günlük hayatına devam ediyordur, ihtiyaçlarını gidiyordur, mesela an itibariyle tuvalette çişini yapabiliyor olabilir, ya da makyaj yapıyor, hatun erkek kesiyor olabilir, mini etek giyiyor olabilir, pedini değiştiriyor olabilir, herkesin yaptığı aynı şeydir, sadece şehirler ve duygular farklıdır, yoksa eylemlerimiz hep aynı. aynı sabaha aynı güneşe uyanıyoruz, aynı duyguları da yaşıyoruz esasında ağlıyor, gülüyor, olabilir, sizi düşünüyor olabilir, düşünmemesi gerektiğinin farkına varmış olabilir, banyo ya girmiş mastürbasyon yapmaya çalışıyor olabilir durumudur, bugün pazar günü ailesi ile kahvaltı yapıyor olabilir, ailesi ile alışveriş yapmak için giyiniyor olabilir, sevişiyor olabilir olma halidir, özünde eylemler aynı duygular da aynı sadece o orada siz buradasınızdır tek farklılık, ya da aynı şehirde aynı havayı solumak gibi ama farklı yerlerde.
Ne güzel şey hatırlamak seni :
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni :
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
içimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti :
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak
koyu bir karanlık...
Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair,
hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek :
filânca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya...
Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine :
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...
Ne güzel şey hatırlamak seni :
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
eğer bir üniveristede okuyorsa, şu saatler ve şu haftalar için düşünüldüğünde büyük ihtimalle bir elinde kahve öteki elinde notlar, vizelere çalışıyordur.
en iyisi sen de onu düşünmeyi bırak ve kalk iki yol ders çalış! **
eğer aşıksanız ve vize haftasındaysanız hayat çok berbat!
son kalan iki birasını içti,
gözlerimin önünde bir sigara yaktı ve endişe dolu masaüstüne baktı,
arka teması bendim görüntünün.
sustu, susmadan ve gitmeden önce bir cümle bıraktı. twisted thoughts, i spent round my head.
şu an ne yaptığı düşünülür. her kombinasyon itinayla canlandırılır * daha sonra onun seni düşünüp düşünmediği düşünülür ve küfredilip kafadaki baloncuk dağıtılır. **
her zaman yanında olmasını istediği omzu bulduğunu söylediği kişinin kolları arasında, sıcacık bir mekanda dışardaki yağmuru izlediğini düşünmektir.
Ah ne kadar ağladık, ne kadar acıttık içimizi... Yetmedi, zihnimizde o acıyı evire çevire daha da katmerlendirdik. Neden ne yaptığını düşünüyoruz diye sormak lazım kendimize. O bizi düşünüyor mu ki acaba? muhtemelen hayur cevabı alıyoruz. Gönül dedikleri huysuz şey rahat bıraksa bizi de böyle başlıklar hiç olmasa, böyle başlıklara bakıp ruhlar sızım sızım sızlamasa.
aniden nazım hikmet ranı bana hatırlatan başlıktır.
sevilen insanın ne yaptığını düşünmek temalı en güzel şiir budur sanırım.
23 Eylül 1945
O şimdi ne yapıyor
şu anda, şimdi, şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir,
– hey gülüm,
beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi!.. –
O şimdi ne yapıyor,
şu anda, şimdi, şimdi?
Belki dizinde bir kedi yavrusu var,
okşuyor.
Belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir,
– her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
sevgili, canımın içi ayaklar!.. –
Ve ne düşünüyor
beni mi?
Yoksa
ne bileyim
fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
Yahut, insanların çoğunun
neden böyle bedbaht olduğunu mu?