Küçük ün, anadolu nun, hristiyan-yahudi / ermeni-yahudi savaşlarının arenası olduğu yönündeki tezleriyle birlikte değerlendirilmesi gereken bir cinayettir.
1. Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde Ermenistan ın toprak iddiası var.
2. Aynı bölgede artık ABD ve israil in de iddiası/planı olduğunu biliyoruz.
ve
3. ABD ve israil, Ermenilere, iddialarından vazgeçmeleri amacıyla gözdağı vermiş olabilir mi?..
Not: Tetik çekme işi, milliyetçi birine ihale edilmiş olabilir, sabancı cinayetinin sol bir örgüte ihale edilmesi gibi. Bu yüzden tetikçi muhtemelen yakalanır, ancak arkası gelmez.
ilk olarak kim veya ne amaçla olduğunu önemli olmaksızın ölen bir insanın ve bu ölen insanın bir ailesinin sevelerinin olduğunu unutmamız gerekiyor. bu ülkeyi sevdiği ve bazılarının tercih ettiği gibi rahat yaşamaktansa bu ülke için çabalayan, fikirleri doğru veya yanlış savunarak demokratik ve özgür yaşama cesareti göstermiş bir insanın ölümü...
birileri bir yerlerden tetiğe basıyor ve bu ülke kendini kurşunun önüne atıyor. amaçları ortalığı karıştırmak olan bu tetikçilere görevlerini yerine getirmenin mutluluğunu yaşatıyoruz, oyunlarına malzeme oluyoruz. türkleri aşağılamak isteyen esas kişilere, ülkeyi gerilere götürmek için uğraşanlara bunun için fırsat kollayanlara çıkıp kendimizi savunmak yerine eziliyoruz büzülüyoruz her zaman. ve böyle olduğu için ülkeyi karıştırmak sadece bir silahın tetiğine basmak kadar kolay oluyor. fakat biz o kadar güçlü bir milletizki bununda üstesinden gelebiliyoruz. oysa yapmamız gereken kurşunun önüne kendimizi atmayarak bu ülkenin birbirine aslında ne kadar bağlı, insanların birarada yaşamayı bildiği bir yer olduğunu göstermek. ülkenin karışması bir kaç silah patlaması kadar klay olmadığını gösterdiğimiz zaman daha fazla aydın,gazeteci devlet adamı vb. kişilerin ölümüne engel olabiliriz.
menfur saldırı, evet. hepimiz kınıyoruz. maktülün nasıl aydın, nasıl vatansever olduğundan bahsediyoruz; aslında yanlış anlaşıldığından ve değeri bilinmediğinden yakınıyoruz. ardından öfke: faillere, katillere, şuna buna lanet...derken komplo teorileri, gelecek senaryoları, stratejiler, derin analizler...sadece isimler değişiyor bu günler için hazır cümleleri ezberden sıralarken; ne birileri göklere yükseliyor, ne de birilerinin kahrolduğu görülüyor oysa.
değişen sadece isimler. gerçek, bu güzel ülkenin hala yazan-çizen-düşünen insanların katledildiği bir ülke olması ve bu değişmiyor. "maalesef"ler, "üzgünüz"ler yetmiyor. "bu kurşun türkiye'ye sıkılmıştır"lar yetmiyor. burada farklı olana-farklı düşünene tahammül yok. bugüne kadar yapılan eylemlerle, atılan sloganlarla, her şeyi biraz daha berbat eden ve aslında her şeyi açıklayan karşılıklı suçlamalarla müsamaha geri gelmiyor.
dilimize doladığımız kelimeler hiçbir şey anlatmıyor. biz provokasyon diyerek sorumluluktan kaçma derdindeyken, cinayete giden yolu cinayetten ayrı tutarken, katilin kurşununu kendi kalemimizden-klavyemizden suçlu görürken umuttan bahsetmek de imkansız. ama bırakalım bunları şimdi. abd diyelim, ab diyelim, türkiye'nin imajından filan bahsedelim, borsanın düşüşüne kederlenelim. kesmezse sözlükte bir başlığa girip "vatan hainidir" yazma imkanımız var. daha ne olsun, daha başka ne!
hrant dink'in cansız bedeni öylece kaldırımda yatarken bunun çekilmesine izin verip tüm dünyaya göstermek hangi mantığın hangi insanlığın gösterisidir.evet gerçekten de bu ülkede insan hakları yok insanın ölüsünün bile hiçbir hakkı yok bu ülkede.eğer adam katletmek milliyetçilikse,fikirlere saygı duymamak milliyetçilikse s.çarım ben böyle milliyetçiliğe.
yapan adamda zerre kadar zeka ,vatan millet sevgisi kırıntısı yoktur. ayrıca hrant dink kendi konuşmalarıyla diaspora yanlısı olmadığını söyleymiş , türkler ve ermeniler arasına orta yolu bulmaya çalışmıştır. her nekadar mahkemelerimiz tarafından 301 madde ile suçlansada , bazı kesimlerin tepkisini çeksede bu süikasti hak edecek son kişilerdendi. diasporanın bu gazetecinin yorumlarında ve diolag geliştirme çabalarından pek hoşlan pek hoşlanmadığı aşikardır. bu 18 yaşında bir insanın milliyeçlik adı adı altında yapacağı bir eylem değil kanaatimce. bunun arkasında bu olaydan da destek alarak bize baskı yapacak kurumda az değil. bu gerizekalı genç sadece bir insanı öldürmedi, dünyada haksız olarak gözüktüğümüz , baksını en ağır şekilde hissetdiğimiz bir konuda türkiye sıktı bu kurşunları. bu benim ülkemde olmamalıydı.
