Bağırda bir kurşun, göğüste bir çiçek gibi taşınan, sevilen; fantezilere girdiğinde dahi utanılacak kadar değer verilen kızın başkasıyla sevişirken tesadüfen görülmesidir. Tesadüflerin en acısı, görülen şeylerin en boktanıdır. Yengesini sevişirken gören küçük ibo gibi senelerce silinmez yankısı, iç-dış seslerin. Insanlık sınırlarının dışına kadar iter sizi.
Lisede başıma geldi bu. Burcu diye bi kız vardı, kızıl saçlı, cilveli, güzel ve şirindi. Evine kadar bıraktığım günler olurdu ve hiçbir zaman aşk meşk işlerinden konuşamazdık. Sanırdım kı herkes benim gibi lâl idi..
Mahalleden serhat abim, en sevdiğim abim, 26 yaşındaki serhat, göz koymuş burcu'ya. Duydum tabi ancak ses de edemedim. Benimle haber yollamak istedi. O zaman, telefon hattının telefondan pahalı olduğu zaman.. Ben nasıl kabul edeyim?
"abi bu işlere karıştırma beni" diyebildim. Bir umut vazgeçmesini sağlamak. Zaten burcu, 17 yaşındaki burcu ne yapsın seninle? Değil mi?
Işte o zamana kadar uğrunda kafa göz kırdırdığım en yakın arkadaşım soner girmiş araya. Burcu ile serhat abi'nin arasını yapmış.. Hediyeler, ülfetler, mektuplar getiren aşağılık bir köpek olmuş meğerse.
Bir gün serhat abilerin home ofis gibi kullandığı mekana gitmem icab etti. Kapıyı çalarken patlayacak gibi atan kalbimi tutuyordum. Pervasız bir el açtı kapıyı, pantolonunu düzelterek yüzüme baktı dostumun, aşkımın katili. Içerdekı cekyatta ise sere serpe uzanmış burcunun bronz tenini ve kızıl saçlarını gördüm. Serhat abi sarhoştu ben içerdeydim. Kadın olmuş sevgilinin 17'lik bedeni beyaz çarşafla kapalıydı. Içime ağladım, yumruğumu ısırırken. Serhat abi babasının arabasının anahtarını verdi. Ben dışarı çıktım kendi içimden başka bir dışarı..
Bu işin bile felsefesi var haciosman. Var da amına koyim bende yazacak takat yok. Aşk yok. Merhamet yok. Dostluk yok.