bir kadın çizeceksin derken pastel renklere fazla abanmış olmalılar diye düşünüyor insan...
vakti zamanında tanışmak için binbir takla attığım bir kız vardı. o beni zaten amuda kalkık halimle sevdiğini söylemiş birlikte olduktan sonra. ciddi ciddi kapoyeracılar gibi taklalar atardım önünde. ne pis bir huyum varmış arkadaş diyorum şimdilerde kendime.
asuman, şarkılara konu olan asuman. ne de güzel tombul meminktoları vardı. gözümün önünde gitmiyor hala da...
okulun kafeteryasında tanışma şerefine nail olduktan sonra, uzun süren flört döneminin ardından kan bir yerden toplanıp hücum ediyor, kıza bunu nasıl söylerim diye kara kara düşünüyordum. o da halimden anlamış olacak ki bakıp bakıp gülüyordu. bir gün tek yaşadığı evini göstermek için davet edilmiştim. aslında bundan istifade edip meminktolarını emikleyebilirdim, kim bilir belki de terslerdi beni, deneyip görecektim...
evine vardığımda, soyun geliyorum dedi. yok ulan bu başka bir hikayeydi, neyse.
evine vardığımızda, bak burası banyo ve tuvalet diye tek tek odaları gezdiriyordu, bir anda gayriihtiyari depozito ne kadar sorusunu sormuştum. makara geçtiğimi düşünerek gülüp geçti halime tabii.
içeri salona geçmemi istemişti, birazdan geliyorum diyerek içeri geçti. 15 dakika sonra geldiğinde gözlerime inanamamıştım, üzerine babydoll vardı ve resmen beni sevişmeye davet ediyordu. hiç tereddüt etmeden hücum marşı eşliğinde hatuna salvolar yapmaya başladım. derhal üzerini soymaya başladım. göğüslerine dokunmak için can atıyordum adeta...
o da ne? kızdaki meme uçları çok garipti. rengi mor, dairenin büyüklüğü eskiden cipslerden çıkan bardak altlığı gibi kocaman olan süper taso kadar büyüktü. bu manzara karşısında ne yapacağımı bilememiş, nedense bir tiksinme gelmişti. prezervatif alma bahanesiyle evden ayrıldım ve telefonumu da anında kapattım.
o gün bugündür, ne zaman iri göğüslü bir hatun görsem acaba ne renk diye bir soru sorarım kendi kendime...