ülkemizde ''milliyetçilik'' adı altında hallkımızın ulusal değerlerini sömüren bir kısım mevcut faşizan anlayışa sahip kesimin ne safhalara ulaştığının kanıtıdır...Bu da Türk demokrasisinin (eğer varsa öyle birşey) üzerinden kalkmayacak büyük bir lekedir bu da böyle bilinsin...Milliyetçiliği tekellerine almaya çalışan bu kafatsçılar;kampüslerde üç kuruşluk siyah pardesü-beyaz atkı şekilcilikleriyle gezen,ellerinde satır zıt görüşlü öğrenci kovalayan insanlıktan çıkmış bu anti-demokrasi yanlılarına daha da taviz verilirse bu ülkenin daha da kötüye gideceği açıktır...Yazıklar olsun, Allah bunları yapanların belasını versin. idam cezası geri dönseydi ilk bu mahlukatlara Taksim'in ortasında, cesetleri günlerce teşhir edilmek suretiyle uygulanması gerekirdi. Hırant Dink'e demokrasiye inanan, kafatasçılığını milliyetçilik ile karıştırmayan biri olarak Allah rahmet eylesin diliyorum. Bu rezil ve hunharca yapılan tiksindirici olaydan sonra da sözde '' sağduyu'' (!) çağrısı yapan odakları da zaten gözterebilecekleri zerre kadar ahlakı göstermeye davet ediyorum. Zira bu adamların büyükleri 20 yılı aşkın süre önce üniversitelerde milletin kafataslarını pergellerle ölçüp Türklüğünü hesaplayacak kadar seviyesizleşmediler mi? bu son olaydan sonra da kalkıp bu sakinlik çağrısını yapanların yaptığı insanın gözünün içine baka baka yalan söylemek ve halkını enayi yerine koymaktan başka birşey değildir...Allah bu şerefsizliği, bu adiliği yapacak kadar alçaklaşan, bunu savunacak kadar karakteri ucuzlamış herkese en ağır cezayı versin inşallah...
"bu" ülkenin aydınlarının çoğu, -sözde aydınları dahi- milletine gerçekten bir şeyler ifade edebilmiş, gönüllerde iyi ya da kötü yerler kazanabilmişken, hrant dink gibi aydın bir gazetecinin öldürülüşüne toplum nezdinde ciddi bir tepki olmaması insanı düşündürüyor.
toplum denen tuhaftır -ki herkes bilir. ama "topluma mal olmak" her adama nasip değildir. ne yazık, ruhu şad olsun, toplumuna "mal" olamadı. fazla mı yabancıydı ne?
abd dışişleri bakan yrd. ankara'ya geliyor, hükümetin ırak politikası eleştiriliyor derken hop bu olay oluyor. türkiye'nin etnik bütünlüğüne karşı olunması, başka konularla ilgilenmesinin engellenmesi gibi hedefler içerdiği çok açık. bunun ya yaptıranı pkklıların anaları bir olsa doğuramayacakları bir orospu çocuğudur ya da yapanı adını belirtmek istemediğim bir ülkenin en beyinsiz insanıdır.
tahammülsüz faşitlerin daha önce de yaptıları gibi bir aydın ı daha öldürmeleridir. ne istediniz bu adamdan? istediği sadece ''barış'' idi. sadece bir görüş söylediği, türkiyede yaşayan bir ermeni olduğu için mi öldürdünüz onu? bu muydu size dokunan? hepimiz hrant ız, hepimiz ermeniyiz, gelin bizi de öldürün hadi...
önyargılı ve tek taraflı olarak bakılmaması gereken bir olaydır. ** üzücüdür. türk milletinin ve ermenilerin ( diaspora dahil ) başı sağolsun. çünkü ermenistan, tarihe bakılınca da * yabancı devletlerin maşası olarak türkiyeye karşı kışkırtılan milletlerden birisi olduğundan, kelime itibariyle bile kötü gözle bakılan bir milletten olduğu için suçu doğrudan faşistlerde aramak olasıdır, bir bakış açısıdır. ***
ama yapılan bazı yorumlarda da haklılık payı vardır. ermeni lobileri bu olayı abd..vs. kışkırtmak için düzenlemiş de olabilirler. sadece türkiye'de değil, dünyanın pek çok yerinde faili meçhul cinayetler, hele böyle siyasi bir cinayet, faili çıksa bile inandırıcı olmamaktadır.
yine de hem türkiye, hem ermenistan, hem de dünya, - dini, fikri, vicdanı ne olursa olsun, benim ülkeme zarar vermiş ya da vermemiş - bir düşünürünü, bir insanı kaybetmiştir. sağduyulu bir türk olarak, bir müslüman olarak , bir insan olarak "allah taksiratını affetsin" demek benim boynumun borcudur.
