hrant dink için bir şiir

entry1 galeri0
    1.
  1. hrant dink için yazılmış bir şiirdir.

    seni tanımıyordum, Hrant,
    yeterince tanımıyordum, evet,fakat gördükten sonra o gün
    küskün bir çocuk gibi orada, kaldırımda,
    yüzükoyun uzanmış, öyle büyük, destansı,
    öylesine tıpatıp kendine, özgürlüğe,
    hak edilmiş onura benzeyen bir erinçle
    uyurkenki resmini,



    hani, yalnız kendine değil, hayır,
    ölecekse, ölümü, iyi, güzel ve doğru
    şeyler uğruna olsun isteyecek herkese,
    her ölümlüye benzeyen güzellikte...
    ve kuşkusuz, en çok da, mahallenin
    zorbalarıyla baş edemediği için
    hırsından gizli gizli ağlayan,
    kendi yüreğini kemiren,
    gün günden budandığını, yontulduğunu
    ve lokma lokma yutulduğunu hisseden
    mahallenin sessiz yetimlerine
    güç veren dirilikte
    uyurkenki resmini
    gördükten sonra o gün,



    artık diyorum ki, kendime:
    vursalardı beni de, Hrant gibi,ben şahsen, zaptiyenin
    örtbas muşambasıyla değil, hayır,
    Agos gazetesiyle
    örtsünler isterdim cesedimi;



    Agos gazetesiyle örtsünler, ne fark eder,
    yalnızca, senin gibi, perçemim, potinlerim,
    bir de -biraz iş çıksın diye
    yoksul şairciklere, çömez muhabirlere-
    benim de potinlerimdeki
    iki romanesk delik
    görünecek biçimde...



    ki, böylece, resmin geri kalan kısmını
    güvercinler doldursun!
    senin o, isa Peygamber'inkini andıran
    yakışıklı alnını
    kanatıncaya kadar duvara vura vura
    sonunda kalbimizde açmayı başardığınÜ
    mucizevi gedikten
    gökyüzüne saçılan güvercinler...



    hani şu, sen susunca, senin şu koskocaman,
    Tann'nın eliyle okşanmışçasına sıcak
    olduğu anlaşılan yüreğinin sesini,
    'sessizliğin sesi'ni, sonsuzluğun sesini
    açıkça işitilir kılan,
    daha gür, daha beyaz,
    daha cesur kanat vuruşlarıyla
    gökleri çatırdatan
    'tedirgin güvercinler'...
    seni tanımıyordum,
    fazlaca tanımıyordum, fakat
    vursalardı beni de, Hrant Dink, senin gibi,
    her şeyi göze alıp, cenaze namazımı
    Tanrı'nın 'Meryem Ana' evinde
    o evin avlusunda
    kılsınlar isterdim, 'bizimkiler'!



    kılsınlar, ne fark eder?
    kılsınlar ki, böylece, Tanrı'yı bir mülk gibi
    çitlerle çevirmeye kalkışan ferisiler
    bütün mülklerin, mabetlerin
    O'na ait olduğunu bilsinler!



    seni tanımıyordum evet, tanımıyordum, fakat
    seni, öyle haksız, öyle mızıkçılıkla
    oyundan çıkarılmış bir çocuk
    gibi gördükten sonra, dostum,
    büyük kalkış gününde
    aynı oyuna çağınlan iki kafadar gibi
    kalkıp da koşabilmek için
    sana komşu mezardan,
    belki daha cesur, daha kanatlı şeyler,
    delice mizansenler hayal etmeli
    ve diyebilmeliyim ki,



    vursalardı beni de, senin gibi, Hrant Dink,
    bu yaşlı şakağımdan,
    benim de, o güvey uykusunun tadından,
    o gençlik, güzellik uykusunun tadından
    adını, kimliğini unutan cesedimi
    bir 'karambol' eseri
    Balıklı Mezarlığı'na defnetsinler isterdim;
    üstümü de, meselâ, lavtacı Nazaret'in,
    Hamparsum'un, Nikolaki Ağa'nın
    iyi cins bir vatan toprağı gibi demli
    ve bir rast semai gibi ağır, kederli
    'Ermeni' toprağıyla örtsünler!
    evet, evet örtsünler, ne fark eder?



    örtsünler ki, böylece, efeliğin şanını,
    kanın ve kanla karılmış gücün
    verdiği sarhoşluğu burada
    kurtlara, çakallara, şahinlere bırakıp
    büyük göç katarına katılmasını bilen,
    yani senin gibi, Hrant Dink,
    şakaklarında ve potinlerinde delik,
    ama boyunlarında ne haç, ne ay yıldız,
    ne süleymanın mührü,
    simurgunu arayan bütün kanatlıların,
    bütün 'tedirgin' sakaların,
    bülbüllerin, çayırkuşlarının
    ve güvercinlerin
    orada, 'eskilerin' sözüyle,
    'sınıfsız ve devletsiz',
    çitsiz, çepersiz, çetesiz
    çayırlarında, ebediyetin,
    kendi soylarına soplarına boş verip,
    sabah akşam yalnızca
    Tanrının adını, yalnızca O'nunkini
    yücelttiklerini
    öğrensin zeolotlar!



    ve simurgun gökçe diriliğini,
    gökçe doğurganlığını,
    ölülere yaşama, taşlara kanatlanma
    şevkini veren bir neşide olarak
    eklediklerini
    sabah akşam ötüşlerine...

    Cahit Koytak, 26 Ocak 2007
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük