Kotu bir durumdur. genellikle lisede veya orta okulda hoşlanılın kızın reddetme ıhtımalını goz onunde bulundurarak teklif edilmeme durumudur.
"Tavuk suyuna corba" ısımlı kıtapta bıraz bahsedilmektedir;
Severek asla bir şey kaybetmezsiniz. Ama hiçbir şey yapmadan durursanız, her zaman kaybedersiniz.
Barbara De Angelis
--spoiler--
Cocugun birisi ilk goruste bır kıza aşık olur. Mizah anlayışı olan sevecen bir kızmdır. peşinde bir cok erkek oldugu ıcın cocuk kıza teklifte bulunmaktan kacınır. sureklı ıcınden gecırır ve onun gıbı bır kız arkadaşı olmasını ıster. Okul biter bir yıl sonra kızın en yakın arkadaşını gorur, kızın nasıl oldugunu sorar.
Kız arkadaşı: "Nihayet seni unutmayı başardı" diye cevaplar.
Cocuk: "Sen neden soz edıyorsun?" diye sorar.
Kız arkadaş: Sen ona cok zalim davrandın diye devam eder, her zaman onunla sınıfa yurur, ılgılenıyor gıbı gorunurdun dıye devam eder. senin onu arama ihtimalını goz onunde bulundurur telefonun başından ayrılmazdı der.
Cocuk: Reddedilmekten korktugum ıcın hıcbır zaman ona duygularımdan soz edememiştim. Ya soyledıgımde hayır dese idi? Olabılecek en kotu şey ne idi? bır daha onun suratına bakamazdım dıye devam eder. "Onu kaybetmeye dayanamazdım" diye devam eder.
Kız sozunu boler...
Kız Arkadaş: "Peki ya sımdı onu kazandın mı?" diye sorar.
--spoiler--
erkeğe güçlü olmak, er kişi olmak, gururlu olmak vs. öğretilmiştir yakın çevresi tarafından. erkek dediğin koparır alır ona öğretilenlere bakılırsa. hatta çevresine de öyle öğretilmiştir ki kız da hep kendisine erkeğin gelmesini bekler; hatta kendine doğru gelindiğinde önce bir geri çekilir. var mıdır öyle hemen erkeği kabul etmek. kimi erkek de vardır ki bu tip naza caza hiç muhatap olmamıştır, beğeni unsurudur; şudur, budur... o erkek de gün gelir birinden gerçekten hoşlanır. bu hoşlanma fiziksel beğeniden ötesidir ve o yüzden de bir anda bu erkeğimiz de afallar. zira işler onun da bildiği gibi yürümemektedir. her ne sebepte olursa olsun bu durum ortaya çıkıyorsa bunda esas faktör, erkeğimizin bu duruma adapte olamaması ve daha da ötesi ruhunun kız gibi olmasıdır. öyle ki bazı hallerde bu erkeğimiz kendini erkek gibi kızlardan hoşlanan erkeklerden gibi kendini görmeye çalışır; ama nafile... hoşlandığı kişiler çıtı pıtı hanım hanımcık dişilerdir ama işte onlara karşı olan hoşlanmasını nasil dile getirmesi gerektiğini bilememektedir. kendisine engel olan bir diğer unsur da sosyal çevredir, çünkü o kızla aynı ortamdadır ve o aynı ortamda iş arkadaşları, okul arkadaşları vs vardır; onların yanında da bu kıza hisler aktarılamamakta; kızla başbaşa kalabilme fırsatı bile çok ender yakalanabilmektedir. gel zaman git zaman bu kıza hoşlanma durumu aktarılacak olunur, fakat işte o kadar çok zaman geçmiştir ki sizin o zaman boşunca gözünün içine baktığınız, sizin de onun bakışlarına mazhar olup bu bakışlar sebebiyle gururunuzun okşandığı günler geride kalmış; aradığınızda aldığınız cevap en kibar yoldan bir başta savma olmuştur. kızamazsınız ona küsemezsiniz de; zira hata hoşlanılan kızı birlikte olunan kız olma yönünde gerekli adımları atmaya niyetli oldukça ayakları birbirine dolanan erkektedir. o, size gel demiştir; ama bunu işte kızsal yapısı sebebiyle hiç açık açık söyleyemediğinden siz her gitmeye niyetlendiğinizde ya gel demediyse diye geri çekilmiş, onu üzmekten imtina etmiş durmuşsunuzdur. sonuç ise işte böyle dert yanma ba'bında yazılar, sözlerdir...
kızın erkeğin ilgisini ikinci dakikada fark etmesi ama erkeği bir şeye benzetememesi sonucu odnu oynaması sonucu geçekleşen trajik olay.tek çözümü aynı ortamdan biriyle ilgilenmek mümkünse tavlamaktır.dinsizin hakkından imansız gelir.
orada sen evin trabzanında şeftalini yerken yanına gelen ama sen kızla değil şeftaliyle ilgilenme öküzlüğüne devam ettiğinden o çamurlu yoldan geri dönüp giden kızdır.