- bu iletim, hrant dink'in öldürülmesine üzüldüğümü söylediğim ve yorumumda sağcısıyla solcusuyla herkese, bütün görüşlere saygı duyduğumu ifade ettiğim halde hangi taraftan geldiğini bilmediğim bir eksi oy aldığım mesajdır. seri eksi oy verenlerden ya da iletiyi anlamayanlardan biri olduğunu sanıyorum. çünkü diğer olasılıkta sağcı veya solcu birinin verdiği bu eksi oy kendisiyle çelişmektedir. iletiyi bir kez daha okumalıdır. -
yine bilindik şeyler olacak, hatta oluyor. türkiye'ye sıkılmış bir kurşun olarak nitelenecek bu olay, terör yine lanet üstüne lanet yiyecek vs vs..
bunların hepsi doğru, ama artık öyle içselleştirdik ki böyle yaşamayı, hergün ırak'ta şu kadar insan öldü, filistin'de şu kadar çocuk öldü diye duyduğumuzda içimizin sıkılmaması, daralmaması gibi...
toprağın bol olsun, sen gittin ama, bu ülke için tartışılmaz tabular, kucaklanmış ve çözümlenmemeye yemin edilmiş sorunlar bu ülkeden hiç gitmeyecek...
ve... daha acısı biz bu sorunlarla gurur duymaya devam edeceğiz...
hadiseyi enine boyuna çok güzel ele alan bir yazı. konu hakkında çeşitli paradoksları üretmemesi için gerçeklerden bi haber kişilerin okuması şiddetle tavsiye olunur. http://ercis.net/modules....;file=article&sid=523
arkadaşlar, yazılan bazı entryleri maalesef idrak etmekte zorlanıyorum. Ne demek Orhan Pamuk öldürülse daha az üzülürdüm, ne demek bari sana kaşı olanı öldür. hangi fikrin, kime göre doğru olduğuna nasıl karar veriyorsunuz; daha da önemlisi bunun için adam öldürülmesini nasıl mazur gösterebiliyorsunuz. unutmayalım ki bizlerin düşüncelerini de beğenmeyen birileri mutlaka olacaktır; o zaman fikrimizi beğenmeyenler bizi öldürme hakkına mı sahip oluyorlar?
Mesele hrant dink, uğur mumcu, abdi ipekçi ya da orhan pamuk meselesi değil, mesele bir insanın sokak ortasında sadece düşünceleri yüzünden öldürülmesi,mesele insanlık namına buna karşı şereflice, insan onuruna yakışır şekilde karşı durabilmek, Öldürülen kim olursa olsun bu vahşeti kınayabilmek. Aksi takdirde asala eylemlerini de, pkk vahşetini de meşrulaştırmış olmaz mıyız? kendimizle çelişmez miyiz?
Dünden beri şoktayım, düne kadar Saddam Hüseyinin idamının yanlış olduğunu söyleyen Türkiye bugün bir aydınını bir hiç uğruna yok etmiştir. Her zaman doğrudan yana olan Hrant, kimilerin doğrularına çomak soktuğundan insafsızca öldürülmüştür. işin garibi birkaç gün sonra cinayeti işleyen bir kişi yakalanacak o da "Türkleri aşağıladığı için bu cinayeti işledim diyecektir."Ama ya perde arkasında bir elinde purosu diğer elinde viskisiyle televizyonu izleyen kirli eller ne olacaktır. Bu olaydan önce nice gazetecilerimizi biz yitirmedik mi Ahmet Taner Kışlalının üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen failleri bulunmadı, bulunmak istemedi. Hrant ın son yazısında belirtiği gibi"kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler.Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce" diyordu. Ama biz onun dediğini yapamadık biz dün güvercinlere dokunduk, biz güvercinleri kovaladık bahçemizden. Yoksul ama cesur, gerçekçi ama idealist birini ve onun gibi düşünen 61 gazeteceyi kovaladık memlekketten. Ama ne onlar gitti diye güvercinler bizden vazgeçti, ne de biz onlardan vazgeçtik. Dünkü tabloyu unutmayacağım yoksulluğu sadece cebinde hisseden, halkın içinden çıkmış, yurttlarda büyümüş ve dün yerde yatan cansız vücudun ayağındaki delik ayakkabıyı unutmayacağım.Ne ben bir Hrant Dink olabilirim bu saatten sonra nede güvercinler lekesiz uçabilirler gökyüzünde.
