ek: lafım başlığı açana ya da "kendini entelektüel sanan ama bi sik olmayan zevatları eleştirenlere" değil, elbette haklılar. ben sadece ilk çağrışanı yazdım.
çok değişiktir bir durumdur, başıma gelmiştir. fakat burada entel olan bendim çok cooldum lan. *
hctra - ben bir cafe latte alayım.
kasiyer - tabii efendim tall, grande, venti ?
hctra - grande.
kasiyer - siz ne alırsınız efendim ?
kız - çay alayım ben.
kasiyer - çay mı ?
hctra - kız çay istiyor arkadaşım.
kasiyer - tabii efendim. yeşil çay , soğuk çay ?
kız - yeşil alayım.
kasiyer - tall, grande, venti ?
kız - orta.
kasiyer - grande yani, hemmen efendim.
hctra - hadi arkadaşım hadi işine bak.
birinci grubu, ağzınız biraz laf yapıyorsa, aktualiteyi de takiple idare etmeniz mümkündür. diğerlerine göre de çoğu kez daha güzel olur bunlar lakin, muhafazakardırlar. annelerinin göster ama verme tembihlerine sıkı-sıkıya bağlıdılar. söylemlerine baksan; of anam of! serbesti ve modernite anlamında, yanlarında fransız roxanne veya ukraynalı tatyana halt etmiş! gel gelelim iş icraata geldi miydi, akan sular duruverir.
ikinci gruptakiler ise birer ayaklı ansiklopedi gibidirler. 'sanat' diyecek olursun, leonardo ile michelangelo arasındaki tatlı rekabetten girer, amadeus ile salieri arasındaki kırıcı rekabetten çıkar. 'tarih' demeye yeltenirsin, birinci ve ikinci viyana kuşatmaları arasındaki amaç ve sonuç farklılıklarından girer, yavuz sultan selim'in şah ismail yanlılarını kılıçtan geçirmesinin anadolu'da islamın yayılmasındaki öneminden çıkar.
- 'bir şeyi de bilme be aq!' dersin içinden.
buna mukabil, birliktelikleri büyük keyif verir. kollarınıza aldığınız şeyin değerli bir hazine olduğunu her haliyle hissedersiniz.