- ilk günlerde sıcak, hiçbir ciddi kusurum olmadığı hâlde ileriki zamanlarda soğuk davranması
- buluşmaları çoğu zaman benim ayarlamam ve sohbetleri çoğu zaman benim başlatmam
- buluştuğumuzda hep kendi hayatı, ailesi, gireceği bir dönüm noktasından bahsetmemiz; ama benimle ilgili bilgileri sadece birkaç soruyla alması
- en önemlisi, yukarıdaki tüm maddeler olduktan sonra bile "kakaokafa, ben görüşmek istemiyorum, sıkıldım, soğudum" diyememesi
özetle; sosyal zekâ eksikliği.
ben ilgi manyağı bir insan değilim, en yakın arkadaşlarımla bile bir ay konuşmamışlığım vardır. havan kime çocuk? ayrıca görüşmek istemediğiniz insanların buluşma tekliflerini kabul edip görüşme süresince kan kusturacağınız yerde, keşke onlardan birtakım bahaneler öne sürerek uzaklaşmayı deneseniz?
Eskiden size baktığı aşk dolu bakışlarla başkasına bakması. Sizin yaptığınız hareketlere tahammül edemezken aynı hareketi bu kişinin yapınca size verdiği büyük tepkiler gibi tepkiler vermemesidir.
Kısacası artık sizi sevmemesidir.
Şu amına koduğumun hayatından bir şey öğrendiysem o da kimseyi karşılıksız sevmemeniz ve kimseye bağlanmamanız. Karşınızdakine vereceğiniz değer kendinize vereceğiniz değerden daha üstün olmamalı hiç bir zaman
Yapmaz dediğiniz kişi yapar, gitmez dediğiniz kişi hiç beklemediğiniz bir an gider.
Salak olmayın insanlar değişir bir kişiden soğuduysanız karşınızda ölse bile kılınızı kıpırdatmayın.
Biri duygusal anlamda ayağınıza sıkmaya çalışıyorsa siz onun kafasına sıkın.
Cinsiyet farketmeksizin, insan olarak söylemem gerekirse; vizyonsuz olması, bakış açısı dar olup kendi bildiğinden başka bir şeyin olamayacağını düşünüp başkalarının fikirlerine saygı göstermemesi ve çok yoğun şive beni buz yapar.
Ek olarak; verdiğim değer ve sevginin değerini bilmeyen ve benim gösterdiğim toleransı yeri geldiğinde gösteremeyen insanlardan soğuyorum.
ilgiye karşı her daim yenik düşmesi. insan varoluşu gereği her türlü sosyal ve toplumsal alanda fark edilmek ve varlığını kanıtlamak üzerine evrilmiştir. Dolayısıyla ilgiyi hepimiz severiz lakin her ilgi gördüğünde odak noktasının sürekli değişmesi pek hoş olmayabiliyor.
karşı tarafın soğuk davranmasıdır. zorla güzelliğe gerek yok deyip kendini de geri çekmek en iyisi. kavgasız, biraz üzücü ama sonunda çok fazla kaptırmadan kendini bir şekilde çıkarmalı böyle insanları hayatından.
Ben aşık olmaya aşık biriyim. Eli yüzü düzgün bir kız geçsin karşıma, biraz naz, biraz cilve yapsın; bir de güzel gülüyorsa tamamdır, aşık olmuşumdur. Fakat bu maşukaya duyulan aşktan maşukanın haberi bile olmaz, öyle kendi içimde kavrulurum, onu hayallerime meze yapıp içer sarhoş olurum. Şarkılar dinlerken gözümde ondan başkası canlanmaz. Tüm bunlar olurken de kızın bundan zerre haberi olmaz. Çünkü esasında ben kıza değil, bu duygu serüvenine vurgunum. Şimdi gelelim mevzuya.
Elazığ'dayım üç gündür. Depremi çok şiddetli bir şekilde hissettim, ölüme bu kadar yaklaştığımı hatırlamıyorum. Öyle de uzun sürdü ki deprem, bir yerden sonra yıkılsın bina da bitsin bu çile diyordum inanın. O anı tarif etmem mümkün değil. Çaresizce doğanın hakkınızda verdiği ölüm-kalım kararının okunmasını bekliyorsunuz. Allah kimseye yaşatmasın.
Deprem sonrası eş dost hısım akraba herkes sağ olsun aradı sordu halimi. Armavut bir arkadaşım dahi aradı sordu, nereden biliyor/hatırlıyorsa Elazığlı oldugumu, ben de şaşırdım. Sağ olsun hepsi.
Fakat, gönlü güzel sözlük yazarları, üç yıldır uğrunda yana yana kül olduğum bu hanım bir mesaj atmayı dahi çok gördü bana. Bakın gerçekten deprem sonrası gelen her mesajda, telefonun her titreyişinde onu aradı gözlerim. Kimse aramasa sormasa, bir o halimi sorsa yeterdi bana.
Kendisine duygularımı açmış değilim. Ancak çok kez ima ettim ona vurulduğumu. Biliyor, farkındayım. Kendisinin en yakın arkadaşı bile mesaj atmışken bu kızın atmaması hakikaten üzdü beni, çok bozuldum yahu anlatamam.
Şu halden sonra bu kıza aynı gözle bakabilir miyim peki? Siz olsanız bakar mısınız? Dinlediğiniz şarkıda türküde hayallerinize davet eder misiniz başrol olması için?
inanılmaz soğudum agalar. Daha önce çok kez canımı sıkan hareketi olmuştur, konuşmadığımız, görünce yolumuzu değiştirdiğimiz vakitler olmuştur. Ancak bu kez bambaşka bir his var içimde. Hatta bilakis, hissizlik var kalbimin tam orta yerinde. Nefret bile etmiyorum. Tuhaf bir umursamazlık var. Sanki sokaktan geçen herhangi biri gibi, hiç tanımamışım gibi...
yüzüne baka baka yalan söylediğini biliyor olmaktır herhalde diye düşünüyorum. yalanın affı olmaz diye keskin bir söz de söylemek istemiyorum ama yalanın kötü tarafı yalanın söylenmesinden ziyade bir sonra ki şeyler için en azından karşınızdakine değil de kendi kafanızda sorgulama düşüncelerinin ister istemez birikmesidir.