Özgür barış... her seferinde ömrümde ilk defa kıvırcık saç görmüş gibi şaşırır mutlu olurdum. sonra gider saçını çekerdim. * saçı zıplayınca fark ederdi çektiğimi, sonra da 'cimcimeee!' * diye kızardı ^.^
onun yüzünden hala kıvırcık saçlı insanların saçını çekiştirmek isterim. 13 yılın alışkanlığı olsa gerek *
1. sınıfa yeni geçmiştim okulun ilk günüydü okulda ebesinin hörekesinde olunca haliyle derse bi 5 dakika falan geç kaldım yani babam sınıfa bıraktığında tüm akranlarım sıralarda güzide öğretmen osman hocam da tahtadaydı. neyse sınıfa girdim önlerde orta sıralarda her yer dolu, arkalara doğru ilerlemeye başladım sonra ortanca sıraların en arkasında ilk aşkımı gördüm, çocuk da olsam aklım ermese de hala ayrıntılarıyla hatırlarım o günü ve elif'i, küt siyah saçları kocaman mavi gözleri ve mavi önlüğünün üzerinde civcivli bir yakalığı vardı. o ana kadar hiç bu denli heyecanlandığımı hatırlamıyorum (zaten 7 yaşındayım ne kadar heyecanlı olabilirim). sonra 4. sınıfa geçtiğimizde babalarımızın işinden dolayı o ankaraya ben de rizeye gittim bir daha da görebilmek nasip olmadı.
edit: ulan aklıma; kıza onu sevdiğimi belli etmek için bir montumu sürekli onunkinin yanına asardım eğer başka mont varsa da onu yere atar kendiminkini asardım. hey gidi çocukluk be gözünün yağını yiyeyim.
Kaan can Bozkurt. izmir'de ilkokulda asik olduydum.
Sarisin bı çocuktu o yuzden onu Amerikalı zannederdik sınıfça çocuğun ismine soyismine bakmadan. Amerikalı olunca da direk hristiyan diye fişlemiştik cocugu. Bı de vicdan azabı çekerdim ben gavur bı erkeğe nasıl asik olurum diye. Beynime tüküreyim iyi ki büyümüşüm.
Tuğçe; birinci sınıfa yeni baslamistim. Öğle arası yeni olmuştu yanında dislek Rabia vardi. O günü hala unutamam sırf o gülsün diye tahtada saatlerce sebeklik yapmistim. Sonra ben okuldan ayrıldım 8. Sınıfa geçtim oks vardı onun için dersaneye yazildim. Sınıfa bi girdim kafami bi kaldırdim karsimda o var. Tornavida yemiş gibiydim onunla bir sene hiç konusmadim konusamadim. ikimizde birbirimizi gayet iyi taniyorduk ama tanismiyormus gibi davraniyorduk sonra sene bitti sınav oldu bitti sonra öğrendim ki babasının tayini Ankaraya cikmis Tuğçe Ankarada okuyacakmis liseyi. Uzatmayim lise bitti. Üniversite sınavına girdim istanbul üniversitesini kazandim. Okula alışmaya calisiyordum.kantinde tek başıma otururken birden çok tatlı bir ses bana 'pardon sandalye bosmu' dedi. Kafami kaldırdigim anda beynimden vurulmusa döndüm bu o'ydu kekeleyerek evet boş dedim. sandalyeyi aldı ve 1.85 boylarında zengin giyinimli yakışıklı sayılabilecek bir çocuğun yanına oturdu. Anladım orda çocuğun sevgilisi olduğunu, 5 dakka oturdular sonra takip ettim aşağı indiler sonra çocuğun bmw 3.20 sine binip uzaklaştılar bende hayallerimdeki Tuğçeyle tek başıma kaldim
çok çok küçüktüm, 4-5 yaşlarında falandım yani. karşı komşumuzun oğlu vardı benden 2-3 yaş büyük. ismi de burak'tı. yaklaşık 4 sene onu sevdim. annesi de beni çok severdi. hala daha seviyor ama başka yere taşındılar. öyle işte.
ooooo toplaşın millet.
sene 1991-1992 of tarihe bak.
mersin de ikamet ediyoruz o sıra ben 4 yaşında felanım.
kreşlerin en moda olduğu yıllar.çalışan ebeveynler çocuklarını oraya bırakıyor. sabahtan akşama kadar takılıyor çocuklar orada.
kreşin adı betüş abla kreşi. hani mesajı gören filan olursa o yıllarda orada bulunduysa mutlaka tanıyoruzdur birbirimizi.
ikizler filan vardı can diye bir çocuk vardı hatırlarım hep. barış manço tayfasıyız o yıllar.ninja kaplumbağaları izlemek için öğle uykumuzu ayarlardık.neyse efenim o zamanlar bi kız vardı adı cansu.ama yok böyle bir şey çok güzeldi yada ben öyle hatırlıyorum.pembe düşler gibi düşün bundan 24-25 yıl önce.işte ilk hoşlandığım kişi odur.hala bende ikimizin yan yana bir çift kol düğmesi gibi çekilmiş bir fotoğraf var baktıkça gülümserim.şimdi kim bilir nerededir cansu. duygulandım sabah sabah.90 lar iyiydi.
5-6 yaşlarındayken bir yakınımızın kızı vardı. Benden 2 yaş büyüktü. ilk ondan hoşlandım galiba. Aradan yıllar geçti bir sabah camiden okunan selada ismini duydum, Ezgi. 18 yaşında intihar etmiş.