bu tipler genellikle ortam adamidirlar, rahat tiplerdir. ancak bır kızdan hakıkaten hoslanmislarsa, mal olurlar jeff murdock gibi olurlar. iki kelimeyi bir araya getiremezler. konustukca batarlar.
burdan züleyhaya seslenmek istiyorum sizin vasıtanızla, zuleyha eğer beni duyuyorsan bunu çok iyi dinle;
senden çok hoşlanıyorum, zuleyhammmm!
şeklinde kurtarabilecek insandır.
tek nedeni utangaç bir karaktere sahip olmaktır. çeşitli şekiller farklı farklı olaylar yaşanabilir.
belirli aralıklarla bir kız görürsünüz; çok beğenirsiniz ama utangaç olduğunuz için ve kızla da, ne bir ortak arkadaşınız, ne de herhangi bir çevrede tanışma şansınız bulunmadığından, hiç bir şekilde muhabbete giremezsiniz. bu en kötü durumlardan biridir ama aynı zamanda unutulması en kolay olandır. bir süre sonra başaramayacağınızı anlayıp bırakırsınız. ilginçtir ki bir daha da görmezsiniz kızı zaten.
bir gün bir kız görürsünüz; sizinle aynı ortamlarda bulunur ama yine kızla ortak arkadaşınız yoktur. yani kızın yanına bir kaç metreden fazla yaklaşamazsınız. ama kız da zaten sizin varlığınızdan bile haberdar değildir, bu nedenle tanışmaya çalışmanız da çok risklidir. bir süre uzaktan uzaktan izlersiniz. arkadaşlarınızı devreye sokmaya çalışır, onun arkadaşlarıyla tanışmak istersiniz ama tanışsanız bile aranızı yapmalarını söyleyebilecek kadar samimi olamazsınız hiçbir zaman. daha fazla acı çekmemek için vazgeçersiniz. ya da başka bir erkekle görürüsünüz ama bu sizi fazla sarsmaz çünkü mantıklı biri olarak onun zaten size hiçbir zaman aşık olmadığını bilmektesinizdir.
bir gün bir kızın size baktığını görürüsünüz; kız sizinle aynı ortamlarda bulunmaktadır, siz de ona bakarsınız *. onun sizden hoşlandığını bilirsiniz, o da sizin ondan hoşlandığınızı bilmektedir. bakışırsınız, bakışırsınız. yine de bir türlü konuşmaya cesaret edemezsiniz. "kız" ya o da konuşmak için hiç çaba göstermez. bir süre sonra konuşamadığınız için artık iyice utanır gözlerinizi kaçırmaya başlarsınız. kızın "niye hala gelip konuşmadığınızı düşündüğünü" düşünürsünüz. bir şekilde filmlerdeki gibi bir rastlantı sonucu kaderinizin sizi bir şekilde tanıştırmasını beklersiniz. yalvarırsınız. beklemeye devam edersiniz. içiniz içinizi yemektedir ama yapacak birşey de yoktur. acı çekersiniz. bir süre sonra kızı başka bir erkekle birlikte görürsünüz. o andan sonra çektiğiniz acılar nefrete dönüşür. sürekli bakışıyorduk, benden hoşlanmıyor muydun? benden hoşlanıyorduysan neden seninle ilk konuşan dallamayla çıkıyorsun? nasıl bir aşktır bu? dersiniz, tabi kendi kendinize.
bunlar gibi başka başka olaylar da olabilir ama ne olursa olsun hep aynı şeyler olur, durur. kendinizden,utangaçlığınızdan nefret edersiniz. içinizden kendinize küfür eder, azarlarsınız ama hiçbir işe yaramaz. nasıl başkalarının sözleri, nasihatleri sizi değiştiremezse; kendiniz bile kendinizi değiştiremezsiniz bazen. böyle yaşamaya, yanlız olmaya, aşkınızı paylaşamamaya alışırsınız bir süre sonra. alışmak da zorundasınızdır zaten. yoksa bu kadar acı çekerek yaşayamaz hiçbir insan. aşık olmamaya zorlarsınız kendinizi. başarılı olabilirseniz aşkı silersiniz kalbinizden bir daha hiç aşık olmamak üzere. başarılı olamazsanız silinir gidersiniz aşkın acısı içinde...
karsısındakini yuceltmistir, ona hak etmedigi kadar deger vermistir bu yuzden gorunce hebele hübele bi durum alır,aslında bazen konusmak da istemez bilirki buyu bozulacaktır...mal degildir en akıllıdan daha mantıklıdır, divan edebiyatı insanıdır ,bendir
sanırım kendimden biliyorum. oldukça duygusal, ürkek ve kırılgan biri olma olasılığı yüksek kişidir. konuşacağı kişiyi önceden platonik olarak oldukça benimsediği için ve hayallerinde onunla yaşadığı için daha sonra bir an bir kuvvet ile gidip konuşutuğunda reddedilince acayip koyar. tabi kişiye göre değişir bu ama bunlar genelde duygusal ve aşka inanan kişilerdir.