kalbimin nasırlarını bir nebze olsun törpülemek için okyanus'un yüksek dik kayalık bölgelerinde dolaşıyordum. okyanusun dalgaları yukarıdan çok net görünüyordu. dalgalar, maviye isyankar köpüklerle kuduruyordu. belli ki bütün dünyayı yutmak istiyordu. ama yoook tanrı buna izin verir miydi? vermezdi elbet. çünkü yaşanacak aşklar ve çalınacak daha çok kalpler vardı.
şimdi sen rengarenk gözlerinin önünde durduğum güzel kadınım: kirpiklerinin gölgesinde dinlenen ruhum kayıtsızca beklemekte. doğu masallarının mistizmine inanmış kalbim istikametinden gelecek o tatlı ok'u beklemekte. öyle savunmasızım ki..kalbimi çalan sihirli ok'un beni yaralar mı bilmiyorum. göz göre göre bu hırsızlığa gönlüm razı. hay allah senden razı olsun!
- gel buraya yaramaz.
+ peki...
hırsızlığın türüne göre değişecek durumdur. baklava çalmışsa dalga geçerim. ama bir mercedes'in alarmını hackleyip 10 saniye içinde çalabiliyorsa ruhumu verebilirim.