ne yapsam, ne desem dersin. dusunursun ama bir yandan yaklasmaktadir, az sonra konusacaksindir. hizli davranman gerekir, icindeki guzel duygunun verdigi haz ile aksine uyusursun.
sirf hoslanilan kisiyi gormek icin, onun olacagini tahmin ettigin yere gitmek kadar guzel ve ozeldir.
hani bazen gidersin onun da olacagini dusundugun mekana, ama gormez gozlerin onu orada uzulur, bir nevi amacini kaybedersin. beklersin gelir belki diye. gelince ki mutlulugun cogu seye degisilmez. bunun bir ust versiyonu da gittigin yerdedir ama orada oldugunu gec farkedersin.
neyse cok felsefik ve edebi oldu. ya da oyle olmasina calisirken bir seye benzemedi. bilemeyecegim. iyidir ozet olarak hosuna gider insanin.
bazen elinizdeki montu giyememenize bile sebep olabilir.
benim öyle olurdu mesela. adamın yanından atraksiyonsuz geçemezdim. ya bir yerlere çarpardım, ya birşeyler devirirdim. bir kere de bana baktığını bildiğim bir sırada montumu giymeye çalıştım. olmadı. sol kolumu sokamadım nedense. bildiğin mont nasıl giyilir unuttum ya la.
ertesi günde acıyıp sevgilim olur musun dedi zaten. hehe.
Miden bulanır, kalbinin atış şiddetini duyabilirsin, kalbine bir öküz oturduğunu sanarsın, elin ayağın birbirine dolanır, hayatında yaptığın en aptalca hareketleri bu zaman diliminde yaparsın.